Hyunjin içinde kaybolduğu evraklardan başını kaldırdı. Uykusuzluktan gözleri yanıyordu. Günlerdir bu kağıt parçalarını okuyor bir ipucu bulmaya çalışıyordu.
Bulduğu şeyleri yazdığı not defterini eline aldı. Sayfada "Önemli" diye attığı başlık dışında tek bir çizik bile yoktu. Defteri masanın üstüne fırlatıp ellerini başının üzerinde kenetledi. Saatlerdir masada oturmaktan her yeri tutulmuştu. İyice esneyip bedenini kendine getirmeye çalıştı.
Esnemesi bittikten sonra odadaki derin nefeslerin sahibine göz attı. Jinwoo Hyunjin'in bu kağıt yığınlarının içinden çıkamayacağını anlayınca ona yardıma koşmuştu. Fakat hem kendi göreviyle ilgilenen hem de Hyunjin'e yardım etmeye çalışan bedeni birkaç günlük uykusuzluğa dayanamamış ve uykuya yenik düşmüştü.
Hyunjin masada kollarının üzerine başını koyup mışıl mışıl uyuyan Jinwoo'nun sevimliliğine gülümsedi. Askılığına adımlayıp açık kahve trençkotunu uyuyan bedenin üzerine örttü. Arka cebinde hissettiği titreşimle elini telefonuna attı.
Gelen mesajda "Her zamanki yerde." yazıyordu. Bildirimle Hyunjin'in dudaklarının kenarı kıvrılmıştı. Bunu uzun zamandır bekliyordu.
Bugünlerde hava hep bulutlu olmasına rağmen tek yağmur damlası düşmüyordu. Hyunjin odasının camından dışarıya göz attı. Bulutlu havaları severdi. Yağmur yağma ihtimaline karşı şemsiyesini almayı ihmal etmedi. Arabasının anahtarını da alıp odadan ayrıldı. Fotokopi makinesiyle kavga eden Doyun'a selam verip otoparka yöneldi.
Keyifle anahtarını havaya atıp tutuyor bir an önce arabaya ulaşmak için hızlı adımlarla yürüyordu. Arabasına ulaştığında tam binecekken otoparkta gördüğü diğer ikili dikkatini çekti. Gözlerini kısıp onlara odaklandı. Müdür Woobin birisiyle yüksek sesli kahkahalar eşliğinde konuşuyor birlikte arabasına doğru yürüyorlardı.
Hyunjin, müdürün samimiyetsiz tebessümler dışında dudaklarının kıvrıldığını bile görmemişti ama şimdi biriyle kahkahalar atıyordu. Bu garip manzara Hyunjin'i onları izlemeye itti. Kimmiş bu komedyen diye düşündü içinden. Arkasından tanıyamadığı beden Müdür Woobin'in arabasına ulaşmalarıyla yüzünü gösterdi. Bu kişi ajan Yeonjun'dan başkası değildi.
Hyunjin tanıdığı simayla kendi kendine güldü. Müdür Woobin arabasına binmeden Yeonjun'un omzunu patpatlayıp vedalaştı. Yeonjun da giden arabanın arkasından el sallıyordu. Araç otoparktan ayrılınca binaya adımlamak için dönen Yeonjun, arabasının başında onu izleyen Hyunjin'i gördü. Baş selamı verip yoluna devam etti.
Hyunjin neler döndüğünün farkındaydı. Sinirle kapıyı açıp koltuğa yerleşti. Direksiyonu kavrayıp gaza bastı. Ne kadar erken ulaşırsa o kadar iyiydi onun için.
Partinin üzerinden tam bir ay geçmişti. O günden sonra başıboş çocuklardan ne bir ses ne de bir haber gelmedi. Sanki adamlar yer yarılmış da yerin içine girmişti. Bir aydır hiçbir ilerleme kat edemiyordu.
Partiden sonraki toplantıda ise çanta yine çalındığı için Milletvekili Yoon Seungho'dan 'başarısız' damgası yemiş, Müdür Woobin de zaten kendisinden haz etmediği için onu savunmamıştı. Ondan sonraki toplantılar da birbirinin aynısıydı. Yetersiz istihbarat yüzünden elinde koca bir sıfır olan Hyunjin, bir aydır minik bir bilgi kırıntısı bile olsa peşine düşüyordu. Ama yine de eline hiçbir şey geçmedi.
Kendisine düşman olduğunu düşündüğü Milletvekili Yoon Seungho ise her toplantıda görevin başka bir ajana verilmesi için diğerlerine baskı yapıyordu. Müdür Yardımcısı Kim Jisoo ve Şef Junho olmasaydı çoktan başarmıştı. Ama yine de görünüşe göre baskısı sonuç vermiş olmalıydı ki Yeonjun'u Müdür Woobin ile güle oynaya yürürken gördü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Redolent | Hyunchan
FanfictionRastlantılara inanmayacak kadar gerçekçi bir adamı ihtimallere sıkıştıran bir ajan... Kore İstihbarat Teşkilatı'nda çalışan Hwang Hyunjin'in yeni görevi bir suç çetesinin içine sızmaktı.