5.Hayal Kırıklığı

149 11 8
                                    

İnsanların severek ve mecburiyetten yaptığı şeylerden nasıl böyle dağ kadar farkı olan sonuçlar çıkıyordu ki?

Genç kız annesinin düne kadar pamuk gibi yaptığı , bugün resmen berbat olan kekine bakarken bunu sorguluyordu.Tabaktaki cisim sanki yıllarca dışarıda kalmışta,küflenmeden direkt taşlaşmış gibiydi.Ela, misafirlerin gelmesine yakın bir zamanda odasından çıktığı için bu kekimsi şeyle daha şimdi karşılaşmıştı ,yoksa yenisini yapardı.

Emel hanım kızının yapacaklarından habersiz oldukça güzel olan çocuğunu incelerken ,evin kapısı çaldı.Genç kız telaşla salondan mutfağa o kadar hızlı kaçmıştı ki ,annesini ağzı açık kalmıştı.

Emel hanım kapıya derken, Ela,içeriden gelen sesleri dinliyordu.Annesinin mecburiyetten hoşgeldiniz demesi,Günay teyzesinin mahçup bir şekilde karşılık verişini ,Azat'ın ise koltuk değneğinin sesini çok net duymuştu.
Bu geceyi en az zararla atlatabilmek için kollarını sıvadı. Tam kahve yapmaya başladığı sırada annesi,içeri girince gülümsemişti.

"Kızım,sen içerideki çocuğu hiç görmüş müydün?"deyince genç kız taşmak üzere olan kahveyi fincanlara dolduruyordu.

"O nereden çıktı?"

Annesi betondan farksız olan keki servise hazırlarken, bir şeyleri birleştirmek istiyor gibi konuşuyordu.

"Ne bileyim, sürekli başını eğmiş olan adam Ela'ya bakmaya gideyim dediğimde ,birden kafasını kaldırıp bana baktı."

Canla başla kesebildiği keki tabaklara koyunca ,kızının elindeki tepsiye baktı.

"Ayrıca neden kahve yaptın?Sadece çaya gelin dedim."

Hayır dediklerini yarın akşam annesi Günay teyzesinin aracılığıyla söyleyecekti.En azından annesi böyle planlamıştı.
Genç kız tepsiyi elleri arasına alıp ona dikkatle bakan , annesinin yanına gitti.

"Anne,dün gece haklıydın ."

Karşında ona şüpheyle bakan annesine rağmen cümlesine devam etti.

"Bugünden sonra o telefonu kim olduğunu bilerek açmayacağım.Tabi bunun için bana çok geçerli bir sebep lazım olduğununda farkındayım."

"Yani?"

"Yanisi anneciğim,artık sadece aklımı veya kalbimi dinlemeyeceğim.Hayatımın iplerimi elime alıp,ne olacağını izleyeceğim."dedikten sonra arkasında şaşkın annesini bırakıp mutfaktan çıktı.
Salona girer girmez Günay teyzesi ona minnetle gülümsese de ,Azat kafasını eğmiş,birşeyler mırıldanıyordu.Ela tepkisinden korkuyordu ama buna inat daha dik şekilde yürüdü.

Genç adam ise tam o sırada ,içinden sürekli "O olmasın" duasını tekrarlıyordu.İstemeye geldikleri kızın isim benzerliği içini kemirirken, daha önce ismini sormadığı için pişman olmuştu.Keşke akıl edip sorsaydı..Belki de boşu boşuna kuruntu yapıyordu ama içindeki bu his onu çok zorlamıştı.
İçinden kendisine saydırırken Günay teyzesinin "Pamuk kalplim" dediğini duydu.Merak ve refleks karışımı bir duyguyla kafasını kaldırınca ,olmaması gereken şey oldu ve bir avuç toprak rengi gözlere denk düştü.

"Hayır." dediğini duyan Ela,kahve tepsisini daha sıkı bir şekilde tutmuştu.Salona yeni giren Emel hanım ve Günay teyzesi şaşkınlıkla ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.Azat şimdiye kadar yaşadığı bir ton hayal kırıklığını şu anın yaşattığı duyguya asla yaklaşmadığını hissetti.Ela'nın hafif tebessümü onu çileden çıkartsada tek yaptığı bakmaktı.

Demek ki biliyordu,hatta bu bir hafta boyunca denk düşmemelerinin sebebi buydu.En son konuşmalarında anlamış olmalıydı,çünkü o gün kaçar gibi gitmişti.O günden beri bildiğini ve buna engel olmadığını bilmek Azat'ın gözlerinin sinirden dolmasına sebep oldu .
Ela olacakları anladığı için hemen kahveleri uzatsa da genç adam ısrarla almıyordu.En sonunda pes edip kahvesini kendi bırakıp annesinin yanına gitti.İki yakın arkadaş ne olduğunu anlamaya çalışarak gençleri izlerken Ela'nın " Hoşgeldiniz" demesi duyuldu.
Azat,oturduğu koltuğa yakın bir yere bıraktığı değneğine uzanırken,sakin kalmaya çalışıyordu.Ayaklandığında önce teyzesine kalkması için işaret yapıp daha sonra en az kendisi gibi herşeyden habersiz olan Emel hanıma baktı.

SALINCAK BELASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin