Y e d i

74 9 0
                                    

Yaşamdan umudumu kesmiştim. Bakıcı zorla kaldırmasa tüm gün boyunca o yatakta yatmaya devam edebilirdim. Ama buranın lanet olası kuralları vardı.

Senin ne istediğini önemsemeyen kuralları.

İşimi halletmem için tuvaletin kilidini açtı. İçeride tek kalmamla klozetin kenarına çömelerek bıraktığım kanlı çizgileri saydım.

Yüz doksan dokuz çizik vardı.

O şerefsizin bana iğneyi vurduktan sonra babamı kandırarak buradan götürmesinin üzerinden yirmi dokuz gün geçmişti. Ruh gibi geçirdiğim yirmi dokuz günden sonra buradaki iki yüzüncü günüme ulaşmıştım. Bugünün diğer günlerden farklı bir özelliği vardı. O yüzden bir ilk yaparak çizik atmayı es geçtim.

Lavaboda yüzümü yıkamamın ardından karşıdaki duvara baktım.

Sanki karşımda bir ayna varmış gibi.

Ve şu an o aynadan kendime bakıyormuşum gibi.

Gülümsedim kendime.

O, bunu hak ediyordu.

Kapının sertçe açılması üzerine usul usul takip ettim onu. Yemekhaneye girdiğimde bu sefer en ön taraf ve kalabalık masayı tercih ettim. O  günden beri ağzıma zorla götürdüğüm yemeği bugün iştahlıca yemeye başladım. Hepsini bitirmek için azami bir çaba gösterdim. Çünkü bugün diğer günlerden farklıydı.

Yemekhaneden en geç çıkanın ben olduğuma bakıcının şaşırdığını görebiliyordum.

"Gecikince yine bir işler çevirdiğini sanmıştım."

Sessiz kaldım.

"Doğrudan odana gidiyorsun." Odama giden koridora adımlamaya başlarken arkamdan bağırıyordu. "Eğer odana gitmezsen ne olacağını biliyorsun."

Tehditini göz ardı ettim. Artık hiçbiri önemli değildi.

Kazanan onlar olmuştu, kaybedense ben.

Odamı es geçerek burada ilk dolaştığım zamanki merdivenlere ulaştım. Gözüm kısa bir an o halüsinasyonu gördüğüm yere takıldı. Aptal bir yanılsamaydı. Zihnimin birine olan ihtiyacımı fark ederek beni kandırmasının bir sonucuydu.

Merdivenlerden yukarı tırmanışım buradaki bir ilkimdi. Neyle karşılaşacağımı bilmiyordum. Bir üst katta da, benim olduğum kattaki düzenin aynısını görünce sonraki üst kata tırmandım. Birbiriyle aynı düzendeki yedi kattan sonra teras gibi bir yere çıkmıştım. Rüzgarın yüzüme esmesiyle özlemle yüzümü kapattım. Bunu bile o kadar çok özlemiştim ki. En uca yöneldi adımlarım. Gözlerim ise hasret kaldığım gökyüzünde dolanıyordu. Kendine özgü maviliği ve üzerinde uzanan büyük beyaz bulutlar o kadar muhteşem duruyordu ki. İçimi küçük bir huzur yığıntısı kaplasa da vazgeçmişlik hissi daha baskındı.

"Özür dilerim anne baba." dedim. Gözlerim dolarken burnumu çektim. "Size bir veda bile edememek beni mahvediyor." Beni duyabileceklermiş gibi kendimi açıklamaya çalıştım. "Ama buna mecburum. Buraya daha fazla dayanamıyorum. Hapis olmaya dayanamıyorum. Gittikçe kafayı yiyeceğim düşüncesine katlanamıyorum." Gözümdeki yaşlar yüzünden görüşüm iyice bulanıklaşmıştı. Elimin tersiyle gözlerimi silerken kalbim acıyordu. Gururum bana doğru yaptığımı söylerken, umudum ise bir korkak gibi beni tek bırakıp kaçmıştı.  "Biliyorsunuz." dedim, acı bir tebessümle. "Ben yalnızlıktan nefret ederim. Burada o kadar uzun süre yalnız kaldım ki. Ama hiçbir zaman vazgeçmedim. Çünkü siz vardınız. Beni kurtaracağınıza dair aptal bir inanç vardı içimde. Ama artık dayanamıyorum.... Dayanabileceğimi sanmıyorum.  Yoksa bu yalnızlık bana kafayı yedirtecek."  Aşağıya hafifçe eğildim. Çok yüksek olması gözümü korkutmuştu. Bir hıçkırık kaçtı ağzımdan. "Anne, baba." dedim. "Sizden çok özür dilerim."

En tepeye çıktım.

Gözlerimi kapadım.

Son bir tebessüm ölü dudaklarımın üzerinde canlandı.

İki yüzüncü gün, diğer günlerden farklıydı.

Çünkü ben artık vazgeçmiştim.

Elimi iki yana açarak kendimi aşağıya bıraktım.

Vücudumda hissetmeyi beklediğim basınç yoktu. Bedenim sıkı sıkıya sarmalanmış ve geriye doğru düşürülmüştü. Yerde yuvarlanırken üzerimdekinin vücudunu hissedebiliyorum. Durduğumuzda, "Ne yaptığını sanıyorsun sen?" diye çıkıştım.

Gözlerimi açtığımda karşımdaki siyah saçları özenle taranmış, siyah gözlü beyaz çehreye dikkat kesilmiştim.

Ama bu..

Tırnaklarımı avcuma batırdım.

Acıyı hissettiğime göre gerçek miydi yani?

"S..sen." dedim, şoktan kekeleyerek. "Sen gerçeksin."

TımarhaneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin