2.9

869 29 0
                                    

Kafamı yastığa bastırdım ışıkları kapatmış odada tek başıma kalıyordum. Odada tek başımaydım. Ancak Kaya kapattığım kapının dibine oturmuştu. Gelmesini istemiyordum. Ölümümü görmesini istemiyordum.

"Ela, gelebilir miyim?" Diye mırıldandı Kaya, derin bir nefes verdim. Arada iyi olduğuma emin olmak için beni kontrol ediyordu.

"Gelebilirsin Kaya. Birkaç dakika." Kaya'ya seslendiğimde kapı yavaşça açıldı. Kaya üstündeki gri eşofman takımıyla karşımda duruyordu. Karanlık odaya giren ışıkla gözlerimi kıstım. Kaya kapıyı kapattı. Oda tekrardan kapkaranlık olduğunda Kaya yanıma oturdu. Beni kollarının arasına aldığında dolan gözlerimi serbest bıraktım. Yaşlar boşalmaya başladığında kendimi tutamadım ve bedenine sokuldum. Derin bir nefes verdi ve kollarıyla beni daha çok sardı.

"Ölmeyeceksin Ela. Sana söz veriyorum." Diye mırıldandı. Beni rahatlatmaya çalıştığını fark edemeyeceğimi sanıyordu. Küçük bir kahkaha attım ve başımı onaylamaz şekilde salladım. Ölecektim.

"Öleceğim Kaya. O deli beni öldürecek." Korkuyordum. Kaya da en az benim kadar korkuyordu ama duygularını saklamakta iyiydi.

"Lütfen, yapma." Adeta yalvarıyordu. Sustum. Sadece göz yaşlarım akıyor, korkudan titriyordum. Kalbimin yakınındaki o aptal çipe benzeyen metalin her an patlayabileceğini düşünüyordum.

"Kaya çıkaramaz mıyız? Ameliyat falan olsam. Çıkamaz mı o aptal şey?" Adeta yalvarıyordum. Evet yapabiliriz demesini istiyordum.

"Çok tehlikeli çiçeğim, düşünmedim mi sanıyorsun?" Diye mırıldandı. Başımla onu onayladım. Derin bir nefes verdi ve dudağıma küçük bir öpücük kondurdu. Gülümseneye çalıştım. Elini yanağıma koydu ve okşama başladı. "Seni çok seviyorum. Korkmandan nefret ediyorum."

"Ben de seni seviyorum." Diye mırıldandım ve gözlerimi kapattım. Çok ağlamıştım, yorgundum. Uyumak istiyordum. Bunu anlamış olmalıydı ki yerine yerleşti ve beni kendine çekti. Ona daha çok sokuldum ve istemsizce gülümsedim. Onu seviyordum. Ve şu an ölseydim, bu en güzel ölümlerden olurdu.

-💬-
Kaya'nın Anlatımıyla...
2 saat sonra...

Ela'nın saçlarını okşuyordum. Uyurken o kadar masum görünüyordu ki hayatındaki tek hatasının ben olduğuna emin olmamı sağlıyordu.

Başına hafif bir öpücük kondurdum ve yavaşça ondan ayrıldım. Ağladığından dolayı derin bir uykudaydı. Yataktan yavaşça kalktım ve masadaki telefonumu alıp kapıya yaklaştım. Son kez huzurla uyuyan Ela'ya baktım. Kapıyı açıp odadan ayrıldım ve hızlıca Gökhan'ın adını tuşladım. Birkaç çalmanın ardından açıldı.

"Buyur abi?" Enerjisi yok olmuş Gökhan'ın sesini duyduğumda derin bir nefes verdim. Bu olayların ardından 3 saat geçmişti fakat hâlâ duyduğumuzun etkidindeydik. "Bir şey olmadı, değil mi?"

"Hayır olmadı. İyi." Ona bir şey olabilecek düşüncesini uzaklaştırmak için elimden geleni yapıyordum. Derin bir nefes verdim. "Alp Yılmaz'la konuşabilir misin? Bu gün akşam yemeği için randevu istiyorum. Sadece ikimiz olacağız."

