1.3

1.1K 52 1
                                    

Mekana giriş yaptığımızda bekledik bir ortamla karşılaşmıştık. İçen, dans eden ve bunun gibi davranan insanlarla doluydu. Bakışlarımı çevirdiğimde iğrenir bir şekilde birisine odaklandığı gözle görülür cinsteydi. Baktığı yere döndüğümde Sude Başaran'a baktığını fark ettim. Sanırım sarhoştu.

"Bir masaya oturalım mı?" Dediğimde bakışlarını bana çevirdi. Başını onaylar şekilde salladıktan sonra beraber bir masaya ilerledik. Oturur oturmaz masamıza gelen kadehlerden birisini aldı. Tekte kafaya dikmesiyle anlamayarak ona baktım.

"Şu kız Melodi mi?" Elindeki kadehin ucuyla bir kadını gösterdiğinde bakışlarımı çevirdim. Evet, Melodi'ydi. Başımı onaylar şekilde salladım. Ancak Melodi'yle tanışmamışlardı.

"Nereden anladın?" Elimi beline yerleştirdiğimde deri ceketini çıkardı ve sandalyesinin arkasına astı. Keyifle gülümsedi ve beline yerleştirdiğim elimi küçük avucunun içine almaya çalıştı.

"Kaç saattir kendini sana göstermeye çalışıyor. Utanmasa masaya gelecek." Bunlara dikkat etmesi gülümsememi büyütürken yanağına bir öpücük bıraktım. Gülümsemesi büyürken bakışları gözlerimdeydi. Parlayan gözleri beni içine gömerken bakışlarını benden ayrıldı ve topuk sesine çevirdi. Ben de hâlâ çevirmemiş, ona bakıyordum. "Utanmamış."

"Kaya? Seni beklemiyordum." Melodi gülümseyerek yaklaştığında sahte bir gülümsemeyle karşılık verdim. Ela'nın elini tuttum.

"Kendi şirketim olduğu için maalesef katılma durumunda kaldım." Dediğimde sanki onun için gelmişcesine seviniyordu. Düz uzun siyah saçlarını geriye doğru atarken kendinu beğenmiş edasıyla konuştu. Gülünç gözüküyordu.

"Beni ararsan yan masadayım?" Geleceğimi mi düşünüyordu? Cidden mi? Başımı onaylamaz şekilde salladım. Ancak bunu umursamadan ayrıldığında bıkkınlıkla nefesimi verdim. Bilerek yaptığında hem fikirdik.

"Özgüven patlaması yaşıyor olmalı." Ela'yla ikimiz de Melodi'yle dalga geçiyorduk. Ela küçük bir kahkaha attı ve kafasını omzuma yatırdı. Başımı ona hafifçe yasladım ve insanları izlemeye başladım. Cidden ikimize uygun bir yer değildi.

"Bir daha gelsin, patlayan şey tek özgüveni değil kaşı da olur." Ela alayla konuştuğunda gülümsedim ve bakışlarımı baktığı yöne çevirdim. Sude Başaran'ın masalarda gezdiğini fark ettim. Sıra bize geleceğini fark ettiğimde derin bir nefes verdim. Sude Başaran keyifle gülümserken yanındaki uzun boylu adama döndüm. Net görebilmek için gözlerimi kıstığımda yanındaki kişinin Alp Yılmaz olduğunu fark etmiştim. Olduğundan fazla yakınlardı. "Bunlar sevgili mi?"

"Aynı şeyi düşünüyordum. Sanırım hayır." Anlamayarak onları inceledikten sonra bakışlarımı Ela'ya çevirdim. Oldukça sıkılmaya başlamıştı. Gitsek iyi olacaktı. "Gidelim mi? Oldukça sıkılmaya başladım."

"Biraz daha kalabilir miyiz? Dikkatimi çeken bir durum var." Sesi düşünceli geldiğinde anlamayarak ona baktım. Ona yaklaştım ve kulağımı gösterdiğimde hızlıca kulağıma yaklaştı. "Alp Yılmaz'ın sadece 50/100 istemesi normal değil. Yanında da hiç görünmeyen bir kız."

"Şüpheli olduğunu mu düşünüyorsun?" Aynı alçak tonla kulağına fısıldadığımda beni onayladı. Başımı onaylar şekilde salladığımda yaklaşan topuklu sesleriyle yanağına bir öpücük kondurdum ve bakışlarımı öne çevirdim. Alp Yılmaz ve Sude Başaran tam olarak karşımdaydı. Ayağa kalktım ve hızlıca el sıkıştım. "Harika bir yemek olmuş. Teşekkür ederiz şirket olarak."

"Rica ederiz. Sizin sayenizde." Dediğinde Ela'ya döndün. Ela, Sude Başaran'la el sıkışıyorlardı. Ancak bakışları da bendeydi. Hızlıca ikimiz de önümüze döndüğümüzde Alp Yılmaz devam etti. "Sizi mekanın üst katına davet etmek isterim. Orada daha rahat olabiliriz. Burası çok gürültülü."

"Tabii, buyurun." Dedim ve elimle merdivenleri gösterdim. Alp Yılmaz ve Sude Başaran önden ilerlerken arkalarından takıldık. Ela sessizce yanımda yürürken belinden tuttum ve kendime doğru hafifçe çektim. Kulağına yaklaştım ve duyamayacakları tonda fısıldadım. "Korkma. Hiçbir şey olmayacak. Söz sevdiğim gibi bu davetten keyifle ayrılacağız."

Gmail Hatası|TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin