51. Bölüm "İnsan Bedenindeki Canavar"

6.5K 929 266
                                    

Gece hakimiyetini geri kazandığında harekete geçti. 

Gecenin sesleri kadim zamanlardan kalma şarkı fısıldıyordu. Rüzgar ağır ağır esmesine rağmen insanın titremesine neden olacak kadar soğuktu hava. Bir bahar gecesinden çok kış gecesi gibi hissettiriyordu. Yıldızlar yağmur yüklü bulutların arasından kısa süreli görünse de ayın en zayıf hali olduğun etrafı aydınlatamıyordu. 

Suikast gecesi olarak adlandırılacak bir geceydi. İnsanlar karanlığın en yoğun olduğu zaman bir suikast olacağını bildikleri için öyle adlandırmıştı. 

Karanlığın içinde bir gölge olmayı başaran Yuel her canlının gözünden saklanmayı kolaylıkla başarıyordu. Cariye gün içinde şifacıların evinden çıkarılmış, Zambak köşküne geri getirilmişti. Sarayın dışında kendi haber kaynaklarından bilgi alırken zaman geçmek bilmemişti. Yıllarca geçmişini hatırlamaya çalışmış ama sonunda hep eli boş kalmıştı. Şimdi ise kadın onu tanıyor ve tam adını söylüyordu. Sevdiği kadının ona rol yaptığını sanmıyordu. Kadın gözlerini açtığı anda orada aşık olduğu kadından bir iz bile bulamamıştı. Hala ona benziyordu ama onun gibi bakmıyor, onun gibi konuşmuyordu. Bir şeyleri kaçırıyormuş gibi hissetmekten kendini alamıyordu. 

Beklediği zaman süresince onunla karşı karşıya geldiğinde neler soracağını düşünmüştü. En önemlisi soğukkanlı olmalıydı ki kadının nefretine rağmen ondan tüm cevapları alabilmeliydi. Ona tiksinerek bakmasına alışabilirdi. Sadece kalbini her zamanki gibi taşa çevirmesi gerekecekti. 

Ağacın gölgesinden kurtulup gizlice harekete geçti. Suikast işini bırakalı uzun zaman olmamıştı. Hala bir gölge gibi hareket edebiliyordu. Bazen hayata bir gölge olarak geldiğini düşünüyordu. Her zaman gölgelerde kalacak biri. Günden çok geceye aitti. Varlığına ilişkin durumları daha sonra düşünecekti. Şimdi yapması gerekenler vardı. 

Zambak köşkünde hayat belirtisi yok gibiydi. Gelmeden önce Sowa ve Jutan'ın evde olmadığına emin olmuştu.  Hızlı ve sessiz adımlarla evin içine ilerledi. Kadının yattığı odayı biliyordu. Kapıdan içeri süzülerek yatağa doğru ilerledi. Yataktaki kabartıyı görebiliyordu. Eli belindeki hançerin kabzasına giderken yatağa doğru eğildi. 

Tam o anda boynunda kılıcın soğukluğunu hissetti. 

"Sanırım beni arıyorsun," dedi cariye Turina arkasından. Kılıcını Yuel'in boynuna dayamıştı. Eli titremiyordu bile. Genç adam hem şaşırmış hem de kadının sessiz hareket etmesine hayran kalmıştı. Odanın içine girdiğinde gölgelerde saklanıyor olmalıydı ama onu hissetmemişti bile. Bu tanıdığı kadından beklenilmeyecek ustalıkta bir hareketti. Tam bir suikastçıdan beklenecek bir hareket. 

Kımıldamadı. Ani bir hareketinde kadının kılıcı çekinmeden kullanacağını biliyordu. Kadının sınırlarını bilmiyordu. Bu onun tanıdığı aşık olduğu kadından çok farklı biriydi. "Seninle konuşmam gerekenler var," dedi sakin bir sesle. Ardından cesurca ekledi. "Bana cevaplar borçlusun."

Kadın kılıcı boynuna daha da yaklaştırdı. Boynundan akan kan yakasına doğru aktı. Kılıç çok keskin olmalıydı. Kadın öfkeli bir sesle konuştu. "Sana hiçbir şey borçlu değilim. Ne sanıyordun? Yatakta sessizce bekleyeceğimi mi?"

Yuel biraz düşündü ve kadından gerçekleri anlatmasını bekliyorsa kendisi de gerçekleri söylemeliydi. "Açıkçası öyle," diyerek kadını şaşırttı. 

Kadın güldü. Bu neşeli bir gülüş değildi. Daha çok aşağılama doluydu. "Hiç değişmemişsin," derken sesinde kin vardı. "Adım atmaya başladığım andan itibaren eğitim alıyorum. Senin nasıl düşüneceğine, nasıl hareket edeceğine dair her şeyi biliyorum. Beraber eğitim aldık hatırlamıyor musun?"

Cariye'nin İkinci HayatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin