Sabah midesinin bulantısı ile gözlerini açan serap hemen banyoya koşup midesinde ne var ne yok kustu. Daha sonra kalkıp elini yüzünü yıkayıp üstüne beyaz balon kol bluzunu ve dizlerinin biraz üstünde çiçekli eteğini giyip saçlarını da açık bırakıp hafif bir makyaj yaptı.
(Kombin bu arkadaşlar)
Hazır olunca Agir'i uyandırdı. Ona da siyah bir takım çıkarıp koltuğa bıraktı tam yatağı toplarken agirde banyodan çıkıp üstünü giyiniyordu ki gelen silah ve zılgıt seslerine anlam veremeyip korku dolu gözlerle kocasına baktı.
Agir de hemen yanına gidip karısını sarılıp "korkma gulamın burda adettir gelinin hamile olduğunu bu şekilde duyurulur." Serap da " ama Asmin için böyle bişey yapmadı ailem peki siz neden yaptınız?" Agir de " gulamın bizim aşiret sizinkine göre biraz daha büyük sayılır bu yüzden böyle birşey yapıldı ayrıca aşiretin ağası olmam ve aşiretin ilk torunu olduğum için ve ilk torun benden geldiği için böyle yapılıyor." Diyince serap tşsadece kafa sallayıp yatağı düzeltip beraber odadan çıkıp avluya geçtiler. Azamet hanım gelinine sarılıp
"çok Şükür Rabbime ki bize bir torun nasip ettiniz." Gelinini anlından öptükten sonra Agir anne babasının elini öpünce serap da kaynanası ve kayın pederinin elini öptü. Ardından hazır olan kahvaltı sofrasına oturdu herkes Ahmet ağa'nın "afiyet olsun" demesiyle herkes kahvaltısına başlamıştı. Ama Serap'ın canı hiçbirşey istemiyordu aklı dün yaşananlardaydı. Acaba Agir gökhana ne yaptı diye düşünmeden edemedi. Karısının hiç birşey yemediğini gören Agir karısının tabağına her çeşit kahvaltılıklardan koyup kulağına eğilip "bunların hepsi bitecek gulamın" serap tamam der gibi başını salladı. Ardından kahvaltısını yapmaya başladı. Agir anasına dönüp," Ana kurbanın olayım ben işe gidince sakın ha sakın izin vermeyesin serap bir işe elini sürmesin sadece yatıp dinlensin."
Dedikten sonra azamet hanım " sen merak eyleme oğul o yapmak istese de ben asla izin vermem elini hiçbir işe süremez. Kendini düşünmüyorsa karnındaki bebesini düşünecek." Dedikten sonra serap bunlar şimdiden böyle yaparlarsa bu 9 ay nasıl geçecek diye düşündü. Ahmet ağa oğluna dönüp " oğul bir hastaneye gitmediniz mi? Gitmediyseriz yarın gelinimi sağlam güvenilir bir doktora götür." Dedikten sonra Arin lafa atıldı. " Bav yengem zaten hastane kontrolünde gebeliğini öğrendi yani yengem 9 haftalık(2ay1hafta) gebedir." Diyince serap utancından yüzü kırmızının her tonunu almıytır dile düşündü. Annesi ari'nin bu dediklerine kaşlarını çatıp şöyle dedi "sen nerden biliyorsun keçamın?" Arin de annesine ", ana geçenlerde 3 gün önce falan yengem rahatsız olduğunda yanıma geldi bana durumundan bahsedince doktor arkadaşım muayene edince orda öğrendik size bişye demedik çünkü yengem bu durumu ilk abime demek istedi." Böyle böyle edilen sohbetin ardından erkekler işe gitmek için ayaklanırken serap da Agir'in arkasından kalktı ve konağın kapısının önünde durup "hayırlı işler işin rast gelsin inşallah Allah'a emanet ol" dedikten sonra Agir de elini karısının karnına koyarak okşarken " Sağol gulamın sende hem kendine hem de bebeğimize dikkat et. Ayrıca iş yaptığını duymayayım lütfen sadece yat dinlen." Serap da "ama ben yimdiden yatmaya başlarsam 9 ay nasıl geçecek de hele bana" diyince Agir bir kahkaha attı ardından Serap'ın anlından öpüp arabasına binip şirketin yolunu tuttu. Serap da mutfağa geçip kendisine kaynanası ve görümcesine az şekerli bir kahve yapmaya başladı kahve pişerken yanına suları çikolata ve lokumları da tepsiye koyup pişen kahveyi fincanlara boşalttıktan sonra tepsiyi alıp avluya çıktı. Gelininin kahve getirdiğini gören kaynanası "keçamın sen neden yaptın söyleyeydin yardımcılar yapaydı." Serap da " ana kahvenin yapımından bir zorluk yok ki hem öyle yormadım ki kendimi." Deyip kahveyi önce kaynanasını sonra görümcesine en son kendi kahvesini de aldı ve sohbet etmaye başladılar. Güzel geçen ve saatler süren sohbetten sonra serap müsade isteyip ailesine haber vermek için odasına çıktı.Annesini arayınca 2.çalışta açıldı telefon.
Serap: Annem nasılsın napıyorsun sizi çok özledim.
Zühre hanım: Serabım kuzum iyiyim çok şükür. De hele sen nasılsın iyi misin?
Serap: İyiyim anacım çok şükür ben şey için aramıştım seni bir torunun daha olacak anneanne oluyorsun.
Zühre hanım: Deme esah mı diyorsun kızım. Ah ne kadar mutlu oldum bir bilsen. Peki de hele bana kuzum doktora gittin mi beben iyi midir? Kaç haftalıkken?
Serap: evet anacım 3 gün önce gittim zaten o zaman öğrendim durumu da çok iyidir çok şükür ve 9 haftalıktır.
Böyle biraz daha konuştuktan sonra telefonu kapattı serap. En iyisi biraz uyumak diye düşünüp yatağa uzandı ama nafile gram uykusu gelmiyordu. Ve saat daha öğlen vakti bile değildi. En iyisi Agir'i arayıp arin ile biraz çarşıya çıkmak istediğini söylemekte. Telefonu eline alıp Agir'i aradı ilk çalışta açıldı telefon.
Agir: Gulamın hayırdır inşallah noldu bişey mi oldu?
Serap: Hayır Agir bişey olduğu yok şey diyecektim evde çok sıkıldım izin verirsen arin ile biraz çarşıya çıkmak istiyoruz.
Agir: Tamam ama şoför götürsün sizi bide seni ne zaman ararsam açılacak o telefon tamam mı?
Serap tamam dedikten sonra hazırlanıp aşağıya inde arinde de söyleyip kaynanasını da haber edip arabaya binip çarşıya gittiler. Biraz mağzalara girip kendilerine biraz alışveriş yaptılar bir dükkanın önünden geçerken gözüne çarpan hoş bir saat gördü ve dükkana girip saatin Agir'e çok yakışacağını düşünerek hediye paketi yaptırıp kendi kartından parasını ödedi.
Daha sonra arin ile bir yerlerde oturup birşeyler yedikten sonra tekrar arabaya binip şirkete gittiler Agir'e süpriz yapmak istedi.
Şoför şirketin önünde durunca Arin beklemesini söyleyip gitmesini istedi. İkili şirkete girince bütün gözler onların üstündeydi. Arin ile serap asansöre binip gidecekleri kata basıp beklediler asansör geldikleri katta durunca çıkıp arin adar ve ateşi görmeye giderken serap da Agir'in odasına yöneldi kapıdaki sekreter " bir dakika böylece giremezsiniz randevunuz yoksa alamam sizi içeriye burası mühim bir şirket dingonun ahırı değil."
Diyince serap da "pardon da siz kimsiniz ki? Buranın dingonun ahırı olmadığını biliyorum ayrıca kocamın odasına girerken senden müsade isteyecek değilim."
Diyince etraftakiler ikiliye bakarken Agir Adar Ateş ve Arin dışarı çıktı. Agir kadının söylediklerini duyunca birleri iyice gerildi. Bunu fark eden serap hemen Agir'i de alıp odaya geçmek istese de Agir onu dinlemeyip "sen ne hakla benim karıma laf edersin haddini bil tamam mı"
Dedikten sonra serabı da alıp odaya geçti. Ardından Adar Ateş ve Arin girdi odaya Agir kendi yerine geçerken hepsi de karşısındaki deri koltuklara oturdu.
Adar: Yenge kusura bakma ya sen ilk kez bizim şirkete geliyorsun ve böyle birşey ile karşılaşmanı istemezdik.
Serap: Sorun değil Adar oda kendince haklı ama bu demek değil ki tanımadığı her insana bu şekilde tavır sergileyecek.
Ateş: Neyse yaa benim yengem anlayışlıdır da yanlız yenge sende nasıl cevabını verdin ama.
Serap: Eee birazcık öyle olmuş olabilir.
Diyince odanın içinde gülme sesi yayıldı.
Agir: Eee söyleyin bakalım ne içersiniz
Adar: abi sen en iyisi hepimize kahve ısmarla.
Serap: Ben kahve içmeyeyim sabah bir tane içtim zaten sen varsa bana bir meve suyu
Agir: Hay hay efendim.
Diyip bir yeri aradıktan sonra "4 tane az şekerli kahve bir tane de meyve suyu" diyip telefonu kapattı.
Agir: Eee söyleyin bakalım çarşıda ne yaptınız bakalım.
Arin: Ne yapalım abi öyle bir kaç kıyafet falan aldık sonra bir yerde oturup yemek yedik sonraki rotamız da burası oldu işte.
Ateş: Eeee bize de birşeyler almadınız mı yenge?
Serap:Aaa ayıp edeyorsun en yakışıklı kaynımı unutur muyum? Hepinize birşeyler aldık.
Ateş: Ama en güzel hediyeyi bana aldın dimi yenge?
Arin: İşte orası meçhul bence en güzel hediye abime gitti.
Dedikten sonra Ateş surat azınca herkes kahkaha atarken birden kapı çalındı ve içecekler gelmişti. Hem içeceklerini içip hem sohbet ederken arada bir serap ve Agir kaçamak bakışlar atıyorlardı birbirine. Bunu fark eden diğerleri işlerinin olduğunu söyleyip onları yanlız bırakmıştı. Agir yerinden kalkıp kapıyı kilitleyip serab'ın yanına geçti önce elini karnına koyup biraz sevdikten sonra karısına dönüp dudaklarına yapıştı ve arzu özlem aşk ile öpmeye başladı. Nefes nefese kalan serap kendine geri çekip nefesini düzene sokmaya başladı. Aklındaki o çok merak ettiği soruyu sordu Agir'e " bişey söyleyeceğim ama nasıl söyleyeceğim bilmiyorum sen Gökhan a ne yaptın?" Diye sorunca Agir birden sinirlendi ama karısının elini tutması ile sinirlerine yatıştırmaya çalıştı ve şöyle dedi "Ona birşey yapmadım öldürmeyi istedim ama yapmadım sadece güzel bir ders verip İstanbul'a yollarım onu." Dedikten sonra serab'a dönüp şunu sordu "o kimdi yani senin onunla ne işin var ve ne hakla sana dokunmaya çalışıyordu." Sorusunun üzerine Serap da dudaklarını ıslatıp " O benim İstanbul'da ki hastanede beraber çalıştığım bir doktor arkadaşımdı önceleri arkadaş olarak konuşsak da sonra sevgili olduk ama buraya gelince ve seninle evleneceğim öğrenince onunla bir kere bile konuşmadım. Sadece evleneceğiniz kesinleşince ona bir mesaj ile sevmediğimi onu istemediğimi gibi bir sürü şeyler söyleyip bir daha da konuşmadım hatta numarasını engellemiştim." Dedikten sonra Agir duyduklarında sinirlense de karısının son söyledikleriyle biraz da olsa içi rahat etmişti. Ardından ikiside eşyalarını toplayıp odadan el ele çıktı diğerlerinin gelmesini beklerken serap sekretere ters ters baktı. Ardından diğerlerinin de gelmesi ile asansöre binip aşağıya indiler. 3 araba şeklinde konağa doğru yol aldılar. Eve varınca herkes avluya çıktı Ahmet ağa ve azamet hanım gelini ve çocuklarını böyle mutlu görünce onlar daha da mutlu oldular. Yardımcılarının akşam yemeğini hazırlaması ile herkes hazır olan sofraya oturdular. Hoş sohbet eşliğinde yemekler yendikten sonra yardımcılar masayı toplayıp mutfağa indiler serap da aşağıdan çayları doldurup avluya çıkınca bütün bakışlar ona döndü ama o kimseye aldırmadan çayları herkese ikram ettikten sonra kendi çayını da alıp Agir'in yanına oturdu. Herkes güzel güzel sohbet ederken Agir Serap'ın kulağına eğilip "ben sana hiçbir iş yapmayacaksın demedim mi?" Serap da kuruyan dudaklarını ıslatıp " ama sen böyle yaparsan ben 9 ayın sonunda ölürüm herhalde. Hem söz ağır işler yapmam ama böyle basit yorucu olmayan işler yaparım." Dedikten sonra Agir gökyüzüne bakıp sabır çekince hepsi birden kahkaha attı. Böyle güzel sohbetler edilerek içilen çaylar yenilen tatlı ve meyvelerden sonra vakit epeyce geç olunca herkes odasına çekildi. Serap odasına çıkınca banyoya geçip işlerimi hallettikten sonra geceliğini giyip odaya geçti. Ardından Agir de banyoda işlerini halledip pijama takımını giyip odaya geldi. Serap makyaj masasının çekmecesinden çıkardığı kutuyu Agir'e verdi. Agir kutuyu açınca beğeni dolu bakışlar attı saate
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL/ KALBE SÜRGÜN
Fiksi RemajaBerdel ile yolları kesişen iki genç bakalım bu hikayede aşk onları da alıp kendi ile sürükleyebilecek mi