Bana her zamanki gibi yine anlamlandıramadığım bir şekilde bakıyordu. Onunla tanıştığım ilk andan beri böyleydi. Yine aynı ortamdaydık aramızdaki mesafe kısa ama bir o kadar da uzaktık birbirimizden .
"Evet Ayaz, seni dinliyorum. Benimle konuşmak istediğin konu nedir? " dedim artık daha fazla bu sessizliğe tahammülüm kalmayınca.
Ayaz bir elini ensesine atıp bir süre orada beklettikten sonra tekrar masaya indirdi.
"Kumsal ben ..." dedi ve bir süre bekledikten sonra devam etti. "Ben o gün gördüklerinden dolayı çok üzgünüm. " Dediği şey ne Ayaz'ın yüzüne inanamazcasına bakıyordum. Bu muydu? Yaptığı şey yüzünden sadece üzgün müydü? Hem de bu kendi içinde yaşadığı bir üzüntü bile değil aksine sadece benim onu o şekilde görmüş olmam onu üzmüştü.
Bir can almış olmanın böyle bir açıklaması olamazdı. Hemde bu ,bana yapılması gereken bir açıklama da değilken.
" Kumsal bak, o gün gördüklerinin elbette bir açıklaması vardı. Ama bunları henüz sana anlatamam. Bu şu an için mümkün değil. Beni anla lütfen. Öğrenince sen de bana hak vereceksin inan..." dedi ve bir süre kelimelerini bir araya getiremiyormuşçasına sustu. Kelimelerini seçerken zorlanıyordu. Bunu yüzünden anlayabiliyordum. İçine çektiği nefesle göğsü kabarmıştı.
"Biliyorum tanışalı çok uzun bir zaman olmadı . Henüz tam anlamıyla beni tanımadığının da farkındayım . Ama kumsal ben aramıza böyle bir soğukluk girsin hiç istemedim. Biz yine eskisi gibi olalım. Sen yine bir şeyler söyle bana sonra yanakların kızarsın . Bende seni gülümseyerek izleyebileyim. Sen ... "
dediği şeylerle ne diyeceğimi şaşırmıştım . Şu an konumuz bu değildi. Kafam allak bullak olmuştu . Evet biz tanışalı henüz çok kısa bir süre olmuştu. Bu doğruydu . Ama devamında söylediği şeyler ...
Onlar ne demekti .Olduğu yere sığmıyormış gibi atan kalbimi dizginlemeye çalışarak derin bir nefes aldım . Ayaz ise deminden beri masada olan gözlerini bana sabitleyip konuşmasına devam etti.
" Sen böyle birer yabancıymışız gibi yanımdan geçip gidince ben ... " dedi ve acı çeken bir yüz ifadesiyle gözlerime bakmaya devam etti . O sırada kesik kesik nefesler alıyor ve bu konuşmasına da yansıyordu . Bir ara elini kalbinin üzerine koymuş bir süre oraya baskı uygulamıştı . Fakat oraya baktığımı fark edince elini hemen çekmişti .
" Ben seni ..." Göğsü hızla inip kalkıyor söylediği şeyler anlaşılmıyordu . Gözlerini de kapatmış elini tekrar kalbinin üzerine koymuştu. Masanın üzerinde olan eliyse yumruk halini almıştı. Öyle ki parmak boğumları bembeyaz kesilmişti.
Panik olmuştum . Yerimden ne yapacağımı bilemeyerek kalkıp masanın etrafından dolanarak ona doğru yaklaştım. Gözleri hala kapalı olduğu için bu yaptığımı fark etmemişti. Bir elimi ona doğru uzatsam da hemen sonra geri çekmiştim. Yüzü bembeyaz kesilmişti. Korkmaya başlamıştım . İyi değildi .
"Ayaz "
desemde beni duymamıştı . Titreyen ellerimi omzuna koyacakken kapı çalmıştı .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişe Mahkum
Teen Fiction" Onlar öldü. İki kelime , bir cümle ." ... "Ama Ayaz b-ben çocukluğumun katilini bile bilmiyorum. " ... " Ve unutma her karanlığın ardında bir ışık olduğu gibi her aydınlık da bir karanlığa gebedir. " "Her gölge kaybolmaya mahkumdur ." ... "Ruhumu...