Ela: Kaya Bey, bu gün işe gelemeyeceğim. Belirtmek istedim.
Kaya Bey: Bir sorun yok değil mi çiçeğim?
Ela: Hayır, bir sıkıntı yok.
Kaya Bey: Peki neden gelmediğinizi öğrenebilir miyim?
Ela: İlgilendirdiğini sanmıyorum. İyi günler.
Kaya Bey: İstersem kendim de öğrenebilirim.
Ela: Hastane randevum var. Oldu mu?
Kaya Bey: Geçmiş olsun, dün hiçbir şey çaktırmıyordun. Neyin var?
Ela: Bir şeyim yok, fizik tedaviye gidiyorum.
Kaya Bey: Seni bırakmamı ister misin?
Ela: Hayır, teşekkür ederim.
Kaya Bey: Pekâlâ, Melis'in haberi var mı?
Ela: 1 yıldır düzenli olarak gidiyorum Kaya Bey. Haberi var.
Ela: Doktorum, arkadaşı olur kendisinin.
Kaya Bey: Anlıyorum. Geçmiş olsun.
Kaya Bey: Yarın odanda, gönderdiğim çiçeklerle beraber seni bekliyorum. :)
Ela: Bekleyin Kaya Bey, bekleyin.
Ela: İyi günler.
Kaya Bey: İyi günler. (09.32)
Kaya Bey: Melis'le telefondan dedikodu yapacağına, işte yapsana. (12.34)
Kaya Bey: Ben de görerim seni uzaktan?
Kaya Bey: Ucundan bakarım, söz. ;)
Ela: Vay, telefon da dinlemeye başlamışız?
Ela: Dedikodu yapmıyorum Kaya Bey. Akşam annemler gelecek. Onlar için ne yapsam diye tartışıyorduk.
Kaya Bey: Sarmalarından yap.
Kaya Bey: Bir aralar kocişin yemişti. Çok beğenmişti.
Kaya Bey: Annenler gelmişken de müstakbel kocişinle tanıştırabilirsin.
Ela: Yok kalsın.
Ela: Benden yediğin ilk ve son yemekti.
Kaya Bey: Kocişin aç kaldı desene.
Ela: Kocişimi güzel yemeklerime doğuracağım merak etme.
Ela: Kocişim sen misin onu bilmiyorum canım.
Kaya Bey: Ama sen canım dedin bana.
Kaya Bey: Ümitlendim.
Ela: Yaaa, ay kahroldum.
Kaya Bey: Odana çiçeklerin geldi. Haberin olsun.
Ela: Kaya sen ciddi misin?
Kaya Bey: Kaya Bey'den Kaya olduysam, Kaya'dan kocişim de olur bence?
Kaya Bey: Ayrıca evet. Ciddiyim.
Ela: Kocişim olmaz o.
Kaya Bey: Pekâlâ, ne yapıyorsun?
Ela: Pardon?
Kaya Bey: Çok yorucu bir gün geçiriyorum. Kolaylaştırsan olmaz mı çiçeğim?
Ela:
Ela: Poğaça falan yapıyorum. Oldu gibi.
Kaya Bey: Çok güzel olmuş.
Kaya Bey: Göz hakkı bana da ayır.
Ela: Hay Allah'ım ya.
Kaya Bey: Neee?
Ela: İyi ki tatlıyı atmadım o zaman.
Kaya Bey: Kendi fotoğrafını atmadın, evet.
Ela: İyi yürüme yollarıymış. Kullanırsın.
Kaya Bey: Kullanıyorum ya.
Kaya Bey: Kızım triplisin. Anladım da çok sürmese kızgınlığın?
Ela: Kaya, yarın şirkette konuşalım mı bunları. İnan ki yapacak çok işim var. Uzun uzun konuşuruz. Olur mu?
Kaya Bey: Kızım, vallahi aklım sende.
Kaya Bey: Ne olur bitsin bu kızgınlık, kırgınlık.
Ela: Ama yetiştirmem gereken yemekler var. Annemler gelecek, demiştim.
Kaya Bey: Arasam, vallahi uzun sürmez.
Ela: Pekâlâ, ara.
Kaya Bey Arıyor...
Ev topuzumu yapıp aramayı açtım. Görüntülü olduğunu fark etmem uzun sürmedi. Derin bir nefes verdim. Mantı yapmak için hazırladığım kıymayı ve yufkayı aldım. Küçük küçük mantıları yaparken konuşmaya başladı.
"Bence barışalım." Çocuk gibi konuşması istemsizce gülümsememe sebep olmuştu. Sen zaten onu affedecektin, ne diye süründürdün dağ gibi adamı?
"Zaten aklımda barışmak vardı. Sadece cidden ondan hoşlanıp hoşlanmadığına emin olmak istedim." Dediğimde küçük bir kahkaha attı. Kafamı kameraya çevirdiğimde, hâlâ ofiste dosyalarla uğraştığını gördüm.
"Beni süründürmeden olmazdı zaten, değil mi çiçeğim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gmail Hatası|Texting
Teen Fiction🤍-TAMAMLANDI-🤍 Gmail açarken, oluşan hatadan dolayı aynı isime sahip olan iki kişi. Gelen bütün mesajlar, dosyalar ve bilgiler ikisine de gittiğinin farkında değillerdir. Bir süre sonra onu ilgilendirmeyen, yasadışı olan belgeler biriktiğini fark...