"Abi ben de geleyim mi? Sinirlenirsin sıkıntı çıkmasın." Gökhan beni iyi tanıyordu. Birkaç saniye duraksadım. Gelse iyi olacaktı. Derin bir nefes verdim. Elimi cebime soktum.

"Olur Gökhan. Gel sen de." Diye mırıldandım. Gelen bilgisayar klavyesi sesleriyle Alp Yılmaz'a mail yazdığını anlamıştım. "Bana haber verirsin. Şu an kapatıyorum."

"Tamam abi, sana yazarım." Gökhan'ın sesiyle gülümsedim ve telefonu kapattım. Ela uyuduğu için odaya tekrar girmek istemiyordum. Ona yemek hazırlasam iyi olacaktı.

Mutfağa doğru ilerledim ve buz dolabını açtım. Ne yapabilirim ki? Yumurtalı ekmek. Ela'nın bayıldığını biliyorsun. Kesinlikle.

Dilim ekmekleri ve birkaç yumurta çıkardım. Çekmecelerden tavayı çıkardım. Ocağın altını yakarken bir yandan da ihtiyacım olacak baharatları çıkarmaya başladım. Tavayı yağlarken bir yandan da kırdığım yumurtalara pul biber ekleyip karıştırmaya başladım. Dilim ekmeklerden 2 tanesini alıp geri kalanların dolaba geri yerleştirdim. Baharatlarla yaptığım yumurta karışımına ekmekleri önlü arkalı yedirerek kızartmak üzere tavaya yerleştirdim. Sana da uğraşacak bir şey çıkması iyi oldu.

"Harika oldu." Heyecanla çekmeceden tabak çıkardım. Üstündeki dolaptan da baskılı fincanlarından birisini çıkardım. Hazır olan yumurtalı ekmekleri tavadan alıp tabağa yerleştirdim. Dolaptaki kahvaltılardan vişne reçelini çıkardım. Reçelle yumurtalı ekmek oldukça iyi oluyordu. Hazır olan kaynar suya poşet çayı koydum ve tepsiye koyup kaldırdım. Yatak odasına doğru ilerledim. Kapıyı yavaşça tıklayıp açtım. Uyanmıştı. Hatta elinde yakın zamanda aldığı klasiklerden birisini almıştı. Gülümseyip yanına yaklaştığımda gülümsedi.

"Bana mı hazırladın?" Gülümseyerek onu onayladığımda heyecanla kitabını yanına bıraktı. Dizine kahvaltıyı bıraktığımda yanağıma küçük bir öpücük kondurdu. "Çok tatlısın."

"Seni seviyorum." Gülümseyerek mırıldandım ve dudağına küçük bir öpücük kondurdum. Telefonum titrediğinde cebimden telefonumu çıkardım. Gökhan'ın mesajı vardı.

Gökhan: Abi konuştum. Akşam yemeğini kabul etti. Bir yeri ayarladım ama uygundur sana inşallah.

Gökhan: *konum*

Kaya Abi: Sağ ol Gökhan. Sorun değil. Saat kaçta?

Gökhan: 7'de abi.

Kaya Abi: Tamam Gökhan teşekkür ederim.

Gökhan: Rica ederim abi.

Telefonumu kapattım ve Ela'nın yanına oturdum. Ela gülümseyerek hazırladığım yumurtalı ekmeği yiyordu. Saçını okşamaya başlarken derin bir nefes verdim.

"Güzelim bu akşam Gökhan'ların yanına gitsem senin için sorun olur mu?" Sorun olacağını söylerse gitmeyecektim. Gülümsedi ve başını onaylamaz şekilde salladı. Alnına küçük bir öpücük kondurduğumda başını omzuma yasladı. Bileğimdeki saate baktım. 2 saat vardı. Hazırlansam iyi olacaktı. "Çiçeğim benim hazırlanmam gerek. Sen de o sırada yemeğini bitir, yorgunluktan hasta olacaksın."

"Tamam canım." Diye mırıldandı. Dudağına son kez sert bir öpücük kondurduktan sonra yataktan ayrıldım. Lavaboya ilerlerken üstümdeki gri sweatshirt'ü çıkardım.

Gmail Hatası|TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin