Çok Yaramazsın

409 27 3
                                    

"Ne dedin sen bana?"

"Emir...rahatsız mı etti?" dedim sessizce.

"O isimle anılmayı sevmiyorum artık. Sen diyebilirsin kızmam ama hoşuma gitmiyor."

"Sevmiyorsan söylemem. Ama neden bu kadar çok nefret ediyorsun ki isminden? Deden koydu diye mi?"

"Yoo çokta umurumda değil açıkçası kimin koyduğu falan. Genel olarak sevmiyorum. Çok fazla geçmişimi hatırlatıyor bana."

"Babanla aran pek iyi değildi sanırım."

"Bunları konuşmanın sırası değil. Ben adamlardan birisini gönderip salona gelirim geç sende."

"Peki." dedim uzatmadan. zaten hala canı sıkkın duruyordu bide benimle uğraşsın istemedim açıkçası.

Ben salona o kapıya gitti. Adamlarından birisi ile konuşuyordu. Telefonu yanımda koltuktaydı. Sanırım babasına olan sinirinden üstünde olmadığını fark etmemişti. Yandan kapıya doğru baktım. Adamı Deniz'in sesi geliyordu az çok tanıyordum artık adamları.

"Gece bey onu alırız da sizi çağırmaya gelmiştim ben babanız varken ama ilgilenmediniz. "

"Önemli bir şey miydi?"

"En azından bakmanız daha doğru olur. "

"İyi gidelim göster. Yeterince bela yok ya başımda."

"Üzgünüm keşke sorunları size getirmeden çözebilsem."

"Bir gün onu da yapacaksınız hepiniz ateş parçasısınız sadece yanlış yerdesiniz. Ben gidince elbet yerime biriniz geçer."

"Bence oğlunuz geçer."

"Oğlum mu?" dedi Gece.

Sanki sesi mutlu gelmişti bu kez.

"E tabi. Elbet o zamana kadar bir çocuğunuz olur."

"Nasip Deniz bilemem. Neyse yürü bakalım şu önemli şeye."

Birlikte çıkıp gittiler evden. Bende hızla gecenin telefonunu aldım elime. Tabiki şifresi vardı. Ekranı kapatıp ışığa doğru tuttum belki nerelerde iz var görebilirsem şifreyi açabilirdim. Ama nafileydi hiçbir şey belli olmuyordu. Gece gibi birisi şifresini ne yapabilirdi ki... Aklıma gelen en saçma şeyi denedim çünkü neden olmasın. Onun doğum gününü bilmiyordum ama kendi doğum günümü denedim. Tabii ki açılmadı. Acaba abisinin doğum gününü denesem olur muydu? Sinsi sinsi sırıtarak ayağa kalktım. Koşarak üst kattaki kütüphaneye girdim. Arka raflara gidip Yağız Akay yazan o devasa rafa geldim. Önemli bir tarih arıyordum raftaki kitaplarda. Bir tane defter çarptı gözüme hala bakarken. Diğerleri gibi değildi. Kırmızıydı , oysa diğerleri simsiyahtı. Onu aldım yavaşça raftan. Masaya geçip oturdum. Açıp sayfalarını kurcalamaya başladım hızlı hızlı. Bu Yağız'ın yazdığı bir defter değildi. Sanki başkası ona yazmıştı. Ve o tanıdık ismi gördüm. Emir Akay...

Merhaba Abi ,
Gidişinin üstünden tam bir sene geçti. Bir sene önce bu gündü... seni son kez gördüğüm gün. Korkma demiştin bana son nefeslerini almaya çalışırken. Korkuyorum abi ben. Sensiz hiçbir şey yolunda gitmiyor. Mafyalar beni umursamıyor. Kimsenin dönüp yüzüme baktığı yok. Bakan da acıyor zaten bana. Yazık diyor. Abisi de gitmiş iyice öksüz kalmış. Burası kurtlar sofrası , fazla yaşamaz. Kaçsa kurtulsa bari diyorlar. Ama merak etme canımı dişime taktım. Gerekirse veririm bile o canı ama senin yerine başka bir adamın geçmesine izin vermem. Çok merak ediyordun hatırlıyor musun. Ölsek babamız cenazemize gelir mi diye. Gelmedi. Çok bekledim belki gelir de en azından üzülmüş gibi yapar diye. En azından insanlara babası varmış lan dedirtir diye. Yoktu , gelmedi. Bıraktım bende peşlerini. Arayıp sormuyorum artık. Diyordun ya bana seni aramayanı arama üzülen sen olursun diye. Akıllandım abi. Geç oldu ama çok akıllandım. Sevmiyorum artık kimseyi , sevmeyince üzülmüyor insan. Umursamıyor hiçbir şeyi. Beni ciddiye almıyorlar ama bilmedikleri şey benim onlar gibi kaybetme korkum olmadığı. Ne kaybedebilirim ki ben artık. Sende yoksun. Benim kaybedecek hiçbir şeyim yok. Ondan bu deli cesaretim. Ricardo bazen engel olmaya çalışıyor bana. Abin öldü sen değil hala kaybedecek bir canın var diyor. Yes sir deyip kurşun önüne atlamaya devam ediyorum ama. Çok sinirleniyor. Bana abilik yapıyor sözde. Kimse bir sen etmiyor işte abi. Çok özledim seni. Bazen düşünüyorum. Ölmeseydi neler olurdu diye. Hayallerimden bile güçlüymüşsün. Bir gün hayallerim gerçek olursa karşıma geç beni bu kadar basit mi düşündün de. Eskisi gibi bağırıp çağırmam söz. Yeter ki gel. Dayanamıyorum artık.

