20.Bölüm "Geçmiş"

2.9K 150 112
                                    

Hepinize selamlar arkadaşlar. Keyifler nasıl öncelikle? Benim biraz meçhul.

Öncelikle bölüm aslında yayımlanmıştı fakat açılmıyordu. Bu sıkıntıyı geceye doğru çözebildiğim için şimdi atıyorum. Bunun için çok üzgünüm gerçekten.

Bir diğer konumuz ; Bölüme olan yorum ve oyların çok az olması. Yorumlarınız özellikle benim için çok önemli. Bölümlerin geç gelmesinin de sebebi biraz da bu aslında.

Lütfen bölüm sonundaki bilgilendirmeyi okuyalım.

Şimdii bölüme geçebiliriz. Keyifli okumalar 🧡

 Keyifli okumalar 🧡

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


20.Bölüm “Geçmiş”

Karanın sesini duyduğumda vücuduma yayılan gerginlik beraberinde korkuyu da getiriyordu. Bakışları oldukça sertken buraya doğru attığı adımları her defasında daha da hiddetlenmesine sebep oluyordu. Bakışları elinde bana karadut uzatan bu adama çevrildiğinde mümkünmüş gibi kaşları daha çok çatılıyordu.


“Bu arada Semih Alazağ.” bana elini uzatan bu adam asansörde ismini duyduğum adamdı. Yüzündeki gülümsemeye bakılırsa şuan Karanın ona karşı olan tavrı onun zerre umrunda gibi görünmüyordu. Zorlukla gülümsemeye çalıştım. Karanla sorunu neydi bilmiyordum fakat bana uzattığı elini geri çevirecek değilim. Elimi uzatacağım esnada yanımıza ulaşan Karan bunu engelledi.

“O eli tutarsan sende sağlam bir yer bırakmam.” Karanın sert sesinin hedefi karşımdaki adamdı. Semih bey elini indirerek dudaklarını alayla kıvırdı.

“Hâlâ kaba bir adamsın.” eğlenir ses tonuyla şuan da fazlasıyla sinir bozucu görünüyordu. Benim için bir problem yoktu fakat önümde dikilerek beni gerisine alan Karan için aynı şeyi söyleyemiyordum.

Karan burnundan alayla solurken bir adım Semih beye yaklaştı. Fısıltıyla “Sende hâlâ kuyruk acısını unutamamışsın.” dedi.

Kaşlarımı çattım. Bu ne anlama geliyordu? Aralarındaki konuya hakim değildim fakat pek de anlaşılır bir durumda değildi.

“Yanılıyorsun. Biz Eylül hanımla sadece sohbet ediyorduk. Kendisi karadut seviyor sanırım.” bunu söylerken amacı sadece Karanın sınırlarını zorlamaktı. Yutkunarak Karanın koluna dokundum.

“Karan biraz sakin olur musun?” bana dönmeyen bakışları karşısındaki adama karşı ateş saçıyordu. Semih bey istifini hiç bozmadan alaylı tavırla durması Karanı daha çok sinirlendiriyordu.

“Sohbet ediyorsun öyle mi?” sesindeki tehdite benzer ton benim dahi yutkunmama sebep olurken Çağatay da buraya doğru adımlıyordu. “Kimi kandırıyorsun lan sen!” diye gürleyince yerimden sıçradım.

ESARET (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin