34.BÖLÜM/FİNAL

295 5 0
                                    

Arkadaşlar iyisiyle kötüsüyle kitabımı okuyan herkese çok teşekkür ederim. Buraya bir veda sahnesi yazacağım biraz hüzünlü biraz mutlu karışık olacak şimdiden iyi okumal ve elveda sevgili kalbe sürgün ailesi. SEVGİLERİMLE ❤️🌼

~5 YIL SONRA~
Mardin'de çok güzel aşklar yaşanmış bir çok sevda yarım kalmış bir çok sevda ise mutluluk ile bitmişti. Serap ve Agir Adar ve Amara Miray ve Ateş Asmin ve Mirza  Ömer ve İpek onların çok zorlu ama bir o kadar da güzel bir hayatları olmuştu. Fatih ve Yaprak evlenmiş ikiz çocukları olmuştu yaprak kızına annesinin adını yani Serap oğluna ise özgür koymuşlardı. Toprak ve Sare de evlenmiş bir oğulları olmuş şimdi Sare ise ikizlere hamileydi iki dünya tatlısı kızları olacaktı. Toprak da oğluna babasının adını yani agir koymuştu. Bu dünyadan 2 sevdalı geçti çok zorlu bir yaşamları olmuş beraber tam 25 yıl geçirmişlerdi ama sevgilerinden hiçbir şey götürememişti zaman  onlar birbirine sevdalı olarak hayatta gözlerini yummuştu.

5 YIL ÖNCE
Fatih ile Yaprak Toprak ve Sare'nin düğünleri bir olmuştu. Düğünden birkaç ay sonra bir gece Serap kalp krizi geçirmiş ölmüştü kimse fark edememişti agir sabah kalkmış ve yüzü artık bembeyaz dudakları morarmış olan karısını görünce büyük bir feryat ile bağırmıştı. Sesi duyan ev halkı odanın önüne gelip serap'ın ölen bedenini görünce konak feryat figan olmuştu bunu duyan yaprak ve serap'ın abileri gelmiş ev ağıtlar ile dolmuştu. O zaman yaprak 2 aylık hamile olduğu için düşük riski nedeniyle hastaneye yatırmışlardı. Mirza Ömer adar ve Ateş zar zor cenazeyi agirden almış morga götürmüş yaprağın da iyi olması ile ikindi vakti toprağa verilmişti. Konağa gelip baş sağlığı dileyenler gün geçtikçe azalmıştı. Ama yüreklerde acısı çok taze kalmıştı. Serap'ın ölümünden 1 yıl sonra Agir de  karısının ölümüne yaşlı kalbi dayanamamış ve  vefat etmişti. İkisinin mezarı yan yana yapılmıştı. Yaprak ailesini kaybettiği şehirde duramamış Amed de taşınmıştı. Agir'in ölümü ile ağalık adara geçmişti. Adar aşireti yönetirken  Amara konağı çekip çeviriyordu. Bazen çok zorlanıyordu. Bazen de can dostu sırdaşı ablası gibi olan Serap geliyordu aklına o zaman birkaç damla yaş akıyordu gözünden.

🌼ŞİMDİKİ ZAMAN🌼
Yine sabah kalkan aile üyeleri kahvaltılarını yaptıktan sonra erkekler işe kadınlar ev işleriyle ilgileniyordu. Sare hiçbir iş yapamıyordu çünkü son ayındaydı kızlarının eli kulağındaydı. Amara oğulları Baran ve Borane kendileri gibi ikiz kız kardeşlere sevdalanmıştı tabi bu sevgi karşılıklı olunca evlilik ile taçlanmıştı. Yağız Meriç geç bulduğu ama erken kaybettiği anne ve babasının acısını ablası ve abisi sayesinde topalayabilmişti kendini. Raperin böyle bir durumda Yağız Meriç'i yanlız bırakmamış ve destek olmuş böylelikle onların arasında  daha güçlü bir sevgi bağı kurulmuştu. Birkaç yıl sonra onlarda evlenmiş ve şimdi ise 1 kızları olacaktı Yağız ne kadar annesinin adını koyma istediyse de ablası koyduğu için annesinin en çok istediği ismi yani berçem ismini vermişti kızına. Kızı aynı   annesine benzeyen yeşil gözlere ve kumral saçlara sahipti. Yaprak yeğenine baktıkça annesine olan sevgisi ve özlemi ağır basıyordu. Küçük berçem büyümüş 1 yaşına girmişti. Bugün de bütün herkes bir araya gelmiş çiftlik evinde küçük berçemin doğum gününü kutlayacaklardı. Heryer pembe ve beyaz balonlar ile süslenmiş çocuklar etrafta koştururken büyükler ise çardakta sohbet ediyorlardı. Gençler ise masayı hazırlıyorlardı. Akşam yemeği yenilmiş bulaşıklar toplanmıştı herkes bahçede beklerken yaprak elinde pasta ve herkes iyimi roğdun berçel diyerek yaklaşmışlardı küçük kıza.yağız Raperin ve küçük berçem beraber lulu üflemişti. Daha sonra pastalar kesilmiş sohbetler eşliğinde yenilmişti. Vakit epeyce geç olunca herkes birbirlerine iyi geceler dileyip odalarına çekildiler Sare oğlunu yaprak ise ikiz çocuklarını yatırırken Raperin de kızı berçemi yaptırdıktan sonra günün verdiği yorgunluk ile kendilerini uykunun tatlı kollarına teslim ettiler.
Sabah beline vuran keskin sancılar ile acı bir şekilde inleyerek  açmıştı gözünü Sare toprak da eşinin sesi ile uyanmış ne olduğunu sormuştu Sare ise gözleri dolu dolu acı içinde tekrar inleyince bacak arasında hissetiği ıslaklıkla doğumunun başladığını anlamıştı. Toprağa bakıp*doğruyorum be..bebekler geliyor* deyince toprak birden telaşlanmıştı. Hemen kapıya çıkmış ve bebekler geliyor diye bağırmıştı herkes sese uyanıp ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Toprak sare'yi kucağına aldığı gibi aşağıya inip arabaya geçerken awesta ve awşin de  arka koltuğa geçmişti. Toprak hızla arabayı sürüp 39 dakika da hastaneye varmıştı arabadan inip tekrar karısını kucağına alıp içeriye sedye diye bağırmıştı hemşireler seriye ile gelirken doktor gelip neyi olduğunu sormuştu toprak da doktora bakıp *eşim doğum yapıyor* deyince doktor hemen doğumhanenin hazırlanmasını ve hemşirelere de hastayı hazırlamasını söyleyip doğum için hazırlanmaya gitmişti. Geçen 1 saatin sonunda herkes hastaneye akın etmişti. Ama hala bi haber yoktu. 2 saatin sonunda doğum başarılı bir şekilde bitmiş çocuklar sağ salim doğmuştu. Sare odaya alınmış herkes içeriye geçip tebrik etmişti. Bir süre sonra iki hemşire kucaklarında ikiz kızları ile gelmişti. Herkes ikiliye bakıp ne isim koyacaklarını sormuşlardı. Toprak ve Sare ortak kararı ile kızlarına HELİN VE EFLİN isimlerini koymuşlardı.

Küçük Helin babasına benzerken küçük Eflin  ise annesine çok benziyordu. Herkes odadan çıkmış Sare kızlarını emzirmiş beşiğe yatırmıştı. İki meleği de çok güzellerdi.

40 GÜN SONRA
Sare hastaneden çıkmış herkes bebeklerin etrafında dört dönüyordu. Bugün ise konakta bebeklerin kırk mevlüdü vardı. Yaprak ve fatih de bu güzel günde ikizi ve kuzeni yani yengesinin yanında bulunmak için gelmişti AMED den. Konağa gelince annesi ve babası hep aklına düşer ve gözlerinden birkaç damla yaş akardı. En üst kata çıkmış Anna ve babasının odasına bir süre oturmuştu. Ardından odadan çıkıp aşağıya inmiş avludaki hazırlıklara yardım etmişti. Vakit öğlen olmuş misafirler gelmişti. Mevlüt sorunsuz bir şekilde bitmiş herkes yorgun olduğu için birbirlerine iyi geceler dileyip odalarına çekildiler.
Sabah herkes uyanmış kahvaltıdan sonra çocuklar ile birlikte arabalara binip mezarlığa doğru yola çıkmışlardı. Sare ve Toprak kızlarını da getirmişti. Mezarlığa varınca herkes arabalardan inmiş başlarını örtmüştü kadınlar ardından yan yana olan iki mezarlığa yanaşıp dua etmişlerdi. Ardından herkes teker teker vedalaşıp arabalara binip konağa doğru yola çıktılar.

Ben Yaprak Karahan DURAN annesinin ay ışığı babasının prensesi idim. Onlar ölünce yarım kalmıştı çok zor toparlanmıştım. Size bu kitabı yazdım çünkü onların nasıl güzel ama bir o kadar da zorlu bir sevdaları olduğunu herkes bilsin istedim.
Sizleri çok seviyoruz  kalbe sürgün ailesi...

VEEEEEE KAPANIŞ.

BERDEL/ KALBE SÜRGÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin