22. Bölüm

175 32 23
                                    

Merhabalar.

Böyle her gün her gün olunca da heyecanı kaçmadı mı sizce ya? 🥺

İyi okumalar.💚

***

Kızların bazıları yere serdikleri yorganların üzerinde, koltuklarda, bazılarıysa odalardaki yataklarda yatmışlardı. Mina ve Tzuyu diğerleri tarafından özellikle yatakta yatmaları için zorlanmışlardı çünkü ikisinin de gücü hala yerinde değildi. Tzuyu yavaş yavaş vampir özelliklerini geri kazanıyordu ve buna birlikte şahit oluyorlardı. Kahin'den dönerken hızlı koşması gibi, konuşulanları uzaktan duyması gibi..

Mina, Chaeyoung ve Tzu aynı yataktaydılar. Chaeyoung iki güzel kızın arasında uyuyordu. Momo ise yerde yatıyordu. Tzuyu hiçbir şey düşünmemeye çalışarak gözlerini kapattı ancak bir türlü uyuyamamıştı. Saatler sonra Mina'nın mırıltılarını duydu. Ne dediği anlaşılmasa bile elini kalbine götürdüğünde Tzuyu o anları rüyasında gördüğünü anladı. Yaralandığı anlar kızın kabusuydu. Elini Chaeyoung'un üzerinden uzatıp elini, Mina'nın kalbinin üzerindeki elinin üstüne koydu ve derin bir nefes aldı.

-Sakin ol unni. Her şey geçti, iyisin. Lütfen sakin ol.-

Tzuyu içinden geçirdiği cümleleri kendini sakinleştirmek için kuruyordu aslında ama yine de bu Mina'ya da etki etmiş gibiydi. Kızın gergin yüzü ve vücudu gevşemişti hemen. Tzuyu yavaşça elini çektiğinde Mina'nın gözlerinden yastığa yaşlar aktığını gördü.

Elini ağzına götürüp sıkıca kapattı ve ses çıkarmamaya çalıştı çünkü o da ağlıyordu. Onların hayatını mahvettiği için, acı çekmelerine ve belki de ölmelerine sebep olacağı için. Sessizce yataktan kalkıp yerdeki ayakkabılarını eline aldı. Oturma odasından yavaşça geçip kapıdan dışarı çıktı ve aynı sessizlikte kapıyı kapattı.

Soğuk ve temiz hava vücuduna temas ettiğinde biraz irkilmişti. Eğilip ayakkabılarını giydi ve elinin tersiyle göz yaşlarını silip ormanın karanlığına doğru arabayla geldikleri patika yolda ilerlemeye başladı. Eğer koruma alanından çıkarsa konsey askerleri onu bulabilirlerdi belki böylece onu yalnız yakalarlarsa kızlara da dokunmazlardı diye düşünüyordu. Eğer konsey onlara nerede olduklarını sorarsa onları görmediğini söyleyebilirdi nasıl olsa istemediği bir anda yaşlıya engel koyup zihnine girmesini engellemişti bunu yine yapabilirdi.

Sadece onun ölmesi gerekiyordu. Bu kızların yaşaması lazımdı. Jeongyeon'un Nayeon'a, Sana'nın Dahyun'a, Chaeyoung'un Mina'ya,

Momo'nun..... birilerine...,

Jihyo'nun ise hepsine ihtiyacı vardı.

Tzuyu onlara bunu yapamazdı. O olmadan zaten asırlarca yaşamışlardı ama birbirleri olmadan sonsuza kadar yaşamak onlar için en büyük ceza olurdu. Tzuyu buna izin vermek istemedi, Twice klanı birlikte kalmalıydı...

Tzu, vahşi hayvan sesleri arasında ürkerek bir süre yürüdükten sonra gök yüzünde bir ışık huzmesi görmeye başladı sonra o huzmeyi gözüyle takip edince biraz daha ileriye kadar gittiğini gördü. Adımlarını hızlandırıp koşmaya başladığında huzmenin tam karşısında olduğunu gördü. Yerdeki topraktan başlayıp gök yüzüne çıkıyordu. Bakışlarıyla takip ettiğinde çok büyük bir alana uzanan kalkanı fark etti. Bu ışık huzmesi Kahin'in onlar için yaptığı koruma kalkanı olmalıydı. Tzu önüne dönüp önündeki tam şeffaf olmayan ışığa baktı ormanın devamı az da olsa görünüyordu. Elini uzatıp ışığa dokundu bu, bu çok farklıydı. Çok hafifti. Rüzgara dokunmak gibiydi. Yavaş adımlarla ileriye giderken son bir derin nefes daha aldı.

Huzmeyi aşmıştı. Şimdi ne yapması gerektiği konusunda kararsızdı. Burada konseyin onu bulmasını beklemek mi yoksa gidebildiği kadar evine gitmek mi? Sonra kızlardan ne kadar uzaklaşırsa o kadar iyi olacağını düşündü, onları riske atmamalıydı daha fazla.

Perfect World🌍🌑🧛‍♀️✅️(MoTzu)(gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin