Katil

45 25 0
                                    

Bu o olamazdı. Benimle konuşurken kelimelerini bile seçen insan şu an karşımdaki kişi olamazdı.

Çünkü Ayaz şu an aşağıda bir adamın boğazına sarılmış diğer eliyle de kafasına silah dayamıştı. Adamın konuşmaya başlamasıyla söylediği şey Ayaz'ı daha çok sinirlendirmiş olmalı ki adamın kafasını boğazını sıktığı eliyle yasladığı arabaya sert bir şekilde çarptı. Ama adamın etkilenmiş gibi bir hali yoktu. Aksine sırıtmaya başlamıştı. Ayaz ise bunu bir iki kez daha tekrarlamıştı. Karşısındaki adam güldükçe bu onu daha da kızdırıyordu.

Adam boğazını sıkan elden olsa gerek biraz zorlansa da kafasını iki yana salladı. Gözleri ise anında benim olduğum pencereyi  ardından beni buldu. Üstelik sırıtmayı da kesmişti. Yüzü ciddi bir hal aldıktan sonra gözlerini kapatınca ben daha ne olduğunu anlamadan kocaman cüssesi yere yığılmıştı. Herhangi bir silah sesi duymadığım için kuru sıkı olduğunu anlamıştım.

Ayaz hemen sağındaki iki adama yerdeki adamı işaret ederek bir şeyler söyledi. Adamlar hemen harekete geçip yerdeki adamı bir çöp gibi kapısı zaten açık olan arabanın içine fırlatıp ardından kapıyı kapattılar. Hemen arkasından onlar da binip arabayı çalıştırdılar . Kısa bir süre sonra araba gözden kaybolmuştu. Gözlerimi onlardan çekip etrafa baktığımda 10 15 kadar siyah takım elbiseli adamın onların etrafını sardığını fark ettim.

Bunlar da kim diye düşünürken Ayaz birden kafasını yukarı kaldırdı. Ani bir refleksle pencerenin önünden çekilip sırtımı duvara dayadım. Beni fark etmiş olamazdı. En azından ben öyle olmasını umuyordum. Çünkü içinde bulunduğum mutfağın ışığını söndürmüştüm. Kalp atışlarım hızlanmıştı. Nefes alamıyor gibiydim.

Burada neler oluyordu böyle. Sokağın ortasında birinin kafasına sıkmak bu kadar kolay mıydı? Polisin varlığından bihaber miydiler. Kimse mi görmüyordu da şikayet etmiyordu.

Nefes almakta bile güçlük çekerken, adamın yere yığılmadan önceki bakışları geldi aklıma. Bana neden bakmıştı öyle. Bunun anlamı neydi? Beni tanıyor muydu? Fakat ben onu tanımadığıma emindim. Başım gördüklerimin etkisiyle dönmeye başlamıştı. Ayakta durmakta güçlük çekiyordum.

Oturma odasındaki koltukta oturmuş gördüğüm şeylerin şokunu atlatmaya çalışıyordum . Ayaz'ın bu karanlık tarafının daha önce hiç görmemiştim. Nasıl bir pisliğin içindeydi böyle. Bu yaptıkları da neyin nesiydi . Az önce gözlerimin önünde bir insanı vurmuştu ve ben hiçbir şey yapmamıştım.

İçimdeki adalet duygusu bir yerlere gömülmüş gibiydi. Onun iyi bir insan olduğunu düşünmüştüm. Ama yanılmam uzun sürmemişti. Suçlu veya suçsuz umurumda bile değildi.

Bir insanı öldürmek bir insana düşmezdi.

Bunu yapan kim olursa olsun cezasını çekmeliydi. Aniden aklıma gelen fikirle polisi aramayı düşünsem de sonrasında bundan vazgeçmiştim. Polise gitmem için elimde bir kanıt olması gerekirdi. Ama olanların şokuyla bir fotoğraf bile çekememiştim. Her ne kadar bir şeyler yapmak istesem de yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Üstelik korkuyordum .

Korkuyordum çünkü bir katille aynı binada yaşıyordum .

Saat sabahın beşi idi. Düşünmekten gözüme uyku girmemişti. Gündüz uyuduğum için şu an uykum yoktu ama biraz daha düşünmeye devam edersem delirecektim. Biraz dışarı çıkıp hava alsam iyi olacaktı. Banyoya girip kısa bir duş aldıktan sonra elime gri tonlarında bir eşofman alıp üzerime geçirdim. Yanıma telefonumu da aldıktan sonra kendimi dışarı attım. Her zamanki gibi asansöre es geçip merdivenlere yöneldim. Ayaz'la bir süre karşılaşmak istemiyordum . Çünkü ona nasıl davranacağım hakkında bir fikrim yoktu. Sanırım görmezden gelmek en iyisiydi. Gördüklerimi hazmedemiyordum. Bir can almanın mantıklı bir açıklaması olamazdı.

Geçmişe MahkumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin