iyi uykular

445 50 4
                                    

Duyduğum uğultu ile yüzümü buruşturup kulağımı kapatmak istedim ama elimi kaldırdığı gibi sızlayan kolumdan dolayı acı bir mırıldanma çıktı dudağımdan. Yavaş yavaş gözlerimi açıp idrak etmeye çalıştım nerede, ne için olduğumu.

Yavaş yavaş gözümü açıp etrafa bakmaya başladım. Kafamı sağa çevirdiğim de bana korku ile bakan Soobin ile karşılaştım. Tam ağzımı açıp neden hastanede olduğumu soracakken olan her şey teker teker zihnimde kendini gösterdi. San'ın bana dedikleri, benim ona çıkışmam ve bani bu hale getirmesi. Tekrardan tüm öfke bedenimi talan etti. Ona bunları ödetmek istiyordum, intikam almak yaşadığım durumu anlamasını sağlamak istiyordum. Ama sadece istiyordum çünkü yapamazdım. Gücüm yetmeyeceği için değil okuldan atılmamak annemi ve kendimi o eve mahkum etmemek için.

"Hey, Jeongin duymuyor musun beni? Sana sesleniyorum." Elini yüzümün hizzasında sallayan Soobne çevirdim kafamı. Korku dolu ifadede aynısı gibi yüzünde duruyordu.

"Daha iyi misin. Çok korktum ben senin için. Seni o halde görmek canımı çok yaktı. Ben seni koruyamadım özür dilerim ekmeğim."

Sesi sonlar doğru kısılmış ve başını yere çevirmişti. Onu böyle görünce kendime kızdım. Benim tek arkadaşım o, onu böyle üzmek istemezdim.

Kolumu kaldırınca canım acısada elimi elinin üstüne koyup sıkmaya çalıştım." Neden özür diliyorsun. Senin suçun yok ki. Bilemezsin bunların olucağını. Lütfen üzme kendini hem bak ben iyiyim." Güvence vermek için tüm kaslarını zorlayarak gülümsedim.Bana bakıp gülümsememe karşılık vererek elimi canımı acıtmayarak sıktı.

Bir kaç dakika sonra aklıma sorular takılmaya başladı ama ilk önce beni buraya kimim getirdiğini öğrenmem lazımdı. Eğer zihnim beni yanıltmıyorsa lavanta kokusunun kime ait olduğunu çok iyi biliyordum. Daha fazla düşünmeyi kesip Soobine merakla sordum" Beni buraya kim getirdi. Sen mi?" Gözlerimi kızarak vereceği cevabı bekledim. Ne kadar kabul etmek istemesemde onun adını söylemesini istiyordum.

Soruma yanıt olarak olumsuz anlamda başını sallayıp konuşmaya başladı. " Hayır, ben getirmedim. Muhtemelen yoldan geçen biri seni görünce getirdi. Kim olduğunu ben de bilmiyorum. Seni bıraktıktan sonra gitmiş. Senden haber alamayınca merak edip seni aradım o sırada telefonu bi hemşire açtı durumu izah edip hastane ismini söyledi. Ben de apar topar yanına geldim. Sana bunu kim yaptı tombiğim? Hatırlıyor musun?"

Yüzümü tavana çevirip gözümü kapattım. Demek beni bırakıp gitmişti.Derin nefes alıp sakinleşmeye çalıştım. Son söyledikleri ile o anlar gözümün önüne tekrardan geliyordu.

"San." Sadece bunu söyleyebildim.

"Geberteceğim o piçi. Aynısını yaşatacağım. Hatta daha beterini. Pişman olucak yaptıklarına" öfkeyle ardı arkası kesilmeyen tehditleri sıralıyıp duruyordu.

"Soobin yapma. Benim yüzümden bela alma başına. Gerçekten gerek yok. Ben alıştım bu duruma." Yalan söylüyordum. Kendimi "alıştım"diyerek sadece avutuyordum.

Kaşlarını çatıp kızar gibi yalandan söylendi. " Sana artık zarar vermelerini göz yummayacağım. O yüzden kapa çeneni ve beni değil kendini düşün. Ben halledicem. Ayrıca 4 saattirli uyuyorsun. Ne kadar korktum haberin var mı?"

Gözlerim kocaman açıldı. "Saat kaç?"

"20.12 geçiyor neden ki?."

Hayır olamaz acil eve gitmem gerekdi o adam beni evde bulamazsa kim bilir anneme neler yapardı. Yataktan kalkmak için hareket ettiğimde acıyla olduğum yerde kaldım. Soobin beni zorla geri yatırıp söylenmeye başladı.
" Kalkamazsın efendim yerinden. Anca yarın nereye gidiceksen gidersin."

"Yapamam, olmaz. Lütfen bırak gideyim." Sesim titrek çıkmaya başlamıştı. İstesemde kontrol edemiyordum sesimi.

"Hayır olmaz jeong lütfen işi zorlaştırma. Hem okuldan senin adına izin aldım. Yarın okula gitmeyip evinde dinlenirsin. Zaten iki günde hafta sonu az çok toparlarsın." Onaylamam için gözümün içine bakıyordu.

"Bu gün Perşembe mı?" Dedim afallayarak. Panik yaptığım için günleri karıştırmıştım.

Tepkime kıkırdadı."Hafızanı mı kaybettin tombik? Bu gün Perşembe ya."

Rahat bi nefes verdim. Perşembe günü o herif eve gelmezdi. Bu da demek oluyor ki yokluğumu fark etmeyecek annem zarar görmeyecekti. Rahatlamış ve mutlu olmuştum. Kafımı yastığa iyice gömerek ufak bi gülümseme yerleştirdim dudağıma. Yavaş yavaş mayışmaya başladıkça gözlerimi açık tutmayı bırakıp kapattım. Kendimi huzurlu bi uykuya bırakmadan önce ise Soobinin sesini işittim.

"İyi uykular tombiğim."

it's not a problem//HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin