Hyunjin arabasını park eder etmez neon ışıklarla dolu sokağa saptı. Tabelaların parlak ışıkları gözünü alıyordu.
Kolundaki gümüş saatine göz attı. 18 olmak üzereydi. Geç kalmamıştı. Barlar yavaş yavaş açılıyordu. Hyunjin bunu insan seslerini baskılamaya başlayan müzik seslerinden anlamıştı. Eğlenmek için bir araya gelmiş bedenler kahkahalar eşliğinde mekanlara girip gözden kayboluyorlardı.
Yağmur az önce dindiği için hava serindi. Sert esen rüzgar Hyunjin'in içini ürpertti. Kalabalığın ortasında yalnız hisseden bedenini koyu kahve paltosuna iyice sardı.
Acaba Jinwoo'yu mu çağırsam diye düşündü. Sonra onun yeterince yorgun olduğunu hatırlayıp bu fikrinden vazgeçti. Yerdeki su birikintilerine basmadan sokağın sonuna ulaşmaya çalışıyordu. Soğuk hava adımlarını hızlandırmasını sağladı.
Sonunda gördüğü kırmızı ışıklı RedRuby tabelasıyla bara ulaştığını anladı. Kapının önünde sigara içen iki beden onlara yaklaşan Hyunjin'e döndü. İçlerinden daha uzun olan ağır hareketlerle ağzından sigarasını çekti.
"Daha açılmadık. Yarım saat var." diyerek içeri girmeye çalışan Hyunjin'i kolundan tuttu. Hyunjin koca bir sigara bulutu gibi kokan adama dönüp kolunu kurtardı.
"Eğlenmeye gelmedim. Daehwi'nin yerine bakacağım."
"O zaman sen Hyunjin olmalısın."
Hyunjin cevap vermedi sadece başıyla onayladı yolunu kesen bedeni. Adam sağa kayıp Hyunjin'in içeri girmesi için alan tanıyınca, Hyunjin elleri cebinde bara giriş yaptı. Arkasından bakan bir çift gözün farkındaydı ama aldırmadı.
İçeri girer girmez onu kırmızı neon ışıklarla dolu bir merdiven karşıladı. Hyunjin buraya daha önce çok kez gelmişti. Ortama aşina bedenini önce merdivenlerin sağındaki tuvaletlere yönlendirdi. Bir lavabonun önünde durup ellerini yıkadı. Sonra da soğuk suyu yüzüne çarpıp bedenini kendine getirmeye çalıştı. Zihnini baskılamak için bedenini kapanana kadar yorduğu ilk sefer değildi ve gece uzundu.
Yüzünü yıkadıktan sonra ellerini lavaboya dayayıp aynadaki yansımasına göz attı. Su damlaları solgun yüzünde kendine birer yol tutturmuş yer çekimine direniyorlardı.
Daha fazla vakit kaybetmeyip birkaç peçeteyle alelacele yüzünü kuruladı. Tuvalatten çıkıp merdivenlerin yolunu tuttu. Basamakları ikişer üçer tırmanıp sonunda bara ulaşmıştı.
RedRuby, adından da anlaşılacağı üzere kırmızı konseptle dekore edilmiş bir bardı. Barın her yeri kırmızıydı. Duvarlar, sandalyeler, raflar, ışıklandırma... Kısacası barın tamamı kırmızı ve siyahın tutku dolu uyumuyla dizayn edilmişti. Ve bu uyumu sadece dekorasyonda kullanmakla kalmamışlar, servis ettikleri diğer her şeyi de kırmızı ve siyah tonlarında yapmışlardı. Hyunjin buranın çilek likörüne bayılıyordu. Daehwi ile takılmaya geldiğinde hep içerdi.
Açılmaya hazırlanan mekana telaş çökmüştü. Şu an kırmızı, tutkudan çok telaşın rengi gibiydi. Öyle ki Hyunjin'in girdiğini bile fark etmemişlerdi. Barın sağındaki kürsü gibi bir yükseklikte müziği ayarlamaya çalışan dj, aceleyle masaları ve yerleri silen çalışanlar ve açılış için oradan oraya koşuşturan garsonlar kendi dünyalarındaydı.
Hyunjin dans pistini geçip kırmızı led ışıklarla donatılmış bara ulaştı. Ortam sadece kırmızı ışıklarla aydınlatıldığı için karanlık sayılırdı.
(Barı şöyle hayal edebilirsiniz!)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Redolent | Hyunchan
FanfictionRastlantılara inanmayacak kadar gerçekçi bir adamı ihtimallere sıkıştıran bir ajan... Kore İstihbarat Teşkilatı'nda çalışan Hwang Hyunjin'in yeni görevi bir suç çetesinin içine sızmaktı.