21. Bölüm

212 33 23
                                    

İyi okumalar dilerim. 💚

***

Momo hariç hepsi eğilip selam verirken Tzuyu de diğerlerine ayak uydurdu.

"Sizi buraya getiren nedir?"dedi Jeongyeon saygılı bir sesle.

"Konsey askerleri yerinizi bulmak üzere. Onun yarı insan olması bunu kolaylaştırıyor."dedi Tzuyu'ye bakarken. Kızlarda kısa bakışlar atınca Tzuyu utanmış, başını başka yere çevirmişti. Yakalanmalarına sebep olacaktı...

"O zaman hemen gitmeliyiz. Ama dediğiniz tarihe daha 5 gün var eve dönersek bizi hemen yakalayacaklar."dedi Nayeon düşünceli bir tavırla.

"Bu yüzden buradayım. Size bir kalkan kuracağım ne koku alabilecekler ne de bu evi görebilecekler. O güne kadar burada saklanın. O gün evinize geri dönün ve Hirai, sana söylediğim şeyi unutmamalısın."

Momo sessizce başını salladı. Kahin elini havaya kaldırdı ve anlaşılmayan şeyler mırıldandı. Sonra elleri gözlerinin önünde alkış yapar gibi birleştiğinde hafif bir ışık huzmesi olmuştu. Kahinden evin etrafına kadar yayıldı, geniş bir koruma kalkanı oluşturmuştu. Kızlar Kahin'in burada olmasına biraz şaşırmış ama kimse bir yorumda bulunmamıştı. Tzuyu'nin ise başından beri aklına takılan bir soru vardı.

"Bir sorum var. Bize bir tarih verdiniz. Eve dönmemizi istediniz, Momo'ya da bir şey söylediniz. Eve gidip ne yapacağız? Konsey bizi yakalayacak, kendimizi nasıl kurtaracağız ellerinden? Direkt olarak kendimizi onlara yakalatmak için bizi eve gönderiyorsunuz? Neden? Yaşlılar kararı verdiler, beni öldürecekler. Benim yanımda oldukları için kızları da buna dahile edecekleri kesin. Neden ayaklarına gidiyoruz, ölmek için?"

"Evet sorulması gereken en doğru soru bu."dedi Jeongyeon Tzuyu'yi onaylayarak ve hepsi Kahin'e döndüler. Kahin onlara hafifçe gülümsedi.

"Bunları size şimdi söyleyemem biliyorsunuz. Sadece Hirai'nin söylediğimi anlaması gerekiyor sonrası kendiliğinden gelecek. Merak etmeyin ve söylediğimi yapın."

Kahin cümlesini bitirir bitirmez hızlıca ellerini yüzünün önünde birleştirip bir ışık huzmesi daha çıkardı ancak bu çok çok daha güçlü bir ışıktı. Kızlar gözlerini kapatmak zorunda kaldılar tekrar açtıklarında ise onun gitmiş olduğunu gördüler.

Hepsi birbirlerine bakıp bazıları yere, bazılarıysa koltuğa oturmuştu.

"Ne yapacağız? Daha o tarihe çok var."dedi Sana.

"Bence bolca vakit geçirelim birlikte. Belki son vakitlerimiz olur."dedi Dahyun, önce Sana'ya sonrada diğerlerine bakarak.

"Eh o zaman konuşulması gereken ne varsa konuşalım, ne dersiniz? Sonuçta 5 gün sonra hepimiz tamamen ölebiliriz."dedi Jihyo.

Bu konuşmalar sonrasında Tzuyu kendini o kadar kötü hissediyordu ki. Gözleri dolmuştu. Hemen yanında, koltuğun kolunda oturan Momo elini hafifçe sırtına koyduğunda ona döndü. Ona tepeden bakan Momo'nun yüzü ifadesizdi ama Tzuyu ağlamaması için ona destek olduğunun farkındaydı. Tzu, ona kızmış gibi baktı ve aklından,

-aklımı okumayı bırak Moguri!- diye geçirdi. Momo ona göz devirmişti sadece, sonra Chaeyoung'un sözüyle ona döndü herkes.

"Eh o zaman itiraf oyunu oynayalım. Herkes birbirine bir şey itiraf etsin büyükten küçüğe."

"Olmaz, herkes sevgilisine seni seviyorum der geçer. Kimsenin bilmediği bir şey itiraf edilmeli. Gerçek bir itiraf yani."dedi Jihyo sinsi bir bakışla.

Herkes kabul etmişti ve gözler Nayeon'a döndü. Nayeon ne diyeceğini bilmez halde etrafına bakındı.

"Eee şey. Immmm ben. Ben eğer öleceksek sizi gerçekten sevdiğimi söylemek istiyorum. Ama tabi bu bir itiraf değil sadece söylüyorum. Asıl itirafım şu ki, şey ben, Dahyun ben başlarda seninle anlaşabileceğimi pek sanmıyordum çünkü çok soğuk davranıyordun bu bana çok yabancı geliyordu. Ama sonra sana çok alıştım, kendini bize açtın ve gerçek Dubuyu gördüm. İyi ki seni tanımışım tofu peyniri, umarım bu itirafım seni üzmez!"

Perfect World🌍🌑🧛‍♀️✅️(MoTzu)(gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin