Lavanta

462 58 19
                                    

Son zil çaldığında defterimi ve kalemi çantamın içine koyup kulaklığımı çıkardım. Biraz oyalandığım için sınıfta kimse kalmamıştı. Hyunjin'in masasına çevirdim kafamı. Soobin in anlattıklarından sonra kırılmıştım ona. Gerçi kırılsam da onun haberi olmuyordu. Ben kendi kendime tavır alıyor, ona ceza veriyordum bakmayıp iletişim kurmayarak.

Bu düşünceme güldüm. Benim ceza dediğim tavrım onun için bir lütuftu çünkü.

Okuldan çıkarken düğüm olmuş kulaklığımı çözmeye çalışıyordum. Okuldan çıkıp evime giden yola saptığımda kulaklığımı çözmüştüm. Ben bu duruma sevinip güldüğüm sırada omuzumda el hissetmemle irkilmem bir oldu. Sonrasında ise biri beni çekip ara sokağa fırlattı. Dizimin üzerine düşmemle acıyla inlemem bir oldu.

Kim olduklarına bakmak için kafamı kaldıracağım sırada bi el saçımdan tutup kafamı geriye doğru çekti. Canım yansada belli edip ses çıkarmadım.

"Bizi özledin mi Jeong?"

Bu sözler üzerine öfkeyle bakan gözlerimi onun gözlerine sabitledim. Bu halimden zevk aldığı, hoşuna gittiği çok belli oluyordu. Beni süzüp pis pis sırıtıyordu.

"Okul yetmedi şimdi de sokakta mı yapmaya başladınız San? Rahat bırak artık beni."

Gülümsemesi genişlemişti sözlerim karşısında.

"Bu hafta seninle uğraşan olmadı sana ne olduğunu hatırlatmak istedik."

Ordan kaçmak kurtulmak istedim ama iki kişi beni tutuyordu. Kımıldıyımıyordum bile.

San ,beni tutan, Wooyoung ve Mingi okulda yakışıklı olmaları ile tanınırlardı. San onların lideriydi ne dese Wooyoung ve Mingi anında yapardı. Benden başka bi kaç kişiyle daha uğraşırlar ama buna tabii ki de kimse bir şey demez sadece zevkle izlerdi.

San yanıma yaklaştı elini çeneme koyup yüzümü inceledi.

"Söylesene Jeongin Hyunjin'e ne teklif ettinde sana hiç bulaşmadı bu hafta? Yoksa altına girmeyi mi teklif ettin? Şimdi de sürtük olmaya mı karar verdin?"

Ona iğrentiyle bakarken o bana sırıtıyordu.

"Benimde sürtüğüm olur musun? Hem sana para bile veririm. Yüzün ve vücudun güzel hem altıma da yakışırsın. Ayrıca hep Hyunjin'in altında olmaktan bıkmadın mı? Eminim ondan daha çok zevk veririm sana."

Her ağzından çıkan kelime ile öfkem daha da artıyor onu mahvetmek istiyordum."Kimsenin sürtüğü felan değilim! Sen, o sikini pantolonunun içinde tutamadın diye sürtük ben olmuyorum aksine sen piç oluyorsun. Ayrıca Hyunjin'in altına girmedim o da öyle bir şey istemedi senin aksine. Ayrıca eğer onun altına girmiş olsaydım da seni alakadar eden bi durum olduğunu sanmıyorum istediğim kişiyle olur istediğimi yaparım."

San bana öfkeyle bakarken Wooyoung ve Mingi beni daha sıkı tutmaya başlamıştı. Kurtulmak için tekrardan hareket ettiğimde yanağımda acı hissetmem ile kafamın yana doğru savrulması bir oldu. Saçımdan tutup yüzümü yüzüne sabitledi.

"Unutma bu günü Jeongin. Seni altıma alıp sakat bırakana kadar siktiğim zamanda acaba böyle konuşabilecek misin?."

Sözleri bitince karnıma tekma atıp sinirle art arda vurdu bedenime. Ne ağlıyor ne de ses çıkara biliyordum.

Yağmur yağmaya başlamıştı.

San en sonunda durup bana son kez baktı. Tatmin olmuş olacak ki görüntümden Wooyoung ve Mingi ile buradan uzaklaştı.

Onlar gittiğinde yerde yatan bedenimi kollarımın arasına sarıp ağlamaya başladım. Her yerim ağrıyor canım acıyordu. Yağmur suyuyla birlikte kanım akıp gidiyordu. Hıçkırıklarım daha da şiddetlenmiş ne yapacağımı bilmiyordum. Kaybolmuş hissediyordum. Aciz hissediyordum.
Vücudum çok fazla titriyordu. Hem korku ve panikten hemde soğuktan. Fakat ben hareket edecek gücü bulamıyordum kendimde. Daha çok bacağımı kendime çektim. Kollarım buz tutmuş yaralarım yanıyor canımı fazlasıyla acıtıyordu.

Ne yapacağımı bilmiyordum. Ayağa kalkıp eve bu halde gidemezdim yoksa o pislik adam bana bunun daha beterini yapardı. Gerçi ayağa kalkmayı geç kolumubile oynatamıyordum.

Bilincim yavaş yavaş beni terk etmeye başlamıştı. Uyumamak için verdiğim savaşı kaybediyordum. Artık gözlerimi açık tutamyarak kapattım ve bir ses işittim. Bana doğru yaklaşan adım sesi. Kim olduğunu bilmiyordum. Ne kadar gözümü açıp ona bakmak istesemde göz kapaklarım beni dinlemiyordu.

Adımlar yanıma gelip durdu. Bi süre ses gelmedi. En sonunda güçlü bi kol sardı bedenimi. Kim olduğunu bilmediğim bu kişiye karşı koyamıyor ve artık bilincimi açık tutamıyordum. Derin bi uykuya geçmeden önce ise tek hatırladığım aşık olduğum o lavanta kokusuydu.

it's not a problem//HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin