13.Hayalet Geçmiş

133 10 2
                                    

Azat biraz önce sevdiğini hissettiği kızın elini sımsıkı tutarken, şimdi korkudan sessizleşmesini izliyordu. Bir sürü karmaşık duygu hissetse de bir tanesi çok belirgindi, korku.

Biraz önce Ela elini uzattığında hissettiği heyecan ve mutlulukla, nişanlısına karşı duygularının sevgiye dönüşmeye başladığını kabul etmişti. Ela'yı bu kadar kısa sürede nasıl sevmeye başladığını düşünmekten daha çok, nasıl ilk görüşte aşık olmadığını anlayamıyordu. Ama karşısındaki sandalyede oturup Emel hanım ,Ela ve kendisini izleyen adam, eğer ki düşündüğü kişi ise herşey başlamadan bitecekti. Çünkü genç kız bu kadar yıla rağmen ona sarılabiliyorsa Azat yenilgiyi kabul ederdi. Bu adamın telefondaki kişi olduğuna çok emin olamasa da genç kızın bu kadar korkmasını anlamıyordu.Ailesininde tanıdığı bu adam gelir gelmez içine kaybetme korkusu salmıştı.

Azat Ela'yı izleyen adama bakmaktan kendisini alıkoyamıyordu.Sonunda o da kendisine döndü.

"Bizi tanıştırmayacaklar galiba.Ben Ufuk." deyip ona elini uzatan adam sinirlerini bozmuştu. Ama yine de elini biraz sertçe sıkıp "Azat" dedi.
Ufuk elini sıkan adamın kim olduğunu tahmin etse de bir üvey abi olarak onlara hesap sorma hakkı olmadığı için susuyordu. Annesi ve Vural bey'in evlenmesinden sonra üvey kardeşlerini ve Emel hanımı çok sevmeyeceğini düşünse de üçünü de seviyordu. Elanın yazın ara sıra yanlarına gelmesiyle araları daha iyi olmuştu. Her ne kadar kendi kardeşi Emir, genç kıza kötü davransa da Ufuk tam bir abiydi.Annesi ve Vural Bey'in düğününde tek yaptığı şey Ela'nın yanında durmaktı.Ayrıca Emel Hanımın üzüntüsünü de anladığı için hep yanında olmuştu Aslında kimse eski eşinin,yeni eşinden olan çocuğunu sevmezken Ela ve annesi araya hiçbir şekilde mesafe koymamışlardı.Geçen yıllar boyu genç adam hep istediği kardeşini bulmuş gibi Elayı korumuştu.

Bu eve geldiği bir akşam Emel Hanımın Görkemden bahsetmesi ve genç kızın birden değişen ruh hali yüzünden gerçek anlamda ilk sırlarına sahip olmuşlardı.Ela kendi kan bağı olan kardeşi Emir 'le konuşsa bile Ufukla araları çok daha iyiydi.Ufuk ikisine de gerçek bir abi olmuştu ama en çok anlaşabildiğim kişi Elaydı. Emel hanım'a ise ayrı bir saygı duyuyordu. Çünkü eski kocasıyla olan problemlerini hiç Ufukla bağdaştırmamıştı. En çok saygı duyduğu isimlerden biri olduğu için onlara gelirken rahattı. Kendisi bir süre İzmir'de kalacağı için ilk önce onlara haber vermek yerine sürpriz yapmayı seçmişti.

Ela'nın korkudan renginin gittiğini fark edince çaktırmadan Azat'ın yanındaki balkon demirlerine yaslı duran koltuk değneğine baktı.Belli ki bu adam kızkardeşi bildiği kızın sevgilisi olmalıydı ayrıca kalıcı ya da geçici bir yürüme engeli vardı.

"Yemek yemediysen sana bir tepsi hazırlayalım." diyen Emel hanıma, memnuniyetle gülümsedi.

"Teşekkür ederim ama tokum ama Ela bi kahve yaparsa içerim."

Azat kim olduğunu anlamadığı ama tahmin ettiği kişinin olmasından deli gibi korktuğu adama bakıyordu. Kendisinden en fazla bir yaş küçük belki de yaşıtlardı.
Ela ile hiç benzemeyen saçları gür ve neredeyse sarıya yakın bir karamel torunuydu. Saçları uzundu ensesinde bitiyordu.Yapılı bir vücudu ve açık tonda kahverengi gözleri vardı.Günay teyzesi nişanlısının erkek kardeşi olduğunu ve babasıyla yaşadığını söylemişti ama bu kesinlikle o değildi. Yanındaki Ela'nın kalkması içini huzursuz etse de hiçbir şey söylemedi. Emel hanım ya da Ela ısrarla kendisini nişanlı olarak tanıtmadıkları için susmak zorundaydı.

Tam şu an sigara içmeliydi hemde birkaç tane.En sonki içişinin üzerinden saatler geçmişti. Bakışları bileğindeki siyah ip bileklere daldı, oradan da nişan yüzüğüne...Yıllardır siyah veya gümüş yüzüğünün neredeyse her şeklini takan parmakları en çok bu alyansı sevmişti. İçine isimde yazdıracaktı ama bir türlü fırsat olmadığı için yapamamıştı.

SALINCAK BELASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin