17. Bölüm ❲Tehlike❳

782 140 126
                                    

Hyunjin kapıyı arkasından kapattı. Çeşmeyi açıp soğuk suyu birkaç kez yüzüne çarptı. Kafasını kaldırıp aynaya baktığında kulaklarının kızardığını fark etti.

Oflayarak ovuşturup geçirmeye çalıştı. Aksine sıktığı için daha çok kızarıyordu. En sonunda vazgeçip poşeti açtı. İçinden düz beyaz bir hoodie, siyah şişme bir mont ve açık gri bol paça bir pantolon çıkmıştı. Siyah maske ve siyah renkli kep bile vardı.

Hyunjin üzerinden hastane kıyafetlerini sıyırıp poşettekileri giydi. Pantolonun tam beline göre olmasına şaşırdı. Chan'ın gözleri iyi olmalıydı. Maskesini yüzüne geçirdi. Dağınık saçlarını elleriyle arkaya tarayıp düzeltti. Kepi başına taktı ve tuvaletten çıktı.

Kapıyı açtığında Chan dirseklerinden destek alarak yatağa sırt üstü uzanmış tavanı izliyordu. Bir dizini kendine çekmişti. Havada olan başı yüzünden adem elması, yutkunmasıyla havalanıp tekrar eski yerini almıştı. Hyunjin gözünü Chan'ın boynundan çekti ve tavana baktı. Chan yanıp sönen bozuk spot ışığına bakıyordu.

Kapının açılmasıyla Hyunjin'e döndü ve yerinde doğruldu. Ayaklarını yatağın kenarından sarkıttı, öne eğilip dirseklerini dizlerine dayadı.

Hyunjin hareketlerine daldığı bedenden gözlerini alıp beline sıkıştırdığı silahı çıkardı. Şarjörünü kontrol ederken konuştu.

"Peşimdekileri ben mi hallediyim yoksa sen de gelmek ister misin?"

Chan kaşlarını çatıp derin bir nefes verdikten sonra konuştu. "Kimseyi halletmiyoruz Hyunjin. Onlar şu anda meşguller zaten." ellerini önünde kenetlemişti.

Hyunjin silahın sürgüsünü çekip ateşlemeye hazır hale getirdi. Şaşkın bakışlarını Chan'a dikip konuştu. "Neyle meşguller?"

"Sen sandıkları Changbin'i kovalamakla meşguller. O yüzden acele et de onlar Changbin'in sen olmadığını anlamadan buradan gidelim." Hyunjin silahı tekrar beline sıkıştırıp Chan'ı onayladı.

Chan ayaklanıp Hyunjin'i bileğinden kavradı. Onu kapıya doğru sürükledi. Kapıyı açıp koridorun sağını ve solunu kontrol etti. Kimse olmadığını anlayınca arkasındakini çekiştirip merdivenlere sürükledi.

4. katta oldukları için zemine ulaşmaları fazla uzun sürmemişti. Akşam olması işlerine gelmiş, karanlık hava Hyunjin'i saklamalarına yardım etmişti. Vakit kaybetmeden otoparka ulaştılar. Chan Hyunjin'in bileğini bırakmıştı. Önden gidip siyah mercedes cipinin arka kapılarından birini açtı.

Hyunjin başta niye arkaya oturduğunu sorgulasa da içeriden gelen seslerle nedenini algılamıştı. Koltuklardan birine yerleşti. Arkada onunla birlikte Jisung ve Jeongin de vardı.

İkisi de ona kocaman gülümseyerek bakıyordu. Chan'ın da arabaya binmesiyle öndeki diğer bedeni fark etti. Kolunu açık cama yaslamış hiçbir şey olmamış gibi etrafı seyrediyordu. Sanki yanındaki ikilinin ısıttığı ortamı o buz kestiriyordu.

Hyunjin ona bakan gözlerle rahatsızca yerinde kıpırdandı. Konuşma ihtiyacı hissedip dudaklarını araladı. "Beyler sağ olun. Sizin sayenizde kaçmayı başardım."

Jeongin'in gözleri gülümsemekten yine kaybolmuştu. "Biz bir şey yapmadık ki hyung, hepsini kendin hallettin."

Jeongin'den sonra Minho'nun donuk sesi ulaştı Hyunjin'in kulaklarına.

"Doğru söylüyor. Biz bir şey yapmadık. Uzunu asansörle bir eden sendin. Suçunu bize yükleme."

Minho her ne kadar gergin ortamı yumuşatmak için alayla konuşsa da Hyunjin "suç yükleme" öbeğini duyar duymaz yüzündeki gülümseme solmuştu. Gözlerini kucağına dikmiş, elleriyle oynuyordu.

Redolent | HyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin