Zamanın içinde kaybolur insan. Çoğu zaman bu kayboluşu farketmeyiz. Savrulup gideriz farketmeden.Ta ki tökezleyene kadar. O tökezleme darmaduman eder bazen. Bazen de dik durmamız için hayata karşı daha güçlü durmamız için ayağımıza takılan çelmedir. Sonuç itibariyle olaya hangi çerçeveden baktığında alakalıdır.
Kalbim duracaktı. Önümde bilgisayar ile karşıma öcü çıkacakmış gibi bakıyordum. Hani sen en iyisiydin sen Mehir! Sıçtın işte. Kapı kolu bir kez daha oynadı ama giremedi. Ohhh! Cidden Rabbim sana şükürler olsun yaaa! Sevdiğin kulunum. Yani beni sevmeyeceksin de kimi seveceksin sende haklısın yüce rabbim! Kapı tıklatıldı.
-Mehir kartı içeride unutmuşum da kalkabilecek misin acaba?
Doğan senin o yarım aklını seveyim. Aferin lan yarım akıllı. Hemen flashı çekip bilgisayarı kapattım.
-Geliyorum Doğan Bey!
Bilerek seke seke yürüyordum. Kapının önün gelince rahat bir nefes alıp kapıyı açtım. Kapıyı açmamla ayrı bir şok yaşamam bir oldu. Altay'da Doğan'ın arkasında gelmişti.
-Siz-z-in ne işiniz var burda,diye kekelemiştim.
-Bilgisayarım'dan geçmiş yılın bir network'ünü göstereceğim ondan geldi ,dedi Doğan. Doğan önden geçip içeri geçince Altay 'a hayırdır der gibi başımı salladım. Oda gülüp kaşlarını kaldırdı.
-Hah mehir gel unuttum ben koluma gir,dedi Doğan geri gelip.
-Yok iyiyim Doğan bey teşekkür ederim. Ben artık odama geçsem?
-O kadar buz getirdim gel koyalım bileğine biraz sonra götürürüm ben seni.
-Yok iyi ya bence teşekkür ederim.
-İnatçılık etme Mehir gel söz dinle. Hem patronunum senin ben. Ne dersem o.
-Mesai saatleri dışındayız ama.
-Her durumu bu şekilde kurtarman ayrı bir trajikomik Mehir! Gel dedim.
Kolumdan tutup beni çekince Altay 'a baktım.
-Kız iyiyim diyor oğlum niye bırakmıyorsun?
-Sanane lan! Uslu uslu otur sen bekle.
-Ayıp Doğan 'cım sekreterin önünde böyle konuşulur mu hiç!
-Hahaha merak etme Mehir senin ne bok olduğunu biliyor artık.
Asıl senin ne bok olduğunu biliyorum pislik!
-Bak Doğan üsluplu konuş sinirlerimi zıplatma benim.
-Zıplatırsam nolur lan,diye Altay 'ın üzerine yürümeye başladı.
-Gel göstereyim nolur!
-Gel lan!
Artık burun burunaydılar.
-Bak kaşınma Doğan!
-Kaşınsam nolur!
-Ayyyy yeter yaaaa! Keser misiniz? Çocuk musunuz siz bee,diye bağırdım artık. Çünkü iki çocuk gibi ilk fırsatta kavga ediyorlardı hep.
-Doğan bey siz Altay Bey'e network'ünü verin gitsin. Sonra da size zahmet buzu koyarsınız da bende giderim,diye bağırdım. İkisi de şaşkın şaşkın bakıyordu bana.
-E hadi hadi bana öyle bakacak mısınız?diye seri bir şekilde parmağımı şıklatıyordum. İkisi de laptopun başına geçti. Bir an kalbim hızla attı. Ben direk bilgisayarı kapatmıştım ama açık bir sayfa kalmamıştır değil mi? Yok ya kalmamıştır. Kalmamıştır inşallah be!
Ben yatağın ucunda oturup onları izlerken Altay ikide bir bana bakış atıyordu.
