2.BÖLÜM(KIZ KAÇIRMA VE HÜKÜM)

879 21 2
                                    

Medya:Agir Karahan

Sabah güneş ışıklarının yüzüme vurmasıyla uyandı Serap. Hemen kalkıp elini yüzünü yıkayıp valizden kendine mavi jeans üstüne de siyah bluz giyip spor ayakkabılarını da giyip saçlarını da doğal halinde bırakıp aşağıya mutfağa indi. Mutfaktaki yardımcıları günaydın diyerek yardım etmeye başladı. El birliğiyle hazırlanan sofra diğer aile üyelerinin gelmesi ile kahvaltı başladı. Güzel sohbetler eşliğinde geçen güzel kahvaltının ardından erkekler işe gidince Serap da kahvaltı masasının toplanmasına yardım edip mutfağa geçip kendisine ve annesine birer türk kahvesi yaptı. Kahveler pişince fincanlara koyup yanına da çikolata ve lokum koyup suları da tepsiye dizip avluya annesinin yanına gitti.
Ben: Zühre sultan bak bize kahve yapatım analı kızlı içeriz karşılıklı. Diyip gülümsedi.
Zühre hanım: Ah güzel kuzum sen yaparsın da ben içmem mi. Dedi ağır ve şiveli sesiyle.
Anne kız öğle vaktine kadar oturmuş muhabbet etmişler. Daha sonra Serap annesinden izin isteyerek biraz dolaşmak istediğini söylemiş.
Zühre hanım: Tamam kuzum git dolaş amma vakitlice gel hele kızım aklımız sende kalmasın.
Serap: Oy kurban olduğum sen beni merak etme burdakiler en azından insan İstanbul'da nice serseri ile uğraşıyoruz bir kadın olarak elimden geleni bütün kadına şiddet uygulayanları taciz tecavüz edenleri tek kaşık suda boğarım. Neyse sultanım ben kaçar öptüm.
Serap konağın kapısına çıkınca korumadan kendisine bir araba getirmesini istemiş korumada birilerini arayıp 1 dk sonra beyaz bir Passat ile gelmiş. Serap arabaya atlayıp ilk istikamet olarak yönünü Mardin kalesine çevirmiş ordan sonra Mardin ulu cami, Mardin arkeolojik ve Etnografya müzesini en son olarak da Tellallar(Revaklı) Çarşınıda durdu. Çarşıda gezinmeye başlarken o kadar güzel şeylerin olduğunu görünce resmen ağzı 5 karış açık kalmış😊. Daha sonra çarşıda gezmeye devam ederken anne babası ve abilerine hediyelik birşeyler almış. Telefon zil sesiyle olduğu yerde durup telefonu bakmış saatti görünce şok olmuş çünkü saat 18.45 imiş hemen annesini cevaplayıp geri evine gitmek üzere arabasına binmiş. Hızlı bir şekilde arabasını sürüp kısa sürede konağa varmış. Konağa girince annesinin endişeli halini görünce çok üzülmüş ve kendisine içten çok kızmış. Anne babasından ve abilerinden özür dileyip olayı tatlıya bağlamışlar. Akşam yemeği yenmiş çaylar içilmiş tatlılar da yendikten sonra herkes odasına çekildi. Serap da odasında üstünü değiştirip banyodaki işlerini de halletikten sonra yatağına geçip eline telefonu alarak gökhanı aramış 2. Çalışta açılan telefon ile güzel kız sevdiği ile hasret giderip bir müddet konuştuktan sonra telefonları kapattılar ama serabın yine uykusu gelemdi üstüne hırkasını aldı çünkü Mayıs ayında dahi ile sıcak olan mardin geceleri serindir terasa çıktı. Terasta oturan Mirza abisini görünce hemen yanına oturdu. Abisi söylemese de serap anlamıştı abisinin bir derdi olduğunu. Biraz zorlayınca aslında abisinin kara sevdaya düştüğünü kaç kere gidip istemek istediklerini kızın ailesine bildirselerde aile her seferinde red etmiş. Bende abime cesaret vermek için;
" Eğer bir kişiyi gerçektan çok seviyorsan abim aşıkdan sevdandan vazgeçme. Ne olursa olsun sevdanın arkasında dur sevdiğini bağrına bas ona sevgini göstermekten, sevdiğini dile getirmekten çekinme çünkü aşk öyle güzel birşey ki insana yapmam dediği herşeyi yaptırıyor." Bunun üzerine abim bana teşekkür edip kalkınca bende odama gittim ve yorgun bedenimi uykunun güzel kollarına teslim ettim. Sabah anamın çığlıkları ile açtım gözlerimi elimi yüzümü yıkayıp üstüme bulduklarımı geçirip hemen aşağıya indim. Aşağıya indiğimde anam hem ağlayıp dizini dövüyor hemde ağıt yakıyordu.
Serap: Anacım ne oldu neden ağlarsın de hele neden kendini bu kadar harap ettin.
Zühre hanım: Sorma kınalı kuzum sorma Mirza abin
Deyip sustu daha da konuşamadı ağlayışları şiddetlendi
Serap: Ana kurbanın olayım de hele ne oldu Mirza abime.
Zühre hanım: Kızım Mirza abin Karahan aşiretinin büyük kızı Asmini kaçırmış. Karahan aşireti de hemen peşlerine düşmüş tabi Diyarbakır sınırında yakalamışlar abinleri.
Serap: Ana sen ne dersin abim nasıl yapar böyle birşeyi bilmez mi töreyi kız kaçırınca sonu ölümdür. Peki ne yaptılar babamla Ömer abim nerededir?
Zühre hanım: Bilirim kızım ama abin sevdasının arkasında durmak istemiş kızı da başkasına vereceklerini duyunca böyle bişey etti herhal. Babanla abinde Karahan konağına gittiler aşiret toplanmış hüküm verecekler.
Serap: Ana sen ağlama artık ben hemen gidip ne olduğuna bakıcam.
Dedikten sonra serap hemen yukarı çıkıp telefonunu ve silahını da alıp çantasına koyup bir hışımla çıktı evden arabasına atlayıp Karahan konağına vardığında konağın önünde bir sürü araba vardı. Serap da hemen arabadan inip silahını da alarakkonağa geçince gördüğü üzerine şok oldu abisi Mirza ve kaçtığı kız diz çökmüş başında da bir adam onlara silahını doğrultmuş Mirza banini yüzü gözü kan içinde idi. Diğer aşiret ağaları adının agir olduğunu öğrendiğim ağa bozuntusunu ikna etmeye çalışıyorlardı. Bende daha fazla dayanamayıp silahımı ağa bozuntusunun kafasına dayadım. Herkes bana şok olmuş bir şekilde bakarken ben öfke dolu gözlerimi koyu kahve gözlere diktim.
Serap: Hemen indir o silahını Agir ağa yoksa burda ben senin kafana sıkarım.
Zahir ağa: Kızım ne yapıyorsun bırak silahını.
Serap: Olmaz baba ne yapayım silahımı bırakayım da Mirza abimi mi öldürsün bu ağa.
Ömer Ağa: Bacım benim hadi indir şu silahını bak öldürmek falan yok başka bir yolunu bulucaz.
Dedikten sonra Serap Agir ağaya dönereken silahını indirmesini söyledi ama Agir ağa da indirmek için direndi. Serap uyarı amaçlı havaya bir el silah sıktı. Diğer ağalar durumun gidişatını beğenmediği için söze girdi.
Ağa: Biz kararımızı verdik bu gençlerin hayatına karşılık Duran aşiretinin kızı olan Serap Duran ile Karahan aşiretinin oğlu olan Agir karahanın berdel olmasına karar verdik. İki ailede şok olmuş bir şekilde birbirine bakıyorlardı. En azından çocuklarına birşey olmaz düşüncesi ile iki aile kabul etti.
Serap en yaşlısına dönüp; " peki ben bu berdel kabul etmezsem ne olacak"
Yaşlı ağa: o zaman abin Mirza ile Asmin ölür
Diyince şok oldu serap peki diyerek kabul etti. Silahını beline koyup abisini ve Asmini çözüp kimseye bakmadan konaktan çıktılar onlar arka tarafa geçerken serap arabanın şöför koltuğuna geçti. Aslında abisi ve Asmine çok kızgın ve kırgındı. Yani kaçmaktan başka çare mi yoktu. Ama dün konuştukları aklına gelince çare olmadığını hatırladı ve kaç kere istemeye gidip vermediklerini hatırladı. Abisini ve yengesini kendi konağına getirdi. Annesi içeri giren kızı oğlu ve Asmine girince bir yanını hüzün bir yanını sevinç kapladı.
Serap: ela gelin hanım için misafir odasını hazırlayın gelin hanım dinlensin bide mutfakta yiyecek birşeyler hazır edin.
Serap annesine dönerek cevapladı annesini,
Serap: tam zamanında yetiştim yoksa Agir denen ağa abimle kızı öldürecekler de tabi bunun üzerine berdel ile karar kılındı.
Diyip evden hızla çıktı. Arabasına binip uçuruum olan tepeye geldi. Ne kadar burada kaldı bilmedi. Hava kararmaya başlayınca yerinden kalkıp arabasına binip konağa doğru yol aldı. Konağa geldiğinde kapının önünde bir kaç araba vardı. İçeri girince Agir ağa ve adamlarının içerde olduğunu gördü.
Serap'ın Ağzından
Arabama binip bir uçurum kenarında sürdüm bir müddet orada oturdum şu iki günde olanları düşündüm sonra İstanbul'da ki hayatım aklıma geldi Gökhan aklıma geldi bir sevdiğim varken şimdi hiç tanımadığım bir adam ile evlenecektim. Bu yaşadıklarımı düşündükçe kafayı yiyecek gibi oluyordum. Ah abim bana neler yaptın benni nasıl bir hayata mahkum ettin. Havanın kararması yola ayaklanıp arabama bindim ve konağa sürdüm konağa vardığımda kapıda bir kaç araba vardı. Konağa girdiğimde Agir ağa ile karşılaştım evde terör estiriyordu resmen beni kaçtığını düşünüp bağırıp çağırıyordu. Benim geldiğimi fark edince
Agir ağa:Nerdesin sen nereye gittin bunca saat.
Serap:Bu seni ne alakadar ağa
Deyip kolumu ondan kurtarmaya çalıştım ama nafile adam kolumu daha da sıktı. Ömer abim araya girerek,
Ömer Ağa: Tamam Agir ağa bacım burda işte hem bacımsın canını yakmaya kalkışma bir daha,
Deyip kolumu ondan kurtardı.
Agir ağa: 1 hafta sonra düğün vardır ona göre hazırlıklarını o yapın yarın söz için alışverişe çıkılacak 2.gün söz diğer günlerde düğün alışverişi ne gidilecek sonra kına ve düğün ona göre hazırlıklarını o yapın.
Deyip konaktan çıktı.

O sinirle serap hemen odasına çıktı kimse ile konuşmak istemiyordu aklında tek birşey vardı bu durumu sevdiği adama nasıl açıklayacaktı. Yatağına uzanıp düşünmeye başladı ve en iyi çözüm olarak da ona kendisinden soğutmak olduğunu düşündü. Telefon eline alıp mesaj kısmına girip Gökhan'ın adına tıklayıp mesajını yazmaya başladı;
"Nerden başlayacağımı bilemiyorum ama tek diyeceğim şey şu ki ben beni gerçekten sevememişim sana olan duygularımı aşk sandım ama senden uzakta kaldığım bu süreçte sana olan duygularımın sadece hoşlantıdan ibaret olduğunu anladım eminim ki benden daha iyisini bulursun yolun açık olsun kendine dikkat et beni bir daha arayıp sorma. Artık İstanbul'daki görevime de devam etmeyeceğim burda ailemin yanında kalıp görevimi burda yapacağım. HOŞÇAKAL"
yazıp gönderdi. Daha sonra uyumaya karar verdi ve gözlerini uykuya teslim etti.

VEEE BÖLÜM SONU....

Yorum yapan ve beğeni yapan eller dert görmesin.

BERDEL/ KALBE SÜRGÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin