18. Bölüm ❲Savaş❳

741 134 177
                                    

Hyunjin nasıl kaçacağını düşünürken odasının kapısı tıklandı. Girebilirsiniz diyip geleni buyur etti. Minho elinde birkaç parça temiz kıyafet ve ilk yardım çantasıyla gelmişti. Hyunjin normalde yaralarını kendisi sarardı ama Siwon'dan öğrendiğine göre o iyi bir doktordu. Ve elbette bu konuda Hyunjin'den daha iyiydi.

Yatağa oturup Minho'nun gelmesini bekledi. Minho Hyunjin'in acı çektiği bilinciyle aceleyle yanına oturmuş, çantadaki malzemeleri çıkarıyordu.

Hyunjin'in kan olmuş hoodiesini çıkarmasına yardım etti. Sargıdan taşan kana çatık kaşlarla baktı. "Kurşun yarası mı bu?"

Hyunjin onaylar biçimde başını salladı. Sargısını açtığı yaraya iğrenir bir bakış attı.

"Bu kolda yara nasıl sarılmaz dersi verebilirdim, yazık oldu." sargısını açtığı bedenin kaşları çatılmıştı.

Minho açıklama ihtiyacı hissedip devam etti. Bir yandan eli durmuyor yarayı inceliyordu. "Tendürdiyot açık yaraya direkt temas ettirilmez. Onun yerine etrafındaki sağlıklı deriye sürülmelidir."

Elindeki pensetin ucuna dikkatle yerleştirdiği pamuğu Hyunjin'in yarasına hafif hafif baskı uyguluyor, temizliyordu.

"Tendürdiyot gibi maddeler sadece mikroplara değil, yaranın iyileşmesi için gerekli hücrelere de zarar verir. Sağlam hücrelerini tahriş eder ve iyileşme süreni arttırır. Dikişlerin sağlamlığını da düşürür."

Minho konuşarak odağını sözlerinde toplamış bu sırada da yarayı temizleyip patlamış dikişleri yenilemişti. Hyunjin yarasını sararken gözleri parlayan bedene baktı.

"Sen de işinden isteyerek ayrılmadın di mi?"

Gazlı bezi özenle yerleştirip sargı bezini saran bedenin hareketleri durdu. Hyunjin'e bakıp işine kaldığı yerden devam etti. "Hayır kendim ayrıldım."

Hyunjin cevap vermesini beklememişti. Cevabının bu olmasını da beklememişti. Ama Minho ona devam etme cesaretini vermişti bir kere. Devam etti. "Neden?"

Elindeki bantı özenle keserken konuştu. "Adaletin peşine düştüm."

Tamamiyle kapattığı yaraya son bir bakış attı. Bittiğini fark edince eşyaları tek tek çantaya doldurmaya koyuldu. Hyunjin kolundaki acıyla sırtını yatak başlığına yasladı ve dizlerini kendine çekti. Başını arkaya atıp gözlerini kapattı. Kesik kesik nefesleri odada yankılanırken dudakları aralandı.

"Hırsızlık yapıp boğazıma katana dayadığın için adaletin senin peşine düşmesi gerekmez miydi?"

Cümlesinin sonunda gözlerini araladı. Karşısındaki ifadesiz yüzü inceliyordu. Sinirden gerildiğini sandığı dudaklar düşündüğünün aksi yöne kıvrılmış Hyunjin'e bir gülümseme sunmuştu. Ardından pembelikleri aralandı.

"Ne önemi var? Sonuçta aynı yöne gidiyoruz."

Hyunjin bunu büyük ciddiyetle söyleyene bir kahkaha patlattı. Fakat karnına yediği darbeler henüz iyileşmediği için gülüşü yarıda kesildi. Yine de küçük küçük gülüyor bir yandan da Minho'nun getirdiği kıyafetlere uzanıyordu.

Minho çantayı alıp ayaklandı. Kapıdan çıkarken mırıltı gibi çıkan bir sesle konuştu. "Benimle uğraşacağına biraz dinlen." dedi ve Hyunjin'in cevap vermesine izin bile vermeden odadan ayrıldı.

Hyunjin getirilen rahat kıyafetleri üzerine geçirip yatağa uzandı. Yatağın sağına dönüp komodinin üzerindeki vanilya çiçeklerinin kokusu eşliğinde gözlerini kapattı.

Buradan elbette kaçacaktı ama Chan da bu evdeyken yapmalıydı. Çünkü kendi elinden kaçırınca daha çok köpürürdü. Hem Chan'ın diğer çocuklara kızmasını istemiyordu. Chan gelene kadar dinlenmekte bir sakınca görmedi Hyunjin. Ona huzur veren kokuyla kendini uykunun kollarına bıraktı.

Redolent | HyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin