iki ruh

348 46 41
                                    

Her şeyi duymaya kendimi hazırlayıp o kapıyı açmıştım ama Soobinin hyunjine sevgilim demesini asla beklemiyordum.

Duyduklarıma inanmak istemiyor hyunjinin bana olan sevgisinin sahte olduğuna inanmak istemiyordum. Gözlerim dolmaya başlamıştı kalbimde inanılmaz bir sızı vardı. Hem sevdiğim kişi hemde en yakın arkadaşım dediğim kişi tarafından bunları yaşamak kesinlikle berbattı.

Çıkacak olan sesi umursamadan kapıyı bıraktım ve oradan uzaklaşmak istedim. Tek kalıp rahatladım o yere gitmek için koşmaya başladım. Önümü, akan göz yaşlarımdan dolayı göremesemde zaten ezberimdeydi eski müzik odası. Arkamdan biri geliyordu ama umrumda değildi kimseyi istemiyordum.

Bedenimi zar zor taşıyan ayaklarım eski müzik odasından içeri girer girmez beni daha fazla taşıyamamıştı. Sırtımı duvara yaslayarak hıçkırarak ağladım. Bana sevgi ve şefkat ile bakan bu gözler nasıl olurda sahte olabilirdi ki. Peki ya soobin? O benim koruyucu meleğimdi. Neden bana böyle bi oyun oynamışlardı. Bilmiyordum hiç bir şeyin cevabı yoktu.

"Jeongin!" Yüzümü elimle kapatıp ses çıkarmadım.

"Biliyordum buraya geleceğini sonuçta burası bizim gizli yerimiz." Konuşmayı bıraktığında ortamda sadece benim hıçkırıklarım yankılandı.

Hıçkırıklarıma ek onun bana yaklaşan adımları eşlik etmişti. Yanıma gelip oturdu. Daha sonra elini elimin üstüne koyup yüzümü açığa çıkarmaya çalıştı. Ona dirensemde pek başarılı olamamıştım.

Bana hüzünle bakıyordu. "Lütfen ağlama. Sen ağlayınca-" elimi kalbinin üzerine koydu, " burada yangın çıkıyor ve daha sonra tüm bedenimi ele geçiriyor. Bana bu acıyı yaşatma." Dedi.

Hıçkırıklarımı zar zor kestim. Hala gözümden yaşlar akıyordu ama sessiz bi yol eşliğindeydi. Elimi göğüsünden ayırıp onun elini tutup kendi kalbime götürdüm. "Peki ya burası. Burası ne kadar yaralı haberin var mı? Neden onun bir gün yorulacağını unutup bu kadar yaraladın?" Dedim.

Eli kucağına düştü. "Lütfen dinle beni. Sana her şeyi anlatacağım. Lütfen incili bana şans ver."

Sadece gözlerine baktım. Bir çok duygu vardı ama içlerinde en çok ağır basanı ise acıydı. Onu dinlemek, daha fazla aynı ortamda durarak kendime acı çektirmek istemiyordum ama dinlemezsem belki de pişman olurdum. En azından bi açıklamayı hak ediyordum.

"Tamam dinleyeceğim."

Kederli gözlerinde ışık parladı. O da benim gibi sırtını duvara yasladıktan sonra derin bi nefes alıp konuşmaya başladı. "Soobin ve benim ailelerimiz birbiriyle çok yakındı. Bizde bu yüzden onunla arkadaştık fakat bir süre sonra ikimizde daha fazlasını hissettik ve sevgili olduk. Başlarda her şey iyiydi ama sonra soobin değişti. Değişmesini pek takmadım çünkü o arada ailevi sorunlar yaşadım. Annem babamı aldatmış. Babam bunu öğrenince evde kıyamet koptu. Boşandılar ama istenmeyen evlat olarak ikiside beni yanına almadı. O yüzden o evde tek yaşıyorum. Ben bunlarla baş etmeye çalışırken soobinin yaptıklarına, çıkardığı kavgalara, kıskançlıklarına dayanamadım. Zaten yeteri kadar yorgundum. Ayrıldım ondan ama unuttuğum bir şey vardır beni sevmiyordu takıntı yapmıştı. Uzun bi süre peşimi bırakmadı sonra konuştuğum kişilere saldırdı. Bunlar yetmedi ona ve kaydını bizim okula aldırdı. Normalde konuştuğum kişilere düşman olurdu ama o zamanlar seninle konuşmadığım halde seninle yakın oldu. Bana inat yapıyordu hareketleri tavrından belliydi."

