Bir gün öncesi...
Güney ve Neşe...
Genç adam karşısında onu izleyen, sözde nişanlısına bakıyordu. Konuşacakları şey her neyse, Neşe bunu geciktirmekten kaçındığı için hemen buluşmak istemişti. Güney ise bunlara katlanma sebebi olan kızı aklından çıkarabilse belki dikkatini şu ana verebilirdi. Ama nafileydi..
Karşısında onu izleyen Neşe, kıvırcık kahverengi saçları ve mavi gözleriyle çok güzeldi .Zaten Güney ne zaman onun gözlerine baksa, bunu bir ceza olarak düşünürdü. Ömründe vazgeçmediği tek renk, nişanlısının da göz rengiydi.Hayatı oyunca göreceği ve saygı duyduğu kadın , onun her an düşündüğü kişiyi anımsatıyordu.
Ama aynı gözlerin sahibi bugün başkası var deyişiyle genç adamı resmen öldürmüştü.
Güney o çıktıktan sonra yerde oturup ağlayışını ölse unutamazdı. Bir insan sevdiği adamın hayatını harcadıktan sonra başkası var der miydi?Ne olursa olsun bu aşkın sonucu Güney'in beynine kazınan bu cümleler olmamalıydı..Yine sevmeseydi ama böyle konuşmasıydı da.. Aslında Duru'nun ağlaması bu sözde, itirafı yaparken kopmak istemiyormuş gibi boynunu sıkması bile yalan söylediğini kanıtlıyordu ama bu cümleyi kurması Güney'in kaldırabileceği bir şey değildi. Genç adam uzun dakikalar boyu izlediği. Bardağı alıp duvara çarpmak istiyordu. Sonra ise burada sağlam tek bir parça kalmayana kadar herşeyi parçalamak istiyordu. Kendi içi paramparçayken bu cansız eşyalara acımak istemiyordu.. Kendinden geçene kadar yıkıp dökmek istiyordu ya da küçük bir cam parçasıyla sadece kendisini harcamak istiyordu.
Bunca çabası, yılı boşa gitmişti. Hiç yaşayacamadığı günleri, babası ve aşkı arasında mahvolan duyguları hepsi bitmişti..
Şimdi ne yapıyordu peki?
Duru için başladığı arkadaşlığa dayalı nişanını kurtarmaya çalışıyordu. Aklına birden gelen bu durumla beraber Neşe'ye baktı, resmen onun varlığını unutmuştu. Bakışları ona değdiğinde genç kız da onu izliyordu zaten. Güney ona zorla tebessüm etmek için çok çabalasa da dudakları milim kımıldamamıştı. Neşe ise oldukça rahat bir tavırla kendisini izliyor ve anlayış dolu bir tebessümle bakıyordu. Akşam üzereydi ve Azat'ın nişanına yetişmek için bu yemeğin hemen bitmesi gerekiyordu. Güney nişanı bozmak isteyen kızı vazgeçirmek için her şeyi söylese de Neşe'nin bakışlarından bile kararı belliydi. O yüzden uzatmanın bir anlamı yoktu..
"Duru ne olacak? Babası ve babam onu suçlayacak..Ve ben bu kadar güçsüzken onu koruyamam..."
diyordu içindeki kahrolası ses..Ama artık boşvermeyi öğrenecekti.Çünkü bu ilişkide herşeyini harcayan kişi sadece oydu.
Bu masadan ayrı çift olarak kalkarlarsa Güney hiç istemediği bir adama dönüşecekti. Bunun için çabalamak adına son kez kararlılıkla konuşmayı denedi..
"Yapma Neşe."
Parmağıyla sürekli yokladığı nişan yüzüğünü izleyen kız , başını olumsuz anlamda iki yana salladı.
"Bu nişan en başından hataydı."
Güney, bir anda değişen şey her neyse onu çok merak ediyordu ama o gerçeği öğrenince bu kızın kararına karşı ayakta kalamayacağından korktuğu için soramıyordu. Bu yüzden yine en iyi bildiği şeyi yaptı ve suçu üstlendi.
"Benim hatalarım yüzünden bittiğini bilsem de, yüzsüzlük yapıp son kez bir şans istiyorum."
Güney böyle konuşarak genç kızı sinirlendiriyordu çünkü onun hiçbir suçu yoktu. İstemeye geldikleri gün genç adam Neşe'ye her şeyi anlatmış ve kendisine karşı hiçbir şey hissetmediğini açıkça söylemişti. 'Sadece iş ortaklığı için yapılacak bir evlilik ' demişti.Ben seni sevemem ama saygı ve desteğimi senden sakınmam diyen adam daha ilk gün kendisini etkilemişti.Nişan günü takım elbisesinin içerisinde dalgınlıkla karşısındaki Sarışın kızı izleyen nişanlısı, daima dürüst ve açık sözlüydü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SALINCAK BELASI
Teen FictionGeçmişine takıntılı genç bir öğretmenin,koltuk değneği olan eski bir araba yarışçısıyla yaptığı Salıncak kavgasının hikayesi.. Kahverengi olan Ela ve Umut yeşili olan Azat'ın arkadaşlıkla başlayıp,kendilerini bile aşan hikayeleri... 🍀🍀 Genç kız y...