"Sevgili Matt..
Sen giderken bu kadar yaralanacağımı tahmin etmiyordum. Gidişinin ardından iki gün geçti. O iki günün ardindan her gece artik 24 saatten uzun sürüyor. Soluma her baktığımda destek aldığım yoldaşımı görememek canımı sıkıyor.
Bu mektubu sana yazıp yazmama konusunda açıkçası fazla kararsızdım.
Bir yanım deli gibi sana içimdekileri söyleyip rahatlamak isterken diğer yanım seni üzmek istemiyor.Ama sakın endişelenme, sadece biraz üzgünüm.
Mr. Cooper ilaçlarımın dozajını yükselttiğini söyledi.Ama ben işe yaradıklarından şüpheliyim.Onları içtiğimde çok iyi hissetmiyorum. Sürekli bir uyuklama hissiyle birlikte uyuşan bir beyin taşıyorum kafamda. Düşünmekte hatta konuşmakta zorluk çektiğim anlar bile oluyor.
Tyrone meselesini biran önce bitirip buradan çıkacağım günü beklemeye koyulmak istiyorum.
Lisa da iyi. Benden çok daha iyi. Daha az yaralanmış görünüyor.Arada bir gözlerini daldırdığı düşten sıyrılıp gülümseyebiliyor. Güçlü kalmak onun için de zor olsa gerek..
Thomas , Harry , Stewie ve Louis te seni çok özlüyor. Sürekli senden bahsediyoruz. Anılarımızdan bahsediyoruz.
Giderken bana dediğin cümleler geçiyor sırayla aklımdan.. " Koca yürek Holly!" Biliyorsun , seni bir kardeşim gibi seviyorum.
Not : Bu arada başladığın kitabını bitirip imzalı bir örneğini getirmezsen bozuşuruz. Sevgilerimle!. "
Gece saat 03.05.. Bu saatten sonra uyumayı da düşünmüyorum. Katlayarak bir zarfa sıkıştırdığım mektubu Matt'in boş bıraktığı çekmeceye atıyorum. Sanırım iki günde yazdığım 13. Mektup. Hiçbiri asıl sahiplerine ulaşmadı. Kimileri istese de ulaşamaz aslında. Fiona'ya , Arthur'a , Milena'ya yazdığım hiçbir mektup ulaşamayacak. Ulaşılmaz olması onu yazmama engel olmadığı gibi gönderilmesini de zorunlu kılmıyor.
Ayaklarımın denize değdiğini hayal ediyorum yataktan sallandırırken. Yerin soğukluğunu , sanki güneşli bir pazartesi günü güzel havayı içine çekerken denize her değişinde - alışana kadar - üşüten dalgaların serinlettiğini hayal ediyorum. Elimi bir kez daldırdıktan sonra avuçladığım suyun , kolumdan aşağıya akışını hayal ediyorum. Gülüşen sesler içinde ötüşen kuş seslerinin karıştığı , güzel bir barbekü sonrası kırmızı bir şarapla tamamlanan bir gün.
Burada herşeyimi kaybettim. Dostlarımı , ailemi , sağlığımı , umutlarımı ve aklımı. Ama hayal etmeyi asla kaybetmedim. Bu sefer de hayalperestlikten delirmsem bari! :D..
——————————————
Dalmışım. Kolumun üzerinde uyuyakalınca uyuşan hatta uyuşmaktan öte yok olan kolumun acıyla sızlamasına uyanıyorum. Bir iki kez aşağıya doğru sallandırdıktan sonra hafifçe ovalıyorum. Kapı aralanıyor. Gelen Louis ;
L : +" Günaydın korkak tavuk. Dün neler oldu anlat bakalım.. Duyduğuma göre ayaklarını kaba etine vura vura buraya gelmişsin. Söylesene bu kadar korkak olurken cesur gibi davranmayı nasıl başarıyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulaşık Teli - Hastane
Paranormal23.12.14 Bir Akıl Hastanesi! Günler geçtikçe benliğinin yok olduğunu farkeden ve gölge gibi peşinde gezen geçmişini araştıran biri ; "Holly" ve onunla aynı kaderi paylaşan diğer arkadaşları.Birbirinden başka güvenecekleri kimse yok.Küçük bir aşk ile...