Sonbaharın ikinci ayıydı ve aylardan Ekim'di. Serap hamileliğinin 6. Ayına girmişti. Gece gece uykusundan uyanıp Agir'e dönüp "Agir kalk hadi" Agir de gözlerini ovuşturarak kalktı ve serap'a dönüp "ne oldu gulamın ağrın falan mı var" dedikten sonra serap Agir'e bakarak "hayır da şey canım karpuz çekti. Hemde Diyarbakır karpuzu bana karpuz bulup getirir misin?" Diyince Agir şaşkın gözler ile serap'a baktı ve "gulamın sonbahar ayındayız ve bu mevsimde karpuzu nerden bulucam hemde Diyarbakır karpuzu" dedikten sonra serap dudaklarını süzüp "eğer karpuzu alıp getirmezsen bebeklerimizin vücudunda kocaman karpuz lekesi çıkar" diyince Agir Serap'ın bu haline daha fazla dayanamayıp arabasının anahtarını alıp üstüne de eşofman üstünü giyip odadan çıktı. 3 saat sonra Agir elinde karpuz bıçak ve tabak ile içeri girdi serap karpuzuu görünce kendisine şeker alınmış küçük bir çocuk gibi Agir'e kocaman gülümseyip sarıldı tabi karnından dolayı sarılabildiği kadarıyla. Agir hemen karpuzu kesip tabağa koydu serap tabağı alıp yemeye başları öyle iştahla yiyordu ki Agir'in de canı çekmişti ve Serap'ın elindeki çataldaki karpuzu alıp ağzına attı Serap bu duruma kaşlarını çatınca Agir de serap'a dönüp "gulamın öyle iştahla yedin ki benim bile canım çekti." Dedikten sonra ikili kahkaha attı. Serap biten karpuzun ardından elindeki tabağı masaya bıraktı ve kocasının elinden tutup yatağa girdiler. Sabah gözlerini yeni güne açtı serap hemen kalkıp banyoya geçti işlerini halledip giyinme odasına geçip üstüne ekoseli bir elbise giyip saçlarını da salık bırakıp hafif bir makyaj yapıp Agir için de kıyafet çıkarıp koltuğa bıraktı.
(Elbise bu arkadaşlar)
Ardından Agir'e de uyandırıp banyoya yolladı ve hemen yatağı düzeltti Agir de gelip hemen üstünü giyinip odadan beraber çıkıp avluya inerken 2. Katta odalarından çıkan Adar ve Amara ya günaydın diyip beraber avluya geçtiler. Herkes hazır olan kahvaltı sofrasına geçip oturdular. Sessiz edilen kahvaltıdaki sessizliği Ahmet Ağa'nın sesi ile bütün bakışlar ona döndü "bu hafta sonu Avin ve Maranın düğünü vardır cumartesi günü kına pazar da düğün olacaktır berat ağa bizzat arayıp gelmemizi söyledi. Haberin var mıdır oğul?" Agir de babasına dönüp "evet Bav haberim vardır Maran dün arayıp bizzat katılmamızı istedi." Böyle kısa geçen konuşmanın ardından biten kahvaltının sonunda erkekler işe gitmek için ayaklanırken Serap ve Amara da eşlerini geçirmek için konağın kapısına kadar indiler Serap Agir'e dönüp " izin verirsen bugün kızlar ile birlikte biraz çarşıya çıkmak istiyorum." Dedikten sonra Agir de serap'a dönüp "tamam gulamın ama şoför ve bir kaç koruma da sizinle gelsin." Dedikten sonra serap da Agir'e dönüp " tamam canım hadi hayırlı işler işin rast gelsin inşallah Allah'a emanet ol" dedikten sonra Agir de serap'a dönüp " sağol gulamın sende Allah'a emanet ol kendine ve çocuklarımıza iyi bak" dedikten sonra adar ile birlikte arabaya binip şirketin yolunu tuttu. Amara da Adar'dan izin almış iki elti avluya çıkıp Arin'e de haber verdikten sonra herkes odalarına geçip hazırlandı serap da sadece odasına geçip çantasına telefonunu ve silahını da koyup aşağı indi. Biraz sonra Amara ve Arin de inince beraber arabaya binip çarşının yolunu tuttular. Çarşıda birkaç mağazada kendilerine kıyafet aldıktan sonra bir bebek mağazasına girdiler. Bir kaç bişey aldıktan sonra tam arabaya yönelecektir önlerine çıkan kişi ile kızlar çok korkmuştu. Serap kaşlarını çatıp "sende kimsin ve ne hakla yolumuzu kesersin?" Dedikten sonra Kadir ağa "korkmayın hanımlar kusura bakmayın hanım ağam düğüne gelemedik bir tebrik edelim dedik." Diyince Serap kaşları çatık bir şekilde adama baktı ardından Arin ve Amara'ya dönüp "hadi yürüyün gidelim" dedikten sonra adam tekrar yollarını kapattı. Bu sefer serap daha fazla sinirlendi önce adama yaklaşıp çantasından çıkardığı göz yaşartıcı spreyi kadir Ağa'nın gözlerine sıktı ardından çantasından çıkardığı silahını havaya 3 el olacak şekilde sıktı. Kadir ağanın adamları silahlarını çekmiş bekliyordu. Serap'ın adamları da aynı şekilde Amara ve Arin kenarda korku dolu gözlerle ikiliye bakıyordu. Serap Kadir ağa'ya bakıp "hangi töre kitabında yazar bir kadının yolunu kesmek hı" Kadir ağa dilini yutmuş gibi sadece Serap'ın güzelliğine masumluğuna ve deli cesaretine bakıyordu. Serap kendisine cevap vermeyen kadir Ağa'ya bakıp " bu bir etti bir daha asla ama asla karşıma çıkma yoksa bu sefer bu mermi ile beynini dağıtırım." Dedikten sonra 1 el kadir ağanın topuklarına sıktı. Tam bu sırada çarşıya Agir Adar ve Ateş geldi. Hepsi bir serap'a birde yerde sızlanarak duran kadir Ağa'ya bakıyorlardı. Agir ağa hemen Serap'ın yanına gidince Adar ve Ateş de Amara ve Arin'in yanına gitti. Agir Serap'ın gözlerine bakıp "iyi misin gulamın" serap da Agir'e bakıp "çok iyiyim rıhemın (ruhum) had bilmezlere haddini bildirmek gerekti. Çarşının ortasında bir kadının yolunu kesmek nedir bilmez herhalde" dedikten sonra Agir kadir ağa'ya bakıp " sana yolda gelene kadar neler yapıcam diye hayal kurarken birde geldim ki gerek kalmamış karım seni çok güzel haşat etmiş" dedikten sonra serap'ı da alıp Arin Amara Adar ve Ateş'in yanlarına gitti herkesin iyi olması üzerine Arin Serap Agir bir arabada Amara Adar ve Ateş bir arabada konağa doğru yol aldılar. Amara sedapın yaptıklarını hayranlıkla Adar ve Ateş e anlatırken Arin 5e aynı şekilde Agir abisine anlatıyordu. Agir tabi bu durum ile gurur duysa da bir yandan da serap'a çok kızgındı. Çünkü çok düşüncesizce davranıp silahını kaç kere ateşlemiş ya o kurşunlardan biri yada kadir Ağa'nın adamlarından biri silah sıksaydı ne yapacaktı işte o zaman. Agir karısına ve çocuklarına birşey olur korkusunu üstünden atmak için kafasını iki yana salladı. Konağa varınca herkes arabadan inip konağa girdiler. Avluya çıkınca Ahmet ağa ve azamet hanım gelinleri kızı ve oğullarını böyle mutlu görünce kendileri de mutlu oluyordu. Ahmet ağa gelini serap'a dönüp "Buke senden önce haberin geldi kadir ağayı çarşının ortasında topuğundan vurmuşsun" diyince serap mahçup bir ifade ile Ahmet ağa'ya bakıp "ağam kusura bakmayasın ama biz çarşıda gezerken birdan önümüze çıktı yolumuzdan çıkması için ikaz ettik ama bizi dinlemedi gözlerine göz yaşartıcı sprey sıktım ama yine yolumuzdan çıkmayınca uyarı amaçlı 3 el silah sıktım havaya ama Kadir ağa denen adam hala yolumuzdan çekilmeyince bende böyle birşey yapmak zorunda kaldım." Dedikten sonra Ahmet ağa gelinine bakıp kocaman gülümsedi. Ardından müsade isteyip odasına çekildi.
