O n Y e d i

39 1 0
                                    


Yine bir yemek saatini ekmiştim. Bu aralar kafama göre takılmaya fazla alışmıştım. Koluma takılmış hayali kelepçelerin çeperi daha genişlemişti. Artık eskisi kadar hapis olduğum düşüncesine takılmıyordum.

Etrafı kesen gözlerim kimsenin olmadığından emin olunca önümdeki kapıyı açarak bedenimi soktum içeriye. 

"Ne demek istediğini anlamıyorum ki!" diye sızlanan kişi, sedyenin üzerindeki kızla ilgilenmeye son vererek masasına doğru ilerledi. "Yine aynı ilaçlara devam." Telefona uzanmasıyla hastayı götürmesi için bir görevliye haber vereceğini anlayarak öksürdüm. 

Dikkatini çekmem üzerine elimi havaya kaldırdım ve sevimlice gülümsemeye çalıştım.

 "Selam doktor." 

Şaşkınca bana bakıyordu. Önemsemeyerek masanın önündeki sandalyelerden birine geçtim. Ayağımı ayak üstüne atarken, "Seninle bir anlaşmamız vardı." diye hatırlattım.

"Ne istiyorsun?"

"Ufacık bir şey ya. Korkmanı gerektirecek bir şey yok yani." Korku ve merak karışımı ifadesini biraz daha inceledikten sonra kolumu masaya koydum. Kafamı ona doğru yaklaştırırken, "Bana birisinin oda numarası lazım."

Kaşlarının teki havaya kalkmıştı. "Kimin?" dedi, meraklı çıkan bir sesle.

"Mert diye biri." Hakkında bilgi verebilmek için kafamın içini kurcalasam da onun hakkında pek bilgiye sahip olduğumu söyleyemezdim. "İntihar ettiğini duydum." dedim, son anda.

"309 numara, 3. kat koridorun sonundaki odalardan sağda kalanı."

"Fazla hızlı oldu."

"İntihar eden biriyle ilgilenecek olan benim değil mi?"

Dudağımı büzerken geriye çekildim. "Evet, öyle oluyor galiba. O zaman.." Parmağımla kapıyı işaret ettim. "..ben gideyim."

Ayağa kalkmamla sorgulayan sesini duydum.

"Ne zaman hastane işini halledeceksin?"

Kendimden emin bir gülümseme yapıştırdım yüzüme. "O iş bende. Güven bana."

"2 ay." Gülümsemem sekteye uğrarken ciddilik bulaşan çehresine bakıyordum artık. "Daha fazla beklemem."

Bozulan ifademi toparlamaya çalıştım. "Dediğim gibi sen güven bana."

Odadan çıkmamla durdum. Korkmamı gerektirecek bir şey yoktu. 

İki ay.

İki aya çoktan buradan kurtulurdum ve o doktora da istediğini verirdim.

Kararlıca koştum boş koridorda. Burası beşinci kattı. Onun odasına ulaşmak için iki kat daha inmem gerekecekti. Merdivenler ilk defa gözümde büyümüştü. Bir an önce onun yanına varmak ve tüm sorularımın son bulmasını istiyordum. Ayrıca 405 numaranın iddialarını yalanlamasını da istiyordum.

Üçüncü kat, sonuncu oda demişti.

Sağdaki odanın önünde durdum. Kapıya uzanan kolum, açık olduğunu fark etmesiyle indi usul usul. Tek değildi sanırım. İçeride bir görevlinin olduğu düşüncesi temkinli davranmaya itmişti beni. Kulağımı yanaştırdım kapıya.

"Yaptın demek. Senin bu kadar zayıf olduğunu bilmiyordum."

Ben bu sesi tanıyordum.

"Beni rahat bırakır mısın? Seni çekemeyecek kadar yorgunum."

"Mert Usuloğlu bir tımarhane köşesinde bulduğu soda parçasıyla intihar etti. Sahi bu senin ilk intiharında değildi di mi?"

Bu alaycı konuşan kişinin 405 numara olduğuna emindim.

İyi de o buraya nasıl girmeyi başarabilmişti?

Dokunulmazlığı olan ikinci kişi. Çağan bey'in kesin emri var. Kılına bile dokunamayız.

Gözlerimi kapadım. 

"Sus artık!"

"Susmazsam peki? O zaman ne olacak? Ne yapabilirsin ki?"

Kışkırtmaya çalışıyordu. Anlayamadığım bir şekilde yaptığı şey tam olarak buydu. Mert'in oyuna gelip gelmeyeceğinin merakıyla dinlemeye devam ettim.

"Çağan soda parçasını senin bana verdiğini öğrenirse ne olacağını biliyorsun değil mi?"

"O HERİF BANA HİÇBİR BOK YAPAMAZ!"

"Sakin şampiyon. Bir isimin bir insanı bu kadar sinirlendirebilmesi enterasan."

"Senin ne işin var burada?"

Kapadığım gözlerim hızla açıldı. Tırnaklarımı avucuma gömerken şansıma lanet etmekle meşguldüm. Ses, odadan gelmemişti. Odanın dışından, muhtemelen hemen sağımdaki bir görevliden gelmişti. Ne yalan söyleyeceğimi düşünürken aralık olan kapı aniden geriye çekildi. Göz göze geldiğim kişiyle yutkundum. Kaçırdığım gözlerim odadaki diğer kişiyle çakıştı.

Hay, benim şansıma!

Onlardan kaçabilmek maksadıyla görevliye döndüm. Telaşlı bir şekilde, "Ben kayboldum." dedim.

Buradan bir an önce yok olabilir miydim lütfen?

















TımarhaneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin