21. BÖLÜM

181 5 0
                                    

Sabah gözlerini huzurla açtı Agir önce yanında yatan karısına baktı bir müddet ardından yüzüne düşen saçlarını kulağının arkasına iliştirdi. Hemen kalkıp banyoya geçti işlerini halledip giyinme odasına geçip üstüne siyah gömlek keten pantolonunu giyip spor ayakkabılarını da giyip odaya geçti. Serap'ın uyandığını görünce hemen yanına yaklaşıp anlına bir öpücük kondurup "Rojbaş gulamın" dedikten sonra serap da sadece "Rojbaş" diyip yatağı düzelttikten sonra banyoya geçip işlerini halledip giyinme odasına geçip üstüne krem renkli üstünde çiçek desenleri bulunan boydan elbisesini giyip saçlarını da açık bırakıp hafif bir makyaj yaptı.

 Serap'ın uyandığını görünce hemen yanına yaklaşıp anlına bir öpücük kondurup "Rojbaş gulamın" dedikten sonra serap da sadece "Rojbaş" diyip yatağı düzelttikten sonra banyoya geçip işlerini halledip giyinme odasına geçip üstüne krem renkli üstünde...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Elbise bu arkadaşlar)


Agir ile odadan çıkıp çocukların odasına geçtiler kapıyı açınca ufak çaplı bir şok yaşadılar ikili. Çünkü yaramaz çocukları sabah sabah gizli gizli çikolata yerken üstlerini batırmışlardı. Anne ve babalarını fark eden Toprak ve Yaprak suçlu olduklarını bildikleri için hiç birşey diyemediler. Serap hemen onlara kıyafet çıkarırken agir'de onları banyoya götürüp ellerini yüzlerini yıkadı. Odaya geçince serap hem söylenip hemde ikisinin de üstünü giydirdi

 Odaya geçince serap hem söylenip hemde ikisinin de üstünü giydirdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Böyle düşünün arkadaşlar)

Agir hem söylenip hem çocukların üstünü giydiren karısının haline kendini tutmaya çalışsada başarılı olamamış kahkahayı patlatı vermişti. Bu duruma gülen Agir'i görünce kaşlarını çatıp "neye gülüyorsun Allah için yani çok mu komik bu iki haylaz bizden gizli gizli çikolata yiyorlar ve sen gülüyorsun. Bir bulsam kimin çikolata verdiğini o zaman elimden çekecekleri var." Dedikten sonra Agir kahkahasını kesip "tamam sakin ol gulamın hem ne olmuş çocuklar yemişse." Dedikten sonra serap ayağa kalkıp "hayır Agir böyle birşey olamaz eee tabi biliyorlar benden isteseler vermeyeceğimi o yüzden  gizli gizli yemişler. Ayrıca böyle şeylere alışmalarını istemediğim için böyle şeyleri kolay kolay yedirmem çocuklara hem çokta sağlıklı değil " dedikten sonra Agir pes edip teslim olurcasına ellerini kaldırınca serap bu haline dayanamayıp bu sefer kahkayı kendisi atmıştı. Hep birlikte odadan çıkıp avluya geçtiler. Serap'ın sinirli halini gören ev halkı ne olduğunu sorunca serap olayı anlattı " sabah çocukların odasına gittiğimizde kapıyı açtığımızda ne görelim  çocuklar ellerinde çikolata gizli gizli yiyorlar bide üstlerini batırmışlar muhtemelen biri onlara gizli vermiş." Diyince bu sefer ev halkı kahkaha attı. Ateş korku dolu gözler ile yeğenlerine baktı ve içinden "inşallah benim verdiğim anlatmamışlardır yengeme yoksa bu sinirle beni parçalar." Dedikten sonra yengesinin birşey bilmediğini anlayınca rahat bir nefes almıştı. Çünkü yeğenleri sabah canları çikolata istemiş ve annelerinden istese vermeyeceklerini bildiği için Ateş amcalarından istemiş ateş de onların o masum bakışlarına dayanamayıp çekmeden çıkarttığı iki çikolatayı yeğenlerine verip bir güzel de tembihleyip odalarına yollamıştı. Herkes hazır olan kahvaltı sofrasına geçip oturdular. Güzel sohbetler eşliğinde edilen kahvaltıdan sonra erkekler sedirlere geçip oturunca serap ve Amara da yardımcılar ile birlikte sofrayı topladılar. Ardından serap kahve yaparken Amara'da kahve yanına çikolata ve lokumları hazırladı pişen kahveyi fincanlara boşalttıktan sonra tepsiyi alıp avluya çıktı. Serap kahveleri ikram ederken Amara da ikramlıkları ve suları dağıttı. Kendi kahvelerini de alıp yerlerine geçip oturdular. Güzel sohbet eşliğinde kahvelerini içerken birden adanın Agir'e dönüp " abi bugün mangal mı yapsak "diye sorunca Agir de "bilmem ki aslında güzel fikir." Diyince biten kahvelerden sonra kızlar mutfağa geçip etleri hazırlayıp soslayıp beklettiler. Erkeklerde mangalı arka bahçede yakmaya başlamışlardı. Yanan manga ile birlikte etleri pişirmeye başladılar kızlar yanına köfte sucuk falan da hazırladılar ayrıca biraz biber ve domates de yıkadılar közlemek için. Geçen 2 saatin sonunda etler bitmeye yakın kızlar da mutfağa geçtiler Serap salatayı yapmaya başladı Amara ise hemen tabak çatal ve bardakları hazırladı. Bunlarda hazır olunca kızlar malzemeleri alıp arka bahçeye geçip sofrayı kurdular. Hazır olan sofra ve pişen etler ile birlikte herkes sofraya geçip sohbet eşliğinde yemeklerini yemeye başladılar.  Herkes öyle mutlu ve huzluydu ki özellikle Ahmet ağa ve Azamet hanım bu duruma çok seviniyorlardı 3 torunu gelinleri oğulları ve kızı yanındaydılar.  Biten yemeğin ardından çocuklar bahçede babaları ile oyunlar oynarken hanımlar da sofrayı topladılar. İşleri biten hanımlar çay hazırlayıp çayları da alıp arka bahçeye geçtiler. Serap ve Amara çocuklarıyla oynayan eşlerini izlediler ve bir kez daha "Rabbime şükürler olsun" dediler içlerinden çaylar içilirken bir anda kızının burununin kanaması ve bayılması üzerine Serap ve Agir telaş yapmıştı. Serap kızının kanayan burnunu görünce çok korkup hemen kızını kaldırmaya çalıştı ama güzel kızı gözlerini açmayınca herkes telaş yapmıştı Agir kızını hemen kucaklayıp arabaya binen karısının kucağına bırakıp ön koltuğa geçti. Amara ve arin hariç herkes telaş içinde arabalara binip hastaneye doğru yola çıktılar. Ahmet ağa yolda giderken zahir ağayı arayıp durumu izah etti. Agir arabayı acilin önüne park edip hemen arabadan inip kızını kucakladığı gibi acilden içeri girdi ve "doktorrrrrrr doktor yokmu ulan " diye bağırmasıyla bir doktor ve iki hemşire sedye ile koşup yanlarına gelince Agir kızını hemen sedyeye bıraktı. Doktor neyi olduğunu sorunca serap kitlenmiş gibi hiçbir şey demiyordu sadece göz yaşlarını akıtıyordu Agir hemen doktora bakıp "bilmiyoruz birden burnu kanadı ve bayıldı" diyince doktor tamam diyip müşahade için bir odaya aldı bir süre sonra ev halkı da meraklar içinde hastaneye varmışlardı. Ne olduğunu sorunca daha birşey bilmediklerini öğrenince herkes telaş içinde beklemeye başladı bir süre sonra Serap'ın ailesi de gelince serap annesini görünce koşup annesine sıkıca sarılıh göz yaşlarını akıttı. Ve fısıltılı gibi çıkan sesi ile lösemi lösemi diyip durdu. Herkes anlamayan gözler ile baktı serap'a. (herkesin bilmediği birşey vardı ki oda serap kadın doğum ve hastalıkları uzmanı yanı sıra ikinci bir bölüm olarak genel cerrahi uzmanı idi)  Agir Serap'ın  kollarından tutup "ne...ne diyorsun sen ne demek oluyor bu?" Diye sorunca gözyaşları içinde kısık çıkan sesi ile konuştu. "Bu belirtiler lösemi hastalığına aittir." Diyince herkes anlamaz gözler ile bakınca serap tekrar açıklama yaptı "Lösemi vücuttaki kan hücrelerinde oluşan kanser türüdür. Lösemi, kan kanseri veya kemik iliği kanseri olarak da bilinir. Çocukluk çağı kanserleri içerisinde yüzde 30 ile en sık görüleni lösemidir. Lösemi kemik iliğinden kaynaklanan bir hastalıktır" demesiyle herkes şaşkın gözler ile ona bakarken içeriden çıkan doktorun söyledikleri ile herkes şok olmuşti resmen doktor "bakın bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama yaptığımız muayeneler sonucunda ve yaptığımız birkaç tahlil sonucunda çocuğunuz lösemi(ilik kanseri) teşhisi konuldu." Dedikten sonra serap doktor ile konuşup "bu durum şuan 2. Evrede ve ilaç tedavisi ile ilerlemesini engelleyebiliriz tabi bu sırada herkesten kan alıp kan grubu uyan kişiden riızası ile ilik alıcağız ve bunun için hemen tedaviye başlayalım doktor bey." Diyince doktor şaşkın gözler ile serap'a bakınca serap "ben genel cerrahi uzmanıyım ve şuan bu mesleğimi yapmıyorum." Diyince doktor tamam anlamında başını sallayınca serap aileye dönüp "şimdi 1. Derece olan akrabalar yani hepinizden kan almamız gerekli bunun sonucunda kanı uyan biri olursa ondan ilik alıp nakil edebiliriz." Böylelikle Yaprak kurtulabilir diyince gelen hemşire herkesten kan almaya başladı. Geçen iki saatin ardından serap ve Yaprağın muayenesini yapan doktor sonuçlara bakınca umutları azaldı serap doktor ile konuştuktan sonra odadan çıkıp aileye haber verdi. Endişe ile bekleyen herkesin üzerinde gözlerini gezdirdikten sonra kendisi için zor olan kelimeler döküldü ağzından "malesef ki hiçbirinizin kanı uymuyor." Diyince herkes tuttuğu göz yaşlarını akıttı Agir serabın yanına gidip "peki şimdi ne yapacağız" diyince serap göz yaşlarını silip ancak kendi kanından kendi canından onunla aynı kanı taşıyan bir kardeşi olursa  doğan bebeğin kordonundan alacağımız ilik yaprağımı kurtaracaktır." Diyince herkesin gözü konuşan karı kocada idi. Yani kızlarının hayatı yine kendi ellerinde idi. Serumu biten Yaprağı da alıp konağa geçtiler. Herkeste bir hüzün vardı ama bunu çocuklara yansıtmamaya çalıştılar.  Çocuklar yattıktan sonra bütün aile avluda oturmuştu serap avluya inip herkesin üzerinde gözlerini gezdirdikten sonra boğazını temizleyip bütün dikkatleri üzerine çekti "bu süreçte Yaprağın moralini yüksek tutmamız gerek. Ayrıca onu üzecek strese sokacak şeylerden uzak durması gerekecek. Son olarak da haberiniz olsun kişi bu saatten sonra yaprağın saçları dökülmeye başlayacak bu durum karşısında o fark etmeden bütün saçlarını kestireyim hatta toprağın kinide keselim ki dikkat çekmesin." Diyince herkes Serap'ı pür dikkat dinliyordu. Anlattıkları bitince herkes göz yaşlarını serbest bırakınca serap da sabahtandır tuttuğu göz yaşlarını serbest bırakmıştı.  Ahmet ağa göz yaşlarını silip herkese bakarak konuşup "duydunuz gelin kızımı bu saatten sonra torunum yaprak ne üzülecek ne de stres yapacak şeyler olacak herkes de buna dikkat edecek." Dedikten sonra herkes kafası ile onayladı Adar abisine bakıp "aslında saçları sıfıra vurmak güzel fikir hem bizlerde saçlarımızı sıfıra vururuz ne güzel olur dimi" diyerek herkesi güldürmeye çalışıyordu ama nafile. Vakit epeyce geç olunca herkes odasına çekildi. Serap üstünü değiştirip yatağa girip yatmaya çalışıyordu ama nafile gram uyku girmemişti gözüne yataktan çıkıp üstüne hırkasını alıp çocukların odasına sessizce girince Agir'in de odada olduğunu ve kızını öpüp kokladığını gördü. Serap da hemen Agir'in yanına gidip ikili bir müddet uyuyan çocuklarını izledikten sonra odalarına çekildi ve yaprak için umut olacak olan kardeş çalışmalarına başladılar.