AGİR'İN AĞZINDAN
Serap odaya çıkınca ben de odaya çıktım. Kapıyı kapatınca Serap'ın yanına gidip "neden böyle birşey yaptın? Neden bu kadar düşüncesizce davranıp silah sıkıyorsun ya sen silah sıkarken onlardan biri silah sıksa ve ya sana veya bebeklerimize bişey olsaydı. Bu kadar sorumsuzca davranma bir daha." Dedikten sonra serap sadece gözlerindeki kırgınlık ile baktı bana Ardından hiç birşey demeden yatağa geçip battaniye yi üstüne çekip uyumaya çalıştı. Bir süre sonra kendini uykuya teslim etti. Serap'ın gözlerindeki kırgınlığı fark edince bir kez daha serap'ı ne kadar çok kırdığımı anladım ama serap bana cevap bile vermeden çekip gidip yattı. Buda onu ne kadar çok kırdığımı belli ediyordu. Hemen bende üstümü değiştirip yatağa uzanıp ellerimi Serap'ın beline sarıp uyumaya çalıştım. Gözlerimi açtığımda Serap'ın saatte görünce ne yapacak diye uyumuş numarası yaptım hemen kalkıp banyoda elini yüzünü yıkayıp üstüne bugün giydiği elbisesini giyip daha sonra da beni omuzlarımdan sarsarak uyandırdı. Benim uyandığımı görünce hazırlanmamı bekledi bu sırada sorduğum sorulara hiç bir şekilde cevap vermiyordu. Serapı bir kez daha anladım çok kırdığımı. Hazır olunca Serap'ın elinden tutup odadan çıktık ama serap ellerini elimden çekmeye çalışıyordu. Bende daha sıkı tuttum ellerini. Avluya inince ellerini gevşettim oda hemen ellerini çekti. Hazır olan yemek masasına geçip oturduk herkes sohbet edip yemek yerken serap sadece yemeği ile oynuyordu. Kulağına eğilip "bunların hepsi bitecek gulamın" dememe rağmen bana göz devirip hiç birşey yemedi. Bu duruma çok sinirlendim. Biten yemekten sonra hep birlikte havalar iyice soğuduğu için hep birlikte oturma odasına geçtik. Çay eşliğinde sohbetlerimizi devam ettik. Vakit epeyce geç olunca herkes odasına çekildi. Serap ise beni beklemeden odaya geçti. Kendi kendime bu gece ne yapıp edip gönlünü almam gerektiğini düşündüm. Serap'ın ardından hemen odaya girdim. Serap bu sırada banyoya girmişti bir süre sonra pijamaları giymiş bir şekilde odaya girdi. Hemen serap'a yaklaşıp "senden çok özür dilerim gulamın seni istemeden de olsa çok kırdım. Ne olur affet beni ben senin sesini duymadan kokunu almadan bana ait olan o gülüşünü görmeden yaşayamam." Dedim ama serap hiçbirşey demeden yatağa girdi. Bende sinirlenip odadan çıktım. Arabama binip her zaman geldiğim tepeye geldim. Ne kadar kaldım bilmiyorum ama vakit sabaha karşıydı arabama binip eve doğru yol aldım. Eve gelince direk merdivenleri çıkıp odama girdim üstümü değiştirip yatağıma yattım ve kendimi uykunun tatlı kollarına teslim ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL/ KALBE SÜRGÜN
Novela JuvenilBerdel ile yolları kesişen iki genç bakalım bu hikayede aşk onları da alıp kendi ile sürükleyebilecek mi