Mektubun her satırı canımı yakmıştı. Acaba kaç yaşındaydı bunu yazdığında? Önceki buraya gelişimde bu defter yoktu. Demek ki bunu almıştı yanına belki de yeni şeyler yazmıştır diye hemen son sayfayı açtım. Bingoo tabiki yazmış. Onu da okumaya başladım içimden.

Merhaba Yağız'cım.
Nasılsın görmeyeli soğuk mu cennet? Hurileri anlat biraz güzeller mi? Gelmeye değer mi oralar? Tamam kesiyorum laga lugayı. Bir maruzatım var sana. Ben galiba gerizekalıyım. Yok yok biliyorum değilsin demezsin zaten de yinede içinden falan geçer ne bileyim işte abi olasın falan tutar. İstemez. Bu kez harbiden mallık yaptım çünkü. Abi ben galiba aşık oldum ya. Mezarına geldim anlattım iplemedin. Ne o sessizlik öldün sanki. Neyse dinle. Abi kızı gördüm , yok unutamıyorum. Yatıyorum Sanem kalkıyorum Sanem. Sorsan kızı kaç gündür tanıyorsun diye. İki anasını satıyım. Ama sor ne kadar seviyorsun diye. Canımı veririm. Öylede malım bilirsin. Sevince güzel severim. Anlatıyım mı biraz sana? Bir gözleri var kahverengi ama o nasıl bir kahve toprak gibi. Ölesim geldi biliyor musun görünce. Ben normalde beni abimin yanına gömün arada dürter rahatsız ederim diyordum ama napcam seni dimi. Sanem'in gözlerine gömsünler beni. Bir dudak var kızda. Gidip öpmemek için kendimi sıkmaktan kas yaptım. Millet de bodyciyiz sanıyor. Abazayım diyemiyorum hee diyorum çok kastım sporu. Gözüm iş güç de görmüyor arkadaş batıyor da olabiliriz şu an. Ricardo'ya bıraktım bakalım sonumuz hayır olsun. Şimdi diyeceksin ee naptın kızla. Şimdi şu şekil. Kızı evime aldım da abisi hapiste bide benim işleri yaparken düştü anlayacağın kız beni düşman olarak görüyor. Hak veriyor muyum evet. Ama gece odasına gitmemek için verdiğim savaşı bir ben bir o biliyor. O kim deme derin ve uzun mevzular. Tamam pisleşmiyorum sustum. Millet şu an aramıza karışan köstebeği arıyor ben karı kovalıyorum. Sonum Sarı Selim gibi olmaz umarım. Galiba boşuna hıkık oldun sen ya. Pek de sahip çıkmıyorum yani yerine ama neyse şey etcem onları ben kasma. Çok güzel kız be. Baktıkça bakasım geliyor. Hayır bide ben pek anlamam o işlerden hani flört bilmem ne ters bana yapamıyorum. O yüzden öküzün trene baktığı gibi kızın suratına bakıyorum. Umarım napıyor bu mal demiyordur. Neyse gidiyim de sapık gibi izliyim. Uyuyordur şimdi o.

Kahkaha atarak indirdim defteri okurken de gülüp durmuştum zaten. İlk sayfa ve son sayfa arasında resmen duygu uçurumu vardı. Kendimi ağlamaya hazırlamıştım oysa ben. Hala kahkaha atarken kalktım sandalyeden. Ama omzumda hissettiğim elin sert baskısı ile tekrar oturmam bir oldu. Kulağımda sıcak nefesler hissettim. Nefesimi tuttum direkt.

"Çok yaramazsın Sanem." dedi Gece kulağıma fısıldayarak.

Buz gibi eli bacağımda geziyordu.

"Aradığını buldun mu bari?" dedi bu kez de cebimdeki telefonu çekip alarak.

Onu aldığımı tamamen unutmuştum... Alt dudağımı ısırdım gözlerimi kapatarak.

Karanlığın Mafya' sı KARO' ya Karşı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin