Kerim'in başına ne geldiği merak konusuyken Ender, Kerim'den haber almayı başarmıştır. Yıldız ve Caner, Kerim'in olduğu noktaya giderler.
- Caner daha ne kadar yolumuz kaldı?
- Bilmiyorum Yıldız, az kaldı sanırım.
- Buralarda çok ıssız polisi falan mı arasaydık?
- Yıldız sen aklını peynir ekmekle mi yedin? Bu Şahika'nın attığı bir yem olabilir.
- Haklı olabilirsin, of yemin ediyorum bende akıl falan kalmadı Caner gerçekten kalmadı.
- Yıldız sakinleş lütfen, ablamın attığı konum burayı gösteriyor geldik sanırım.
- (Yıldız arabadan iner) Eee Caner, sen gelmiyor musun?
- Yıldız, ben burada kalsam yani burası biraz ürkütücü gibi yani bilmiyorum.
- Aman Caner yani korkaklığın tutacak zamanı buldu.- (Yıldız evin içine girer ve bağırır) Kimse var mı?
- (Kerim içeri girer) Ben varım ben buradayım.
- (Evin kapısı caner tarafından kilitlenir) Kerim, gerçekten böyle bir oyuna gerek var mıydı?
- (Kerim Yıldız'ın kolundan tutar) Yıldız, dinle beni lütfen.
- Seni dinlemek istemiyorum Kerim. (Yıldız kapının kilitli olduğunu fark eder.)
- (Kerim gülerek) Sen istemiyorsun ama kapı istiyor gibi gözüküyor.
- Ben biliyorum o Ender kapısına napacağımı.Aradan iki saat geçer, ne Yıldız'ın ne de Kerim'in ağzını bıçak açmaktadır. İkili dağ evinde mahsur kalmıştır.
- (Kerim gülerek) İki saat oldu ve hâlâ konuşmadın şaşırtıcı.
- Bak ben o iki saati birazdan üç saat yapacağım Kerim, sen hiç merak etme.
- Normalde dayanamaz hemen konuşurdun, garip geldi gerçekten.
- (Yıldız sinirlenir) Ne yani bana çenesi düşük mü demek istiyorsun?
- (Kerim gülerek) Değil misin?
- Hayır, değilim tabi ki ayrıca ben az ve öz konuşurum.
- (Kerim gülerek) Tabi tabi öyledir.
- Kerim senin amacın benimle barışmaktan çok beni sinir etmek gibi.
- Barışacağımızı biliyorum orası garanti zaten de seni sinir etmekte hoşuma gitmiyor değil.
- Öncelikle beni asla sinir edemezsin Kerim. Bu arada seni affedeceğimden nasıl bu kadar eminsin? Nereden geliyor bu özgüven merak ettim doğrusu.
- (Kerim gülerek) Bu sorunun cevabını inan bana bende bilmiyorum Yıldız Yılmaz (Yıldız'ı öper)Ender ve Kerim'in planı başarıyla sonuçlanırken, Caner dağ evinde olanları Ender'e anlatmak için eve döner.
- Ablacığım gözümüz aydın ateş bacayı sardı.
- (Ender gülerek) Ne diyorsun Ca-ner, e harika bir haber bu.
- Harika mı değil mi bilmiyorum tek bildiğim birşey var o da çok yorulduğum ablacığım.
- Caner'ciğim saat daha erken ama geç yukarı kata uyu istersen bir dakika sana birşey sormam gerekiyor.
- Yıldız'ın tepkisini soracaksın biliyorum ablacığım. Yıldız baya sinirliydi haberin olsun.
- (Ender sinirlenir) Ay yesinler Yıldız'ın sinirlenlenmesi ayrıca ben perfect bir planla ona çok büyük bir iyilik yapmış oldum.
- Abla sen karşılıksız iyilik yapmazsın bakalım Yıldız'dan ne isteyeceksin?
- Benim canım kardeşim nasıl da tanırmış ablasını, yani şu anlık aklımda isteyeceğim birşey yok ama muhakkak olacaktır.
- Abla bu arada aklıma birşey daha takıldı
- Nedir?
- Bu Doğan'ın ölen kızı Kumru, ben geçenlerde şirketin önünde ona benzeyen birini gördüm, hatta o bile olabilir.
- Bu imkansız Caner'ciğim.
- Bilemiyorum ablacığım, bak benim gözüm Doğan denilen adamı pek tutmadı zaten. Bu adam yalan söylüyor olmasın.
- Caner iki dakikada karaladın Doğan'ı, Ayrıca Kumru denilen kız çoktan ölmüş gitmiş, biz Kerim'le kızın mezarına bile gittik.
- (Caner sinirlenir) Bana bak abla gidip ölü kıza hesap sormadın değil mi mezarlıkta?
- (Ender sinirlenir) Ayy Caner'ciğim yeter! Senin uykun yok muydu? Hadi git uyu.
- Şimdilik gidiyorum ablacığım ama gözüm üzerinde.Caner uyumak için odasına çıkar o sırada Ender, Yıldız'ı arar, Yıldız ve Kerim'in barıştığından tamamen emin olur. Ender yaptığı iyiliğin karşılığında Yıldız'dan bir konuda yardım isteyecektir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALANLARIN GÖLGESİNDE
AksiyonYasak Elma'nın 85.bölüm sonrası için kurguladığım, yeni olaylar örgüsünü konu alan bir hikâyedir