Şaka.Kötü bir şakaydı.Yani öyle olmalıydı.Annesinin en yakın arkadaşı Günay teyze,hiç tanımadığı bir adamla evleneceğini mi düşünmüştü?
Tamam,yanındaki adam hiçte kötü biri değildi ama Ela'nın evlenmekten ne kadar uzak olduğunu en iyi bilen hep oydu.Annesinin yıllardır yanında olan,kendi annesine güvendiği gibi teyzesi gibi bildiği kadının yaptığı da bir ihanet sayılır mıydı?
Ela oturduğu salıncağın sallanmasıyla birden içinde olduğu zamana dönmüştü.Neden sallandığını anlamak için baktığında Azat'ın tek koluyla onu salladığını gördü.Bu kadar dikkatli baktığı yüz onun eş adayına aitti.Kumral teni ,yeşil gözleri ve ona uyumlu kısa kesilmiş saçlarını incelediği an onu son kez gördüğünü farketti.Arkadaşlığını ve onunla konuşurken içinde oluşan güven hissini sevmişti.Bu adamın yanında rahattı, çünkü o geçici bir misafirdi.Ama şimdi en çok göreceği kişi adayıydı.Şu an kendisini çok tuhaf hissediyordu.
Şimdi mi söyleseydi,yoksa annesi aracılığıyla mı reddetseydi?Belki Azat böyle üzülmezdi. Kimi kandırıyordu ki tabi ki çok üzülecekti.Her iki şekilde de onu mahvedecekti.Şu an tek yapması gereken ,yanında kolunu zorlayarakta olsa onu sallayan adamı şüphelendirmeden uzaklaşmaktı.
O sırada konuşmaya başlayan genç adam , yanında onun için üzülen kıza bakmıyordu.
"Hayır benim anlamadığım,teyzem yani Günay teyze beni severdi.Ne ara hiç tanımadığı bir kızın ellerine bırakacak kadar gözden çıkardı.Belki Pamuk hanım bir zalim,beni aç susuz bırakacak eziyet edecek,değil mi?"Derdini anlatan Azat bir onaylama beklerken ona tuhaf bakan gözleri görünce bunu farklı yorumladı."Bu biraz iftira atmak gibi oldu değil mi ?"
Ela ne olduğunu bilmeden ondan onaylama bekleyen adama başını salladı.Genç kızın onayı dibinde oturan adama vicdan azabı gibi çökmüştü.Amacı hiç bir zaman tanımadığı insana önyargılı davranmak olmasa da çoğu zaman kendisini bir yük olarak görüyordu.Bu yükü tanımadığı birisine taşıtmak istemediği için de saçma sapan bahanelere sığınıyordu.
"Haklısın.Daha tanımadan arkasından konuşarak saçmalıyorum, işte.Ama ne bileyim kızı karşıma alıp birbirimizi tanımak için önce arkadaş olalım desem daha saçma bir duruma düşeceğim.Zaten içinden bir ses benim duymamı umursamadan konuşan kadınlardan birinin kızı diyor ama neyse."
Ela ,yavaş yavaş topladığı aklını kullanarak genç adamı üzmeyecek bir yol bulmayı denedi.
"Ne diyorlar?" Belki de vereceği cevaptaki cümlelerden uzak dururum düşüncesiyle bu soruyu sormuştu.Ama dizinin dibindeki adam ,duymaktan nefret ettiği cümleleri kurarken sesi çok sertti.
"İyi hoş adam ama bununla evlilik olmaz.Kendini koruyamayan elin kızını nasıl korusun."Ela bir anda bütün herşeyi bir kenara bırakıp Azat'ın yandan profiline baktı.Çatık kaşları ve birbirine bastırdığı dudakları bile tekrar etti cümlenin ağırlığını anlatıyordu.
"Neden kendisini korumak yerine bunu karşısındaki erkeğin yapmasını normalleştiren kadınları ciddiye alıyorsun.Sen sadece kendini korumakla sorumlusun.Kendi bedenini,kalbini,duygularını...Başkasını değil kendine ait olan şeyleri koru.Bunları kimseye kurban etme."
Azat yanında onu izleyen kızın sözlerinin tam zihninde yankılanarak geçtiğini hissetti.Haklıydı ama bunu uygulamak söylendiği kadar kolay olmuyordu.Genç adam,ayaklanmak için hareketlenince ,Ela ondan önce ayaklandı.Bu sefer elini rahatça tutup kaldıramayacağı için koltuk değneğini alıp ona uzatmak için aldı.
Azat salıncak zincirine tutunup zorlanarak kalksada ,kafasını aksi yöne çeviren kıza bakıyordu .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SALINCAK BELASI
Teen FictionGeçmişine takıntılı genç bir öğretmenin,koltuk değneği olan eski bir araba yarışçısıyla yaptığı Salıncak kavgasının hikayesi.. Kahverengi olan Ela ve Umut yeşili olan Azat'ın arkadaşlıkla başlayıp,kendilerini bile aşan hikayeleri... 🍀🍀 Genç kız y...