4 AY SONRA
Serap sabah gözlerini açıp banyoya geçip işlerini halledip giyinme odasına geçip üstüne  krem renkli triko elbisesini giyip saçlarını da açık bırakıp odadan çıktı.

4 AY SONRASerap sabah gözlerini açıp banyoya geçip işlerini halledip giyinme odasına geçip üstüne  krem renkli triko elbisesini giyip saçlarını da açık bırakıp odadan çıktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Yatağa baktığında Agir hala uyuyordu.  Serap odadan çıkıp çocukların odasına geçti bir müddet uyuyan çocuklarını seyretti. Bu 4 ayda serap 3 aylık hamile idi. Yaprağın ilaç  tedavisi  devam ediyordu. İlaçlar sayesinde hastalığının ilerlemesini yavaşlatmaya çalışıyorlardı. Serap'ın elinde olan tek umudu bu doğacak olan bebeği idi. Bebeği doğarak ablasına can olacaktı yaşam sunacaktı. Bu düşüncelerden sıyrılıp kızının yatağa dökülen saçlarını toplayıp banyodaki çöpe attı. Ardından uyanan çocuklarının elini yüzünü yıkarken Agir odaya girdi. Hemen çocukların üstünü giydirdikten sonra kızı koşarak babasına sarılıp "günaydın dünyanın en yakışıklı babası" diyip babasının yanağına sulu sulu öpücükler kondurunca Agir de "günaydın benim güzel prensesim" diyip oda kızını öptü. Kenarda onları izleyen Toprak kıskanıp babasının yanına gidip ellerini uzatarak "baba bende kucağına gelicem" diyince Agir eğilip oğlunu da kucakladı. Serap kenarda durmuş dolu gözler ile bakıyordu "inşallah bebeğim  ablasına umut olur ve bu güzel aile tablomuz bozulmaz" diye geçirdi içinden. Agir karısına yaklaşıp anlından öpüp hep beraber avluya geçtiler. Avluya geçtiklerinde serap ailesinin de geldiğini görünce sevinçle gidip hepsine teker teker sarılıp öptü. Ardından bütün aile birlikte hazır olan kahvaltı sofrasına geçip oturdular. Hep birlikte yapılan kahvaltıdan sonra erkekler işe gidince diğer aile üyeleri sedirlere geçip oturdular. Amara mutfağa geçip herkese kahve yaptıktan sonra tepsiyi alıp avluya çıktı kahveleri ikram ettikten sonra kendi kahvesini de alıp oturdu. Serap dalmış bir şekilde bahçede oynayan oğlu kızı ve Sareyi izliyordu. Kendisinden bağımsız akan göz yaşlarını silip  hemen ortada dönen sohbete katılmaya çalıştı. Herkes beraber bu durumuna üzülsede ellerinden birşey gelmiyordu çünkü hepsinin içindeki acı aynıydı ama gel gelelim ki o bir anneydi onun ciğerinin yandığı kadar kimsenin ciğeri yanmaz. Koşarak yanına gelip annesine sarılar oğlu ve kızını kucağına aldı. Kızının ani hareketi ile ayağı annesinin karnına çarpınca Serap'ın ağzından ufak çaplı bir inilti kopunca herkes telaşlı gözler ile serap'a baktı yaprak ve toprak  da korkunca annelerinin kucağından indiler Amara çocukları alıp odalarına çıkardılar serap ağrısının dayanılmaz olduğunu anladığında hemen hastaneye götürdüler Agir'e de haber verildi. Geçen  30 dakikanın  ardından doktor odadan çıkıp "hastamızın durumu şimdilik iyi buraya geldiğinde aldığı darbe nedeniyle kanaması vardı. Kanamayı durdurduk anne ve bebekde iyi ama aldığı darbe nedeniyle serap hanımın düşük riski var ve bu duruma çok dikkat etmeniz gerekir. Geçmiş olsun." Dedikten sonra hemşirenin izniyle 5 dk olarak görmeye girdiler odaya serumu biten Serap'ın doktorun tekrar muayene etmesinden sonra çıkabileceğini söyledikten sonra Agir işlemleri halledip hastaneden çıkıp konağa doğru yol aldılar. Konağa varınca herkes büyük bir sevinç ile karşıladılar. Serap yorgun olduğu için Agir'in yardımı ile odasına çıktı. Ardından çocuklar içeri girip annelerinin yanına gelip özür dilediler. Serap çocuklarına kıyamayıp yanaklarından öptü. Agir iki çocuğuna da bakıp "bakın babacım şimdi sizin bir kardeşiniz olacak ya işte o yüzden bir müddet annenizen kucağına gitmek yok yoksa kardeşiniz zarar görebilir anlaştık mı  babacım?" Dedikten sonra çocuklar babalarına tamam dedikten sonra serap uyuyinca hep birlikte odadan çıktılar.  Hep birlikte avluda oturup muhabbet eden aile üyeleri yemeğin hazır olması ile herkes yemek masasına geçip yerlerine oturdular. Sohbet eşliğinde yemeklerini yiyip kalktıktan sonra yardımcılar masayı toplayıp mutfağa geçtiler. Amara da çayları doldurup avluya geçip herkese çaylarını dağıtıktan sonra kendi çayını da alıp oturdu. Serap da uyanmış odasından çıkıp avluya indi. Serap'ın geldiğini gören Zühre hanım "keçamın neden indin aşağıya yatıp dinlenseydin" dese de serap odada sıkıldığını söyleyip herkesin ısrarlarına rağmen geçip sedire oturunca kimse de üstelemedi. Herkes sohbetlerine devam ettiler. Vakit epeyce geç olunca misafirler uğurlandıktan sonra herkes birbirine iyi geceler dileyip odalarına çekildiler. Serap ve Agir de odalarına çıktılar. Serap hemen banyoya geçip işlerini halledip üzerine pijamalarını giyip yatağa geçti Agir de banyoya geçip işlerini halledip üzerine pijamalarını giyip yatağa geçti ve güzel karısının güzel kokusunu içine çekip  önce saçlarına ardından anlına boynuna ve en son dudaklarına öpücük bıraktıktan sonra kendilerini uykunun tatlı kollarına teslim ettiler.

VEEEEE BÖLÜM SONU...
BEĞENİ VE YORUM YAPAN ELLERİNİZ DERT GÖRMESİN İNŞALLAH ❤️❤️🌼🌼

BERDEL/ KALBE SÜRGÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin