Sowa, Turina'nın uyandığı ana kadar olanları anlattığında genç kadın ifadesiz bir yüzle onu dinledi. Uyandığında hatırladığı son anı buz çölünde saldırıya uğradıklarıydı. Artık neden son anısında buz çölünü hatırladığını anlamıştı.
Turina Sowa'nın anlattıklarından sonra "O halde ben öldüm mü?" sordu şaşkın bir halde. Düşündükçe geçmiş anılarını hatırlayabiliyordu. Baş ağrısı gittikçe artıyordu. Sonunda ellerini yüzüne bastırarak "Daha fazla bir şey düşünmek istemiyorum," dedi. Sesi titriyordu.
Jutan endişeli gözlerle Sowa'ya baktı. Jutan'a bakan Sowa o anda aynı şeyi düşündüklerini anladılar. Kadının bu dengesiz haliyle prensin karşısında nasıl davranacağı endişelenmelerine neden oluyordu. Turina'nın gerçekleştirmek için her soruna göğüs gerdiği planın mahvolmasını istemiyorlardı.
Sowa derin bir nefes aldı. "Şimdi seni kendi haline bırakamam," dedi kadının ayak ucuna yatağa otururken. Onu ürkütmemek için ağır ağır hareket ediyordu. "Turina, zor olduğunu biliyorum ama kendini toparlamalısın. Cariye olarak yapılması gerekenler var. Prens yakında cariye seçimlerini açıklayacak. Seçilenlerden biri olacaksın."
Turine ellerini yüzünden çekerek adama baktı. Kaşları çatıldı. "Bunu yapmak zorunda değilim," dedi huysuz bir sesle. "Dian'ı öldürmeli ve yolumuza bakmalıyız," derken kendinden emin görünüyordu. Hatta nefret dolu. Dian'ı ilk gördüğü yerde saldıracağı kesindi. Kadını ikna etmelerinin tek yolu olduğunu bildiğinden Sowa o konudan bahsetmenin en iyi yol olacağını düşündü.
"Ayana saraya bir nedenden ötürü girmek istiyordu," dedi kadına doğru eğilerek "Ejderha Gözlerinin orada olduğunu düşünüyordu," diyerek sözlerini tamamladı.
Turina'nın duyduklarıyla gözleri hayretle ardına kadar açıldı. "Nerede olduğunu söyledi mi? Onu bulmalıyız," derken onca anlatılan şeyi silmiş gibi görünüyordu. Ayana'nın ölmüş olmasına üzülmüş müydü Sowa ve Jutan buna bile emin değildi ama kadın uzun zamandır gerçek duygularını saklayarak yaşamını sürdürüyordu. Şimdi yine aynı rolü oynayabilirdi. Onun için önemli olan Asihna kabilesiydi.
Sowa genç kadının sorusuna istinaden başını sağa sola salladı. "Hayır, bize söylemedi sadece cariye olduktan sonra girilebilecek bir yer olduğunu dile getirdi."
Turina düşünürken ağır ağır başını salladı. "O halde Ayana'nın yeniden bedenime gelmesi için bir şeyler yapmalıyız," derken oldukça ciddi görünüyordu. "Yeniden kendimi zehirlesem bir işe yarar mı?"
Sowa ve Jutan aynı anda "Hayır," diye itiraz ettiler. İkisinin sert itirazı kadının şaşırmasına neden oldu. Sowa derin bir iç çekti.
"Turina'nın nasıl döneceğini bilmiyoruz. Dönecek mi onu bile bilmiyoruz. O yüzden dikkatli hareket etmeli ve sarayda taşları aramalıyız," dedi düşünürken. Yataktan uzaklaşıp odanın içinde gezinmeye başladı. "Sarayda kralın girebileceği özel odalarından birinde olacağını tahmin ediyorum. Sadece veliaht prense yakın olman gerekiyor."
Turina başını sallasa da kafası karışmış gibi görünüyordu. "Ben cariyelerin nasıl davrandığını bile bilmem. Doğduğum andan itibaren asker olmak için eğitim aldım."
Sowa'nın zihninde büyük bir karmaşa yaşıyordu. Ayana yıllarca eğitim almıştı. Bir cariyenin nasıl davranmasını gerektiğini biliyordu. Açık vermez, sorun olduğu anları sakinlikle karşılar ve kısa sürede hallederdi. Turina bunu nasıl halledecekti?
"Bunu yapmak zorundasın. Bu ana kadar gelmişken vazgeçemeyiz."
Jutan'da oturduğu yerden kalkıp yatağın yanına geldi. "Daha yeni zehirden kurtuldu. Onun bedeninin zayıf olduğunu söyleyerek çok sık görüşmelerini engelleyebiliriz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cariye'nin İkinci Hayatı
Historical FictionBir cariyenin intikamı nelere yol açabilir? İHANET SEVDİĞİ ADAMDAN GELDİ Ayana, İmparatorluğa cariye olarak gelmesinin bir nedeni vardı. Sevdiği adama yardım edecek, yüzyıllardır esaret altında olan halkını kurtarmak için çağlardır kayıp olan ejderh...