20. Bölüm ❲Toka❳

866 135 254
                                    

"Chan?"

Hyunjin tanıdığı sesle Chan'ı ittirmeye çalışsa da Chan hiçbir yere hareket etmedi. Balkonun köşesinde olduklarından birilerinin onları görmesi için buraya kadar gelmeleri gerekliydi. Belki bulamayınca gider diye şansını denedi. Gelen, arkasından tanıdığı Chan ile konuşmaya devam etti.

"Chan! Jisung ve Binnie çok sarhoş oldu. Ve Hyunjin ortalıklarda- Hassiktir sizi rahatsız ettim mi?"

Balkona fırlayan Minho, ikilinin yakınlığını görünce olduğu yerde durdu. Chan kontrol etmek için arkasına baktıktan sonra sonunda kolları arasındaki bedeni bıraktı. Hyunjin dağılmış saçlarını düzeltmeye çalışıyordu ama esen rüzgar hiç yardımcı olmuyordu.

Minho yaklaşmaya isteksiz olduğundan Chan'ın kolları arasındakini görememişti. Fakat şimdi ortaya çıkan Hyunjin ile şaşkınlığını gizleyemedi. Alaycı gülüşüyle devam etti.

"Sana anneciğinin elini bırakma demedim mi? Annesinin elini bırakanı kurt kapar."

"Olayları kafanda yanlış yorumlama. Hiçbir şey olmadı." Chan'ın otoriter sesi balkonu kaplamıştı.

"Ben bir şey demedim. Sadece bu benim için oldukça yeni bir manzara. Seni kollarında biriyle göreceğimi hiç düşünmemiştim."

Sonra duraklayıp Hyunjin'e döndü.

"Hyunjin, eğer rahatsız oluyorsan onu polise ihbar et. Ben senin şahidin olacağım."

Hyunjin, bakışları Chan ve Minho üzerinde gidip gelirken ellerini olumsuz anlamda sallayıp hafifçe sırıttı. "Hayır, hoşuma gitti."

Sözleriyle garip bakışları üzerinde toplamıştı. Chan kaşlarını çattı ve ona bakışlarıyla ne halt yediğini sordu. Minho onları izlerken eğleniyor gibiydi. Hyunjin sözlerini bilerek seçmişti ama yine de yanlış anlaşılabileceğini düşünüp devam etti.

"Rahatsız olmadığımı kastetmiştim. Alışkınım, çünkü bunu arada bir yapıyor."

Minho öpüştüklerini görmemişti. Sadece onları sarmaş dolaş yakalamıştı. Bu yüzden Hyunjin, buradan devam etmeye karar verdi. Minho daha önce de Chan'ın Hyunjin'i sıkıştırdığına şahit olmuştu o yüzden kafasında sadece Chan'ın biraz daha ileri gittiğini düşünmesini istedi. Öpüştükleri kadar ileriye değil ama.

"Chan bunu arada bir yapıyor mu? Sadece tekrar şaşırdım."

"Saçmalamak yerine susmayı dene Minho." Chan ona katlanamıyordu. İroniyle yaptığı konuşmalar gözüne batmıştı. Chan'ı birileriyle gördüğü ilk sefermiş gibi davranması sinirini bozuyordu. Üstelik Hyunjin'in buna inanma ihtimali daha sinir bozucuydu.

"O zaman ben içeri giriyorum. Siz de gelirsiniz. Tabii isterseniz." cümlesinin sonunda göz kırpıp koşarak uzaklaşmıştı. Chan sinirle nefes verip saçlarını arkaya taradı. Hyunjin'in ifadesiz suratıyla karşı karşıyaydı.

"Ben toplantıya dönüyorum. Sen de biraz nefes alıp gelirsin. İçeride fazla ayak altında dolanma."

Hyunjin cevap vermedi sadece onaylar biçimde mırıltılar çıkardı. Dirseklerini balkon korkuluğuna yaslamış, ayakları altındaki şehri izlerken soğuk esen rüzgarın saçlarını dağıtmasına izin veriyordu. Gözlerini Chan'dan saklıyordu çünkü oradaki karmaşayı görmesini istemiyordu.

Gittikçe duyulma şiddeti azalan ayak sesleri sonunda yok olmuştu. Esen rüzgar içinden bir şeyleri alıp götürüyor gibiydi. Az önce yaşananları idrak etmek zaten zorken bir de Minho'nun gelmesi ve Chan'ın hiçbir şey olmadı demesi çok üst üste gelmişti.

Tabii ki çıkıp öpüşüyorduk diyemezdi ama Hyunjin nedense kalbinin sızladığını hissetti. O an kafasındaki Siwon, her şeyi dramatikleştirme diye Hyunjin'i azarladı. Yüzüne bir gülümseme yerleşmişken üşüdüğünü hissedince içeri adımladı.

Redolent | HyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin