19. Bölüm ❲Ya?❳

861 148 197
                                    

Hyunjin dışarıyı seyrederken yollar altlarından birer birer kayıp gitmiş sonunda araba otel olduğunu düşündüğü bir yerin önünde durmuştu. Diğerleriyle birlikte arabadan inen Hyunjin otel binasını izlemeye koyulmuştu.

Chan anahtarı valeye teslim ederken Hyunjin, otelin kaç katlı olduğunu anlamaya çalışıyordu. Başını kaldırmaktan boynu ağrımıştı. Burayı az buçuk biliyordu. Taesan Otel. Seul'ün en gözde otellerinden biriydi.

Chan'ın yönlendirmesiyle diğerlerine katılıp içeri yürüdü. Çete üyelerinin yaptığı bir toplantı olduğunu öğrenince Hyunjin, gizli saklı bir yer hayal etmişti. Hatta niye düğüne gider gibi giyindiklerine de anlam verememişti. Ama burası çok büyük ve çok göz önündeydi. Saklayacak bir şeyleri yokmuş gibi görünüyordu.

İçeri girdiklerinde boy boy yunan heykellerini seyreden Hyunjin'in dikkatini yanlarına gelen görevli kadın bozmuştu. Yüzüne özenle yerleştirdiği gülümsemesiyle "Hoş geldiniz Bay Bang. Bu taraftan." diyerek onları asansörlere yönlendirdi.

Simsiyah metal gibi parlayan asansörlerin önünde durduklarında yanlarına Changbin, Minho ve Jisung üçlüsü de katılmıştı. Evde çocuktan beter olan adamlar burada o kadar klas duruyorlardı ki Hyunjin kendini garip hissetti. Buraya geleceğini bilseydi Felix'in gösterdiklerinden giyerdi. Pişmanlıkla nefes verdi.

Ortama hakim olan sessizliği asansörün biplemesi bozdu. Hyunjin açılan kapıyla içeri giren bedenlerin peşine takılmıştı ki Soyeon "Canım burası doldu." diyerek Hyunjin'in girmesini engelledi.

Hyunjin bakışlarını asansörün üstüne diktiğinde 12 kişilik olduğunu gördü. Rahatlıkla binebilirdi. Yine de ayağını kapıdan çekip geri adımladı. Canıma minnet kaçarım ben de diye düşündü. Hem de Chan'ın ne yapacağını merak etmişti.

Kaşları çatılan beden Hyunjin'i bileğinden kavrayıp içeri çekti. Diğerlerine ithafen konuştu.

"Hyunjin'i yanınızdan ayırmıyorsunuz. Aramıza yeni katıldı ve onu buradakilerle tanıştırmak sizin göreviniz. Özellikle sen Minho. Anlaşıldı mı?"

Hyunjin 1, Soyeon 0

Hyunjin düşüncesiyle sırıtmasına engel olamadı. Diğerlerinden onaylayan mırıltılar çıkmıştı. Hyunjin'in tam arkasında duran beden konuşurken diğerlerine dönmediği için tüm nefesi Hyunjin'in kulağına değiyordu. Yetmezmiş gibi iyice Hyunjin'e yaklaşıp fısıldadı. O kadar sessizdi ki neredeyse Hyunjin de duyamayacaktı.

"Ve sen de hiçbir yere kaçmıyorsun."

Hyunjin başını hafif arkaya çevirip onun gibi fısıldadı. Yüzüne samimiyetsiz bir gülüş yerleştirmişti.

"Anlaşıldı patron."

Asansör durduğunda Hyunjin hızla inmişti. Otelin davet salonlarından birine gelmişlerdi. Hyunjin daha önce görev için buraya birkaç kez geldiğini anımsadı. Yunan mimarisini moderleştirerek dizayn edilen otel bu salonda da neden gözde olduğunu ortaya koymuştu. Otelin içinde gizli saray var gibiydi.

Büyük mermer sütunlarla yükseltilmiş tavan ve tavandan sarkan sarmaşıklarla etkileyici görünüyordu. Salona belirli bir düzenle kokteyl masaları yerleştirilmiş, etrafına da insanlar doluşmuştu.

Kalabalık yüzünden Hyunjin'in içini garip bir his kapladı. Burada o kadar çok insan vardı ki ajan olduğunu bilen biri çıkarsa diye endişelendi. Sonuçta Chan normal insanlarla çalışıyor olamazdı.

Önden giden Chan ve kolundaki Soyeon durdu. Chan salona girmeden arkasını dönüp Minho'ya konuştu.

"Minho, Hyunjin'e insanları tanıt ve sohbet etmelerini sağla. Aramıza katıldığını anladıklarından emin ol. Gözünün önünden sakın ayırma."

Redolent | HyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin