Tepsiye bir parça ekmek, lapa bir pilav ve garip görünümlü türlü koymuşlardı. Aralarından en normal görünümlü ekmekten bir ısırık aldım. Zaten açlığa alışmıştım artık."Çok ayıp ediyorsun." Tepsiye odaklanmış bakışlarım, karşımdaki kızı buldu. "Ona merhaba demeden mi yemeye başlayacaksın?"
Masada başka biri daha mı vardı ki? Kızın gözlerinin yanıma kaymasıyla bende kafamı o tarafa çevirdim. Soğuk bir ter alnımdan aşağı düşerken zorlukla yutkunuverdim. Sandalye boştu, kimse yoktu.
"Ne zaman diyeceksin?"
Sesini yükselmişti. İrkilerek ondan tarafa baktıktan sonra dudak kıvrımlarım titrekçe yana doğru genişledi. "M..merhaba."
"Adı Dolly."
"Merhaba Dolly." Diye mırıldandım.
"İşte şimdi yemeğimize başlayabiliriz." Eski güler yüzlü haline dönmüştü. "Afiyet olsun Dolly ve sana da... Adın?"
"Bukre." Dedim.
Kafasını sallarken, "Afiyet olsun Bukre." Dedi.
Bu bir delinin ağzından çıkıyor bile olsa uzun bir zamandan sonra ilk defa adımı başka birinden duyuyordum.
Ekmeğim bittikten sonra masadan kalktım. Kızın itiraz dolu sesini duysam da duymazdan gelerek kapıya koştum. Kapının önündeki görevli kadın temkinlice bana baktı.
"Yemeğini yedin mi? Açlıktan ölüp başımıza dert olmanı istemem."
Evet, tek endişeleri buydu. Yoksa neden bizi doyurmakla uğraşacaklardı ki?
"Evet, yedim. Çok lezzetlilerdi."
Cevabımdan tatmin olarak kenara çekildi. Deliler arasında kurtulmuş olmamla derin bir nefes çektim içime.
Çok korkmuştum.
Gerçekten çok korkmuştum.
Hiçbir görevli etrafta görünmüyordu. Etraf da fazla sessizdi. Bu alışık olduğum bir şey değildi. Odamın yolunu bilmiyordum ki. Tereddütlüce dümdüz ilerlerken her an biri bir yerden fırlayacakmış gibi sağıma soluma bakınıyordum. Uzun koridorun sonu bitmek bilmiyordu. Acaba bu, hep aradığım kaçış imkanım olabilir miydi?
Içime dolan umut yeşerip büyürken adımlarım daha hızlanmıştı. Koridorun ikiye ayrılmasıyla sola yöneldim. Çok geçmeden karşıma merdivenler çıkmıştı. Burası büyük bir yerdi. Yüzlerce deliyi sığdırmak için büyük olması da gerekiyordu. Merdivenlerden inerken duyduğum fısıldama sesiyle durdum.
"Bak, beni buraya tıkarak ölüme daha çok itiyorsunuz. Yaşamak istemediğimin neresini anlamıyorsunuz?... Akın. Akın. Ben kime diyorum ki? Yüzüme kapatmış it."
Hapşıracak gibi hissetmemle nefesimi tuttum. Ama çok dayanamamıştım. Birkaç saniye sonra seslice hapşırık sesi duyulmuştu.
"Kim var orada?"
Merdivenleri çıkan ayaklarının sesini duyabiliyordum. Benim olduğum merdivenlere dönmesiyle bakışlarım üzerinde oyalandı. Buraya uymayacak şekilde düzenli duruyordu. Tshirt ve kot pantolonu uyumlu duruyordu, saçları ise taranmıştı. Burada tarağı nasıl bulmuştu Allah aşkına? Bunu öğrenmem gerekiyordu.
"Deli misin?" Kendi sorusuna kendi güldü. "Benimki de soru ya. Deli olmasan burada ne işin var?"
Kafasını iki yana sallamış, benden bir cevap beklemeden çekip gitmişti yanımdan. O da benim gibi normaldi. Kulak misafiri olduğum telefon konuşmasından anladığım kadarıyla o da buradan kurtulmak istiyordu.
Allahım, o bana yardım edebilirdi.
Belki de Allah dualarımı kabul etmiş, beni buradan çıkarmasını umduğum sihirli değneği karşıma çıkarmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tımarhane
Mystery / ThrillerO, delirmesi için tımarhaneye atılmış bir kadındı. ... Başlama tarihi: 09.01.2023