Duyduğum bu kısımları sindirmem için sustu. Nasıl tepki vereceğimi bilemiyordum. İkisinin eskiden sevgili olmasına mı yoksa yanımda olan bu kişinin aslında kim olduğuna mı şaşırıcaktım. Kafamı duvara yaslayıp destek aldım. Bu düşünceleri artık taşıyamıyordum.

"Sonra bizimkilerde fark etti Soobinin sana yaklaştığını. Bir şey planlıyordu bu belliydi ama ne planlıyor işte burası gizemdi. Soobin seninle yakın olduktan sonra sana iyi davranıp yakın oldum bende çünkü soobin bu sefer kurbanını daha büyük zarar vericekti. Minho sana yardım etmem gerektiğini en azından bunu sana borçlu olduğumu söyledi. Ben de kabul ettim. Bahçede sana bağırdığım gün nerdeyse itiraf edicektim yanında neden olduğumu. Hatırlıyor musun?"

Evet anlamında başımı salladım cümlesini yarım bırakıp her neyse diyerek gitmişti.

"Ertesi gün gelip senden özür diledim o an sana patlayıp her şeyi mahvetmiştim. San ile olan şeye gelirsek soobin yaptırdı. İkimiz hakkında dedikodu çıkmış. O da duyunca sinirden seni dövmeleri karşılığı onlara para vermiş."

Kafamı hızla ona çevirdim. Bakışları dürüst olduğunu söylüyordu. Bunca zaman yanımda dediğim kişi aslında bana en büyük zararı veren kişi miydi?

"Senin bana 'beni kurtaran kişi sensin' dediğindeyse Soobinin yaptığını öğrendiğim için onu kullanılmayan tuvalete çağırmış hesap sormaya gidiyordum. Sana ondan uzak dur dememin sebebi de bunlardı. Annen hastanedeyken Felixin ona neler alduğunu anlattığını öğrendiğimde sinirlenmiştim çünkü soobinin eline koz geçmişti hiç düşünmeden senin canını acıtmak için kullanırdı. Bizi hastane tuvaletinde konuşurken bulduğundaysa onu bu kozu kullanmaması için uyarıyordum."

Uzun bi süre sessiz kaldığında," Az önce olan şey neydi o zaman?" Dedim.

Sinirli bi gülüşle,"Aptal şey hala sevgili olduğumuzu sanıyor. Bu gerçeği kabullenmiyor. O normal biri değil jeongin hastalıklı biri o." Dedi.

Öğrendiğim şeyleri sindirmek hiç kolay değildi. Bu gerçekler bana fazlaydı.

Elini çeneme koyup ona bakmamı sağladı. Parmakları akan yaşların izlediği yolda dolandı, " Soobiden, seni korumak için yanında oldum ama hesaplayamadığım şeyler oldu. Kendimi seni izlerken bulmaya sürekli senin yanında olmak istememle buldum. Gülüşün güneşten bile daha çok ısıttı beni. Gözünden akan yaşlar dalga olup boğdu beni. Her gece sana yaptığım onca şey zihnimi istila etti. O kişiyle şuan ki ben aynı kişi olamazdı. Yaşadığım pişmanlığı bilemezsin İncili."

Ne demem gerektiğini bilmiyordum. O kadar çok duygu yaşamıştım ki şuan duygu karmaşası içindeydim.

Ne yaşadığımı anlamış gibi gülümsedi, "Bir şey demek zorunda değilsin çünkü ben zaten biliyorum. Bana baktığında ışıldıyan tilki gözlerinden, sana yaklaştığımda heyecandan elinin ayağının dolaşmasından, en güzel gülümsemenle beni izleyip durmandan biliyorum. Ben sana yenildim tilki çocuk ama bu hayatımda ki en güzel yenilgiydi."

Sözleri karşısında eriyordum. Elini yanağıma koyduğunda ben de elimi omuzuna yerleştirdim. Yüzlerimiz çok yakındı.

"Seviyorum seni İncili."

İlk önce nefeslerimiz birbirine karıştı daha sonraysa dudaklarımız kavuştu. Bu bedenin öpüşmesi değildi yaralı olan iki ruhun öpüşmesiydi. Birbirini tamamlayan iki ruhun birleşimiydi.

____

Asla böyle düşünmemiştim öpüşmeyi ama olsun

Soobin tam bir hastalıklı manyağın teki anlayacağınız
Jeongini hiç sevmiyo sadece ona rol yapıyordu

O kadar rahatım şuan bu açığa çıktığı için NFLEMFŞMWPFCPE

it's not a problem//HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin