Yuel suikastçı olduğu sürede ölmek istemeyen kuvvetli adamların önünde bir çocuk gibi korku dolu ağlayışlarını görmüştü. Bu yapacağı işten onu alıkoymamıştı. İnsanların ağlamadı onun için çokta önemli değildi. Yaşlar zayıflara göreydi.
Ta ki o zamana kadar.
Kadın uyanmıştı ama bir an olsun onunla konuşamadığı gibi göz göze bile gelememişti. Yine de uyanan kadına baktığında içinde anlamlandıramadığı bir duygu hissetmişti. Kadına bakarken ruhu rüzgarda savrulan bir yaprak gibiydi. Onu orada tutması gereken nedenler, amaçlar sanki bir anda kaybolmuştu. Oysa kadın gözlerini açınca kalbinin bir kuş misali uçacak kadar rahatlayacağını düşünmüştü.
Sonra kadının tuhaf bir şive ile konuşması vardı. Sesi daha kaba çıkıyor, kelimeleri daha bir değişik vurguluyordu. Onunla konuşan, şakalaşan kadının sesinden farklıydı. Bu nasıl olabilirdi? Her zaman kendine hakim olan cariyeye göre çok farklıydı.
Hem de çok.
Kadın bayıldıktan sonra hizmetçisi İper şifacı bulmak için odadan çıkmış ve ardından hemen bir şifacı ile odaya geri gelmişti. Adamlar üç kişiydi ve öldü sanılan kadının yaşıyor olması hepsini şaşırtmış hatta dehşete düşürmüştü. Yuel aklındaki soruları cevaplamak için beklemek zorunda kalacaktı. Her zaman güvendiği iç güdüleri ona kadının yanından ayrılmamasını söylüyordu.
İki şifacı baygın kadının nabzını kontrol etti. Karşılaştıkları her ne ise birbirlerine şaşkınlıkla bakmalarına neden oldu. Kadını görene kadar hizmetçinin yalan söylediğini düşünmüş olmalıydılar. Onun yaşadığına emin olduktan sonra hemen kadınla ilgilenmeye başladılar. Nabzına bakıp nefes alışverişini kontrol ettiler. Parmağının ucuna gümüş iğne batırıp bir damla kan akıtarak kanın rengini incelediler. Sonunda karar verdikleri şey kadının yaşama geri dönmüş olmasıydı. Ulular ona bir şans daha vermişti. Daha sonra bu olay Uluların Mucizesi olarak adlandırılacaktı. Kadın ölümün soğuk kollarından çekilip alınmıştı.
Şifacılar bedeninin iyi olduğunu söylüyordu ama söyledikleri Yuel'e kadının zihninde bir sorun olup olmadığını düşünmeye itmişti. İçtiği zehir onu bir hafta uyutmuştu. Bu sırada akıl sağlığına zarar vermiş olabilirdi ama Sowa ve Jutan o kadar ümitsiz görünüyordu ki onlara tek kelime etmedi. Kadınla bir daha konuşmak için orada kalmaya karar verdi.
Şifacılar prense açıklamalarını yapmaya çalışırken - yapacakları pek açıklama olmasa da bu yaşama geri dönüşü tamamen mucize olarak görüyorlardı. - onlarında bir şey bilmediği ortadaydı. Prens adamları daha fazla sorgulamadı. Ne de olsa gerçeği biliyordu. Kadının davranışlarını o da tuhaf bulmuş ama tek kelime bile yorum yapmamıştı.
Şifacılarla konuşmasının ardından Yewan bakanlarıyla toplantı yapacağını söyledi. Bu yüzden Taoji'yi yanına alarak diğerlerini kendi içlerinde yaşadıkları karmaşayla odada bıraktı. Gitmeden önce kısa sürede döneceğini belirtmeyi ihmal etmedi.
Yuel onun erken gelemeyeceğini biliyordu. Bakanlar geleneksel öğretilere bağlı kalmaya özen gösteren gerçeklikten çok masallara önem veren insanlardı. Kadının ölümden geri dönüşü bakanlar arasında oldukça ses getirecekti.
Yuel bakışlarını zemine dikmiş bir halde düşünceli görünüyordu. Gidebilir daha sonra kadın uyandığında gelebilirdi ama aklındaki sorular bunu yapmasına engel oluyordu. Kadın konuşurken ona baktığında neden kendini bu kadar boş hissetmişti?
Sowa ve Jutan odanın diğer köşesine çekilmişti. İper ikisinden uzakta gözlerinde dalgın bir ifade ile hanımının yatak örtüsünü düzeltiyordu. Sowa ve Jutan aralarında fısıldayarak konuşmaya başladığında Yuel bir an için bakışlarını onların üzerine çevirdi. Sowa onun bakışlarını gördüğünde hemen sırtını dönerek Jutan'ın görüntüsünü de kapatmış oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cariye'nin İkinci Hayatı
Historical FictionBir cariyenin intikamı nelere yol açabilir? İHANET SEVDİĞİ ADAMDAN GELDİ Ayana, İmparatorluğa cariye olarak gelmesinin bir nedeni vardı. Sevdiği adama yardım edecek, yüzyıllardır esaret altında olan halkını kurtarmak için çağlardır kayıp olan ejderh...