Hyunjin arabanın ani duruşu yüzünden ciyaklayan fren sesiyle gözlerini araladı. Chan boştaki kolunu Hyunjin'in önüne siper etmiş, arabanın ivmesiyle öne savrulan bedeni emniyet kemeri olmasına rağmen korumak istemişti. Hyunjin de istemsizce onu koruyan kola tutundu.
Arabanın durmasıyla ne olduğunu anlamak için etrafa bakındı. Gözlerini müthiş parlak bir ışık yakıyordu. Hyunjin ışığa alışınca bunun önlerini kesen arabanın farları olduğu kavradı.
Chan kısık gözlerle Hyunjin'e döndü. "İyi misin?" Hyunjin konuşmak yerine onu başıyla onayladı. Uyku sersemliğinin de etkisiyle neler olduğunu kavraması güçleşiyordu. Yarasına baktığında kanamasının azaldığını fark etti. Hala canı yanıyordu. Chan ise kolunu kendine çekip onlara yaklaşan bedenlere bakındı.
Parlak farlardan fark edemediği kırmızı-mavi siren ışıklarını görünce Hyunjin rahatlamıştı. Bunlar polisler olmalıydı. Daha sonra onlara yaklaşan bedenlerden birini de tanımıştı. Yeonjun yanındaki birkaç polisle onlara doğru geliyordu. Muhtemelen Şef Junho Hyunjin'i alması için onu görevlendirmişti.
Chan bir terslik sezip kapıları kitledi. Tık sesini duyan Hyunjin Chan'a döndü. "Sorun yok. Onları tanıyorum."
Chan Hyunjin'e dönüp emin misin bakışları atsa da karşısındakinin ciddi olduğunu anlayıp kapıların kilidini açtı. Hyunjin elini kapı koluna atıp açmaya yeltenmişti ki Chan kolundan kavradı. "Hyunjin..."
"Sorun yok dedim Chris. Merak etme konuşup geri geleceğim." diyerek kolundaki eli ittirdi. Hyunjin kapıyı açıp aşağı indi. Hyunjin'in hareketlenmesiyle Chan da arabadan inmişti. İçinde kötü bir his vardı.
Hyunjin aralık bıraktığı kapıya kolunu yaslarken konuştu. "Yeonjun Şef Junho'ya söyle her şey yolunda. Sadece kolumdan vuruldum. Bir sorun yok gidebilirsiniz."
Yeonjun, Hyunjin'in yüzüne kibirli bir gülüşle bakıyordu. Ona cevap bile vermedi. Onun yerine Hyunjin'e yaklaşan polis memuru konuştu. "Bay Hwang bizimle karakola kadar gelmeniz gerekiyor." diyerek Hyunjin'e eliyle yol gösterdi.
Şaşıran beden olduğu yerde durup dudaklarını araladı. Sinirleniyordu.
"Beni duymuyor musunuz? Sorun yok dedim ya! Gidebilirsiniz." diyip tekrar arabaya yönelmişti ki yanındaki polis memuru yaralı pazusuna bastırıp onu arabanın kaputuna yüz üstü yatırdı. Arkasında kavuşturduğu ellerine bir kelepçe geçirdi.
Acıyla inleyen Hyunjin'i gören Chan, öne atılıp "Ne yapıyorsunuz siz? Yaralı olduğunu görmüyor musunuz?" diye gürledi. Yeonjun hareketlenip Chan'ın önünü kesti. Elini karşısındaki bedenin göğsüne yerleştirdi ve ittirdi. Yerinden bile kıpırdamayan Chan önce göğsündeki ele sonra da elin sahibine keskin bakışlarını dikti.
Arkasına birkaç polisin daha geçtiğinin farkındaydı. Sabırla karşısındaki bedenin konuşmasını bekledi. "Bir suçluyu ait olduğu yere götürüyorum. Bir sorun mu vardı?"
Bu alaycı kişi Chan'ın hoşuna gitmemişti. Kaputta debelenen Hyunjin'le göz göze geldi. Avucunu bir şey ister gibi açıp konuştu. "Yakalama kararını görebilir miyim?"
Yeonjun derin bir nefes alıp gözlerini göğe dikti. Sonra alaycı bir gülüşle konuştu. "Göremezsin."
Chan, sabrının sınırlarında gezinen bedenin yüzüne omuz silkip "Peki." diyerek bir sol kroşe indirdi. Bu polis kılıklı haydutlar da kimdi? Yumruğuyla arkasındaki bedenler atılıp Chan'ı kavramıştı.
Yeonjun ağır hareketlere dudağındaki kanı parmağıyla sildi. Sonra elini belindeki silaha atıp köşesiyle karşısındakinin kulağına ağır bir darbe indirdi. Darbeyle kulağı çınlayan Chan sendeleyip kaputa tutunmaya çalıştı. Onu sımsıkı tutan polisler bırakmış, düşmesine izin vermişti. Elini kulağına attığında kanadığını fark etti. Dengede duramayıp dizleri üzerine çökmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Redolent | Hyunchan
FanficRastlantılara inanmayacak kadar gerçekçi bir adamı ihtimallere sıkıştıran bir ajan... Kore İstihbarat Teşkilatı'nda çalışan Hwang Hyunjin'in yeni görevi bir suç çetesinin içine sızmaktı.