-Hala hala ben ne ara açık unuttum. Gerçi ben hiç gmailime girmedim ki!
Altay eliyle yüzünü sıyırıp bana kafa salladı.
-Bir sorun mu var Doğan bey,dedim.
-Sen hiç bilgisayarı kullandın mı Mehir?
-Hayır tabiki de. Hem şifrenizi de bilmiyorum ki ben!
Bir çırpıda söyledim ama içim şu an titriyordu. Ateş vücudumu sarmıştı.
Doğan direk gözlerimin içine bakıyordu.
-Haklısın doğru. Herneyse belki de ben açık unuttum.
Yutkunup derin bir nefes aldım. Yaklaşık 5 dakika ikisi laptopla uğraştı bende onları izledim.
-Tamam gönderdim. Git gamilini kontrol et.
-Tamam sağol,dedi sadece Altay.
Doğan buzu alıp geldi önüme oturdu.
-Biraz acıyacak ama dayanmaya çalış.
-Emin olun daha can yakan acılara katlandım ben. Bu hiçbir şey,bunu söylerken gözlerim Altay ile buluştu ama hemen geri çektim Doğan farketmesin diye. Hem zaten hiçbir şeyim yoktu ama rol yapmam lazımdı. Birazcık yüzümü ekşittim bende.
-Tamam Doğan bey yeterli çok teşekkür ederim ben odama gitsem çok iyi olur.
-Peki bakalım.
-Sen gitmiyor musun lan Çarık?
-Sana meraklı değilim gidiyorum lan.
Altay önden ben hemen arkasından seke seke yürüyordum. Doğan'da arkamdaydı hemen.
-Mehir gece falan bin sıkıntı olursa hemen beni ara gelirim ben tamam mı! Sakın çekinme.
-Teşekkür ederim ilginiz için ama ciddi bir şey yok, sabaha bir şeyi kalmaz, dedim kapının ağzında.
İkisine de baktım kapının ağzında bana bakıp sonra birbirlerine sinirle bakıyorlardı. En iyisi ben bölmeliydim bunları.
-İyi geceler Doğan bey, iyi geceler Altay bey,dedim ve bir hışımla arkamı dönüp seke seke yürüdüm. Allah'ım nolur tez zamanda beni bunlardan kurtarr!!! Odama geçtiğim gibi Altay'ı aradım. İlk çalışta hemen açtı aramamı bekliyor gibi.
-Alo neredesin?
Arkadan gümbür gümbür müzik sesi geliyordu. İki dakika da nereye uçtu bu herif!
-Ali odada Mehir git yanına, diye bir şekilde bağırıyordu.
-Sen neredesin?
-İşim var benim!
-Ne işin var?
-Seni ilgilendirir mi?
*Altayyy hadiiiii gelll,diye bir kadın sesi geliyordu.
-Kapat ne halin varsa gör beni ilgilendirmez!
Aptal adam ne bok yiyorsa yesin! Erkek milleti işte kızım,sanki bu farklı mı olacaktı! Kadınların içine atmış hemen kendini! Neyse banane yaa! Ben niye kendi kendime konuşuyorum acaba? Başka konuşacak kimse mi vardı! Flashı alıp sessizce kapıyı açtım. Doğan kapı sesini duyarsa kesin çıkardı. Parmak uçlarımda yürüyürek Altay'ın odasının önüne geldim. Fısıldayarak"Aliii" dedim. Kapıyı açan yoktu. İki defa yavaşça tıklattım ama hala açan yoktu.
-Lan Ali,dedim tekrar fısıldayarak. Hala açmadı.
-Aliiiii!,diye yükselttim biraz sesimi ki şükür açtı kapıyı.
-Manyak mısın kızım sen? Niye kapıyı çalmıyorsun?
-He çalayım da şerefsiz duysun,dedim Doğan 'ın kapısını göstererek.
-Böyle hiç dikkat çekmediğini mi düşünüyorsun salak?
Durup düşündüm. Lan haklı! Offf akılsız Mehir hep Altay yüzünden!
-Sensin lan salak o hiç patronun akıl mı bıraktı! Hem daha ne kadar burda durmayı bekliyoruz yakalanmak falan mı istiyorsun?
-He pardon geç ben yüzsüz gibi girersin sanıyordum ama işte!
-Lan bak Ali elimde kalırsın!
-He he kalırım! Sen şu flashı verde bakalım şu şerefsizin boklarına. Flashı yüzüne doğru attım. Ters bakış atıp masaya oturdu. Yanına sandalye çekip bende oturdum.
-Patronunu beklemeyecek miyiz?
-Hayır işi var onun.
-Bundan daha önemli ne işi olabilir ki! Hem o uğraşıyor hem de en önemli anda yok!
-Sanane acaba!
-İyi be bir şey mi dedik!
-Hadi bakalım giriyoruz verilere,deyip ellerini zevkle birbirine sürttü. Bir iki bir şeye bastıktan sonra önünde bir geminin görüntüsü çıktı. Bu bir Kamaraydı. Oha bu veriler sayesinde kamera kayıtlarına ulaşmıştık. Ali ile birbirimize bakıp güldük.
-Oha başardık Mehir!
-Helal beee !
O anki heyecanla birbirimize sarıldık. Hemen farkına varıp birbirimizi ittik.
-Tamam düşman olduğumuzu unutmayalım lütfen,dedim.
-Haklısın aynı fikirdeyim,deyip tekrar bilgisayara odaklandık.
-Ee kamaraların içini gösteren kamera yok mu?
-Bilmiyorum dur bakayım diğer pencerelere.
-Böyle illegal bir işi yaparken kamera koymasının tek sebebi unsurların ortadan yok olmasından yada eksilmesinden korkmaktır. Bence yani bilmiyorum,dedim ki bir kameranın içindeki kaçak silahlar ışıldadı.
-Çok doğru düşündün Mehir'cim. Arada bir zeki oluyorsun hakkını yememek lazım!
-Hahah komik seni şakacı!
-Eee napıyoruz hadi polise,deyip ayaklandım ki Ali bileğimden tutup oturttu beni.
-Saçmalama Mehir! Biz imha etmek için ulaştık bunlara polise gitmek için değil.
-Olum manyak mısınız!, Düpedüz suç bu. Bu yandaki herifte baş suçlu!
-Mehir patron ne derse o!
-Tamam patron da bunun için yapmadı mı zaten!
-Hayır Mehir! Yani ben bilmiyorum .Herneyse bundan sonrası bizim işimiz Mehir!
Yok ben bunla uğraşamazdım.
-patronun nerde senin?
-Mehir bak-
-Patronun nerde dedim?
-Bak otur bir dinle-
-Ben dinlemiyorum bak eğer olay çıkarmamı istemiyorsan ki eğer azıcık beni anladıysan çıkarırım. O yüzden söyle.
Ali gözlerimin içine baktı. Bir umutla vazgeçmem için. Kollarını göğsümde birleştirip bekliyordum. Oda anladı ki vazgeçmeyeceğimi oflayarak başını arkaya attı. Telefonunu cebinden çıkardı. Altay'ı arayacaktı. Bir adım atmıştım ki eliyle dur dedi.
-Onu aramıyorum sakin ol.
Gözlerimi kısarak baktım.
-Valla billa lan! Umut gel patronun odasına aslanım.
-Umut kim?
-Çalışan ya çalışan. Kızım sen niye bu kadar sorguluyorsun?
-Mesleki deformasyon tatlım.
-Tatlım derken bile nasıl küçümsedin beni. Resmen kızda mimik oynamıyor,dedi isyan edercesine. Ben hala dik dik ona bakıyordum ki kapı çaldı. Kapıya doğru yürüdük. Umut kısa boylu,otuz yaşlarında sakalsız,hafif göbekli bir herifti.
-Mehir hanımı Altay Bey'in yanına götürüyorsun.
-Ama Patron kim-
-Sen götür ben gerekeni ileteceğim şimdi.
-Buyrun mehir hanım!
Kapıdan çıkarken Doğan 'ın odasını kontrol ettim. Umut anlamış ola ki beni sağına alarak hızlıca asansöre bindik. Zemin katın tuşuna bastı. Ne halt yiyordu bu herif! Gürültülü bir uzun koridora gelmiştik. Her yer kıpkırmızıydı. Bir sürü kapı vardı. Koridorun sonundan sağa döndük.
-Nerde bu patronun!
-Tam karşıdaki oda Mehir hanım!
Kafamı sallayıp hızlıca yürüyüp önüne geçtim.
-Ama mehir -
-Kes sesini umut bey! Bundan sonrası bende.
-Ama Altay bey-
-Merak etme o beni çok iyi tanıyor. Git sen!
Tam onun olduğu odanın kapısındaydım. Elim koluna gitti ama açamıyordum. İlk defa cesaretsizdim. Kapıyı açınca neyi görmekten korkuyordum ki! Amann ne olacaksa olsun aç gitsin kızım! Kapıyı açmamla içeride koltukta oturan Altay 'ın ve etrafında bir düzine sarışın esmer karışımı dehşet güzeli kadınla ve yanında adamlarla oturduğunu görmem bir oldu. Küçük bir oda olduğu için farkedilmem zaman almadı. Gözlerime inanamıyordum. Hepsi Altay 'a bakıyordu. Ama Altay 'da alnını ovuşturarak bana bakıyordu. Heybetli boyunu gösterir şekilde ayağa kalkıp önüme geldi.
-Ne işin var burda Mehir?
-Aynı soruyu benimde sana sorasım geliyor Çarık?
-Benim ne halt yediğim seni ilgilendirmez!
-Haklısın ilgilendirmez ama beni bir şerefsizin önüne attin. Risk alıyorum. İstediğin o bilgileri elde ediyorum ama gel gör ki Altay efendi ortada yok ,diye kollarımı ikiye ayırdım. Tam ağzını açacaktı ki hemen elimi kaldırdım.
-Dur dur haklısın ben seni rahatsız etmiyim. Ama ahmaklık bende biliyor musun? Seni farklı sandım. Bir kızı tehlikeye atıp hiç bir şey yokmuş gibi uçkuruna düşkün bir adam olamazsın sanıyordum. Ama maalesef tam anlamıyla da öyleymişsin. Siktir git he halin varsa gör Çarık!
Konuşmasına bile izin vermeden odadan attım kendimi. Hayır Mehir sakın ağlama! Ağlama! Hem banane ya! Niye böyle umursuyordum ki! Gitsin istediğiyle yatsın banane! Ya nasıl yapar ya. Ben yukarıda öyle bir durumdayken offf! Gözyaşlarım dökülüyordu.
-Mehirrr durrr!
Arkamdan geliyordu. Hızla koşarak merdivenleri çıktım.
-Gelme peşimden öldürürüm seni yemin ederim yaparım Altay!
Hızla üst kata çıkıp kendimi otelin dışına attım. Şu gözyaşlarımın kesilmesi lazımdı.
-Bana bir taksi çağırır mısınız,dedim güvenlik görevlisine. Adam tam elini cebine atıp telefonunu çıkardı ki bir el onu durdu. İkimiz de kim olduğuna bakınca şaşırmadım tabi.
-Hassiktir. Sana ne dedim ben!
Eliyle ağzımı kapatıp durdurdu beni.
-Dokunma lan-
-Şşş bağırma Doğan 'ın duyması için bağırıyorsun galiba!
Bir an aklıma gelince sustum. Gözlerine dik dik bakıyordum. Elimi eline atıp çekmeye çalışsam da indirmedi.
-Söz ver bağırmayacağına.
Dik dik baktım. Oda anladı bağırmayacağımı ve elini indirdi. Ama hala dibimdeydi. Elini yüzüme atıp gözyaşlarımı silecekti ki hemen geri adım attım.
-O pis ellerinle sakın bana dokunma. Şimdi siktir git işine devam et bende evime döneceğim.
-Mehir yanlış anlıyor-
-Yanlışı doğrusu beni ilgilendirmez. Senin artık hiçbir şeyin beni ilgilendirmiyor Altay. Uzak dur benden. İşimiz de bitti zaten.
-Biliyorum biliyorum.
-Bildiğin halde bizim yanımızda olmak yerine o uçkurunun derdindeydin.
-Mehir bak susayım diyorum ama boş boş konuşma gel konuşalım deyip kolumu tuttu. Hızla kolumu çekip ittim onu.
-Uzak dur benden.
-Tamam dokunmuyorum ama hadi çıkalım yukarı.
Ufak bir alaycı kahkaha attım.
-Senin aşağıdaki karılar yüzünden algıların kapalı. Git beynini toplamakla uğraş sen.
Ellerini dizine vurdu. Uzun uzun bana baktı ama ben sadece karşıya bakıyordum. Sadece bakışlarını üzerimde hissediyordum.
-Mehir tamam lütfen bak lütfen yalvarıyorum gel yukarı. Konuşalım sonra nereye istersen götüreceğim.
Tam ona baktım ki arkada duran Ali ile Umut 'u gördüm. Onlarda kafasını nolur der gibi salladı. Ayrıca şaşkın şaşkın Altay 'a bakıyorlardı. Altay kime baktığımı görmek istercesine arkasını döndü ki gözlerini yumdu.
-Hadi Mehir şunlara daha fazla goy goy etme beni!
Hepsine tek tek baktım ben. Şunlara yukarıda güzelce haddini bildireyim de görsünler. Topuklular ile bir hışımla hepsinin önünden geçip asansöre doğru yürüdüm.
-Asansöre tek bineceğim ona göre.
Düğmeye basıp asansörü çağırdım. Yan gözle sağıma baktım ve üçü anlamış ola ki ordaydı. Ama Altay 'ın gözlerini yoğun bir şekilde üzerimde hissediyordum. Asansöre binip düğmeye bastım. Tam kapı kapanıyordu ki bir el durdurdu. Altay. Şaşırdım mı? Hayır. Gözlerimi yumup açtım. Yavaşça soluma geçip karşımda durdu.
-Bağırma tamam mı?
Tepki bile vermedim. Kollarını göğsünde bağlayıp beni izliyordu.
-Çek o pis gözlerini üzerimden!
-Ah ah ben seninle ne yapacağım inatçı keçi!
-Sen benimle hiçbir bok yapamazsın dedim gözlerinin içine bakarak.
Gözleri dudaklarımdaydı. Doğrularak yaklaştı. Bingo kapı açıldı ve bir hışımla çıktım dışarı. Hemen Altay'ın kapısının önüne giderek bekledim. Nolur Doğan dışarı çıkmasın nolur çıkmasın. Hızlı gelmesi için Altay 'a elimle gel ışareti yapıyordum
-Hadi çıkar şu kartı.
-Tamam bekle arıyorum.
-Ya Allah'ım yı sabır!
-Hah buldum tamam sakin.
Tam kapımız açıldı ki Doğan 'ın sesi geldi. Ben kendimi nasıl içeri attım bilemedim.
-Altay?
-Ne var?
-Yanındaki Mehir mi?
-Ne alaka?
-Ona benzettim de.
-Ne yaptın bu kıza da aşık olup hayatını karartacaksın?
-Siktir git Altay!
-Uzak dur o kızdan!
-Sanane lan! Benim asistanım ne oluyor!
Harbi harbi bunlar benim yüzümden kavga mı ediyordu? Ayy ergenler!
-Abi bir sorun mu var? Dedi Ali.
-Yok geçin içeri siz?
-Emin misin abi?
-Geçin dedim Ali Umut.
Ali ve umut içeri geçip kapının dibinde çömelmiş onları dinlediğimi görünce ikisi de hafif gülerek bana baktı.
-Güleceğinize oturun salaklar, deyip arkama çektim onları da.
-Beni ilgilendirir çünkü asistanından hoşlandım.
Doğan gür bir kahkaha attı. Şerefsiz.
-Yaa Altay bi defol be Mehir sence ya Mehir ve sen olabilir misiniz? Sence ben buna izin verir miyim?
-İzin alan kim olum? Hem sen kimsin! Uzak dur Mehir 'den ona göre.
-Kızım harbi harbi senin için kavga ediyorlar burda,dedi Ali.
-Tabi olum ne sandın! Bir sen beni hafife alıyorsun sana da gününü gösterecem zaten.
Umut arkadan sırıtıyordu.
-Sırıtma sende!
-Mehir benim anladın mı Altay! O kız çok farklı ve benim olacak!
-Siktir oruspu çocuğu ben mi senin olacam,dedim.
-Rüyanda görürsün sen onu anca Doğan git yatta erken gör bari rüyanı,dedi Altay ve bir hışımla içeri girip kapıyı kapattı.
Tam yürüyecekti ki bizi farketmediği için bana çarpmasıyla üçümüzde oturur pozisyonda geriye düştük.
Altay sinirle bize bakıyordu.
-Harbi salaksınız!
-Sensin be salak,dedim ayağı kalkıp odaya doğru yürüyerek.
-Az öncekiler hepsi oyundu değil mi Çarık?
Altay gözlerimin içine baktı. Duraksadı.
-Evet. Ali adamları yolladın mı?
-Yolladım abi üç gemi olası bir aksilik için de iki helikopter kalkışta!
-Kaç gibi biter bu iş!
-Temennimiz sabah 4 gibi bitmesi!
-Ya siz mafya mısınız,diye sordum.
-Ne alaka,dedi Altay.
-İllegal işi illegal yollarla çözüyorsunuz? Siz kimsiniz acaba?
-Mehir polisle olacak iş değil bu sen burasına karışma artık!
-Kimle olacak iş Altay efendi. Seninle mu olacak iş? Ya polisi şu an sen kendin ararsın ya da ben arıyorum!
Üçüne de baktım bir hareket göstermeleri için ama hala öküzün trene baktığı gibi bana bakıyordu salak.
-Okey tamam ben ararım!
Cebimden telefonu çıkardım ki Ali 'hin elimden çekmesi bir oldu!
-Ne yaptığına sanıyorsun lan sen!
Direk Altay 'a bakıyordu Ali.
-Ver telefonumu ,diye üzerine yürümemle Altay bileğimden tutup beni arkasına çekti.
-Çıkın siz Ali bir aksilik olursa ararsınız beni. Telefon da sende kalsın.
-Lan siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz? Getir Ali telefonumu,diye bağırdım ama o beni duymadan çıktı. Onların çıkışıyla hemen elimi Altay 'dan çektim.
-Hı ne söyleyeceksen söyle gidicem. Seri bir şekilde dinliyorum.
-Neden böylesin Mehir?
-En başa mı dönüyoruz yine yetmedi mi? Hem konu bu mu sence?
-Konu tam da bu! Senin karşındaki insanı dinlememen.
-Tamam dinliyorum anlat ne anlatacaksan.
-Bak aşağıda gördüğün -
-Aşağıda gördüğüm hiçbir şey beni ilgilendirmez. Ne bok yersen ye!
-Mehir bak benim oraya git-
-Ya istersen git bütün kızları elden geçir banane ya banane!
-Ya bak öyle bir şey-
-Ya niye açıklama yapıyorsun-
-Çünkü ben sana aşık oldum Mehir,diye gürledi.
Beni gülme tutttu ve güzel bir kahkaha attım cidden bu çok komikti.
-Komik mi?
-Komik çünkü şaka yapıyorsun.
-Şaka yapmıyorum Mehir! Aşağıda da hiçbir şey olmadı kimseyle sadece bir kaç eski iş yaptığımız adamlarla oturmuştum o gördüğün kadınlarda onlarlaydı bu gece benim öyle bir durumum olamaz zaten!
Bu herif ciddiydi. Böyle bir bok olamazdı ki! Ben şaka yapıyordum sadece. Bunu yapmayacaktı bana!
-Ben sana ne dedim Altay?
-Sen bana çok şey diyorsun Mehir?
-Sakın bana aşık olmak gibi bir halt yeme dedim değil mi?
Sustu. Gözlerime dudaklarıma bakıyordu ama susuyordu.
-Değil mi Altay? diye bağırdım.
-Kalp lan bu kalp laf dinliyor mu? Amına koyayım denemedim mi sanıyorsun? Olmadı.
-Siktir git Altay bu geceden sonra sakın karşıma çıkma.
Hemen burayı terkedecektim ki yine önüme geçip omuzlarımdan tuttu beni.
-Peki sen Mehir sen bir şey hissetmedin mi?
-Ne saçmalıyorsun sen? Ben senin gibi güçsüz müyüm ki duygularıma yenik düşeyim?
-O kadar kötü bir yalancısın ki!
-Siktir git ne yalanı be,dedim omzumdaki ellerini iterek.
-Niye beni aşağıda o kadınlarla aynı ortamda görüp kafanda onlarla yattığım düşüncesi döndüğü için ağladın o zaman?
-Ağlamadım ben!
-Bal gibi de ağladın!
-Ağlamadım.
-Ağladın.
-Ağlamadım Altay.
-Ağladın Altuğ!
Gözlerim işte şimdi dolmuştu. Bu adam bu hakkı nerden buluyordu. Kafamı yana çevirip gözlerimi kapattım.
-Sakın sakın bana ,off hayır yaaa.
Ellerimle yüzümü kapatıp ağladım. Beni acımdan neden vuruyordu ki!
-Mehir özür-
Nefes alıp burnumu çektim.
-Lütfen rica ediyorum Ali'yi ara gelsin beni evime götürsün! Lütfen Altay.
-Bu durumda olmaz mehir?
-Bak eğer çağırmazsan şu an Doğan bile gözümde yok burayı yakar yine çıkarım.
-Tamam sakin ol arıyorum.
Altay telefonu çıkararak Ali 'yi aradı.
-Ali kardeşim arabayı aşağıya çek gidiyoruz biz!
-Sen gelmiyorsun beni ya Ali ya umut götürüyor,dedim.
-Tamam Ali sen götüreceksin Mehir 'i eve.
Bir hışımla odadan çıkıp kendi odama gittim. Eşyalarımı toplayıp sessizce yine Altay 'ın kapısın çaldım. Hızla içeri girdim. Altay sessizce yandan bana bakıyordu ama ben camdan şehri izliyordum. Telefon sesi bütün sessizliği bozdu.
-Ali aşağıda seni bekliyor.
Kabanımı yatağın üzerinden alıp üstüme geçirdim. Çantamı alıp çıkacaktım ki Altay 'a baktım.
-Sakın bir daha karşıma çıkma sakın!
Hiçbir şey demedi sadece gözlerimin içine mimik oynamadan sert bir şekilde bakıyordu. O sertliğine benim kapının sert vuruşu eklendi. Tekrar ağlıyordum. Benim derdim neydi böyle! Ne zıkkıma ağlıyordum. Hızla aşağı inip Ali'nin olduğu arabaya kendimi attım.
-Gidelim Ali hızlı.
İlk defa ağladığımı gördüğü için oda ne diyeceğini bilmiyordu. Dediğimi yapıp gaza bastı. Yarım saat oldu hala gözyaşlarım durmuyordu. Sessiz ağlıyordum ama Ali farkındaydı.
-Mehir iyi misin?
Elimin tersiyle gözyaşlarımı silip burnumu çektim.
-Tabiki de iyiyim,dedim sertçe.
-Emin misin?
Sence der gibi yüzüne bakıp sustum. Oda güldü.
-Peki neden ağlıyordun?
-Bu seni hiç alâkadar etmez!
-Vayyy Memati baş!
-Tabi olum ne sandın yeni nesil olsam da ben hep eski kuşağım.
-Belli belli de!
Sustu.
-Deee! Bir devamı gelecek sanki.
-Ne kadar bunu söylemeye sevmesem de. Senin gibi güçlü cesur bir kıza ağlamak yakışmadı.
-Niye ben insan değil miyim?
-Ben onu mu dedim salaksın kızım sen?
-Lan bak benle doğru konuş seni arabadan atarım!
Bir direksiyona bir bana bakıp sence der gibi baktı.
-Neyse daha 1 saat oldu bu 4 saatlik yolu uyuyarak geçirmeyi planlıyorum sende uyarsan sevinirim bu kararıma.
Ses çıkmadı yola bakıyordu sadece.
Başımı cama yaslayıp gözlerime kapattım. Sadece 10 dakika olmuştu ki Ali 'nin sesi ile tekrar gözlerimi açtım.
-Mehir!
-Neee!
-Ben Altay'ı ilk defa böyle gördüm.
-Nasıl?
-Altay ilk defa birine yalvardı bu hayatta!
-Bunu neden bana söylüyorsun ki!
-Bilmiyorum belki oturur biraz daha düşünürsün diye.
-Benim düşünmeme gerek yok çünkü her zaman doğru olanı yaparım ben!
-Her zaman yapamazsın Mehir bir yerde illa patlak verirsin.
-Patlak veren yanlışı da doğru yapmak için uğraşırım ben emin ol.
-Seni göreceğim ben Mehir!
-Bugünden sonra hiçbiriniz beni göremezsiniz!
-Eyvallah!
-Uyuyacam sakın bir daha seslenme.
-Tamam be!
Artık gözlerimi kapatıp uyumaya karar verdim ki öyle de oldu. Zaman nasıl geçti bilmiyorum ama Ali'nin sesi ile uyandım.
-Mehir! Mehir! Lan Mehir!
-Ne be ne!
-Geldik kızım hadi!
-Tamam be insan gibi uyandırsana.
-Kızım ölüm uykusuna yatmışsın sanki.
-Herneyse saat kaç?
-5.42.
-Tamam.
Çantamı arka koltuktan alıp arabadan indim. Ali'de arkamdan inmişti.
-Eyvallah,dedim.
-Dikkatli ol bir şey olursa numaram var.
-Ben kendi başımın çaresine bakarım siz bir şey olursa kendinize dikkat edin.
Ali güldü.
-Hadi selametle,deyip tamam yukarı çıkacaktım ki kapının önündeki Embesilin verdiği araba gözüme çarptı.
-Ha dur bir dakika.
-Ne oldu?
Çantamdan arabanın anahtarını çıkarıp fırlattım. Refleksi kuvvetliydi.
-Kardeşine iletirsin. Çek bu arabayı öğlene kadar burdan gözüm görmesin.
-Emriniz olur hanımefendi başka?
-Sen bilirsin. Güzelim arabanızı kırmamı istemiyorsan çekersin. Ki yaparım da!
-Bok yaparsın deyip arabasına bindi. Bende hızla yukarı çıktım. Evimin anahtarını çıkarıp içeri geçtim. Evim evim güzel evim. Mis gibi kokuyordu. İyi ki çıkmadan temizlik yapmıştım. Hava daha aydınlanmadığı için karanlıktı içeri. Salona doğru yürüyüp elimi prize attım. Işığın açılması ile içerde duran kişiyle şok olmuştum. Bunun burda ne işi vardı? Nasıl girmişti bu herif buraya! Hangi hakla ya hangi hakla!
Ah gerizekalı Emir...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FALAKA ESARETİ
Teen Fiction"Böyle olmak zorundaydım. Ben buydum. Çift karakterim. Böyle olmasam hayatta kalabilir miydim ki? Yaşadıklarım beni buna sürüklemişti. Bu yüzden beni suçlayamazdı. Hayatıma girmemesini söylemiştim ama kaybolmak istemişti o. Benim karanlığımda kaybol...