BÖLÜM 14: AŞK

41 4 3
                                    

"Başka birisi olmayacaksın, nasılsan öyle kalacaksın: kuşkularınla, kendinden sonsuz hoşnutsuzluğunla, sonuçsuz kalan kendini düzeltme denemelerinle, yaşadığın düşüşlerle ve senin için olanaksız, sana nasip olmayacak sonsuz bir mutluluk beklentisiyle."demişti Tolstoy Anna Karenina kitabında. Sanki kendimi buluyordum bu cümlelerinde. Evet belki verdiğim kararlarda pişman olacaktım belki de hayatımın en doğru kararını vermiş olacaktım. Eğrisi doğrusu yanlışı düzgünüyle ben bu kararın arkasındaydım.

Ellerim ellerinden kopmak istemiyordu. Ama benim bizden kopmayan bir kumam vardı ve en güzel anımın içine etmişti.
-Altay sinyal geldi-
Dalmıştı salona. Bizi el ele diz dize görünce ıslık çaldı.
-Hayırlı olsun diyelim mi!
-Tamam be o kadar istedin diye yengen oldum.
-Sen varya sen. İstemem yan cebime koy hesabı haa,dedi. İt bu herif it! Yastığı alıp fırlattım.
-Ölmek istiyorsun galiba sen?
-Tamam tamam durun. Ali noldu sinyal dedin sen!
-Masadan para kaçıran piçin sinyali çekiyor. Göndereyim mi çocukları.
-Güzel nerden çekiyor!
-Havaalanından yeni açtı piç telefonunu.
-Hemen Atatürk 'e yakın mekandaki adamları yolla paketlesinler.
Resmen eşyadan bahseder gibi adam paketlemekten bahsediyorlardı.
-Olay ne acaba diye ayaklanıp yanlarına gittim.
-Bizim mekânda hileyle para kaçırmış adamın teki.
-Sizin ne mekanınız var tam olarak?
-Ali sende çık depoya geçersiniz.
-Tamamdır.
-Altay cevap verecek misin bana,dedim sinirle.
-Verecem bekle bir.
-Gelecek misin sen yoksa ben halledeyim mi dedi Ali.
-Duruma göre haberleşiriz , dedi bana bakarak. Ali kafasını sallayarak evden çıktı.
-Evet dinliyorum seni Çarık 'çım. Alnını kaşıyıp bana baktı.
-Bizim mekanlar bar kafe görevini görüyor ama aslında-
Sustu. Sanki söylemeye çekiniyor gibiydi.
Ama ben anlamıştım.
-Kumar var işin içinde değil mi?dedim kollarımı bağlayarak.
-Aynen öyle.
-Neden Altay yetmiyor mu paran yani kazandığın. Yani neden böyle bir yol?
-Babamdan kalan miras diyelim.
-İlla devam ettirmen mi lazımdı!
-Bak belli bir ismi var babamın kurduğu grup mu desem çete mi desem. Bu grubun başkanı benim babamdı. Dedem babamın ölümü sonrası devam ettirmiş ben büyüyene kadar. Ben alabilecek yaşa statüye gelince almam lazımdı Mehir!
-Kimse bilmez gizlidir. Çok gizli. Herkes grubun içinde dost olduğu kadarda düşmandır.
-Adı ne çetenizin?
-ALNAZ.
-Anlamı ne?
-Yıllar önce babam ve en yakın arkadaşı kurmuş bu çeteyi. O yüzden ikisi de çocuklarımızın baş harfi olsun diye karar vermişler. Halil amcanın kızı Nazlı.
-Peki şimdiki başkan sensin yani?
-Evet Nazlı 'da baya yetkili ama.
-Oda mı bu işin içinde.
-Tabi babası da ona devretti geçen yıl.
-Anlıyorum.
-Mehir.
Yürüyüp önüme gelerek kollarımı sardı.
-Bu bizim aramızda sorun olmasın lütfen!
-Sadece şaşırdım. İzin verde bunu yapabileyim en azından.
-Haklısın ama bu benim bir parçam unutma bunu sakın.
Kafamı anladım anlamında salladım. Haklıydı bu onun hayatıydı.
-Hadi beni eve bırak sonra sende Ali 'nin yanına gidersin.
Saate baktım dokuz buçuğa geliyordu.
-Kızgın mıyız?
-Hayır tabiki de. Sadece sen işlerini hallet bende çalışmam gereken konuşma var ona çalışırım. Hem Su 'da bana gelecekti duydun sende.
-Peki güzelim,deyip gelip saçımı koklaya koklaya öptü. Bu adam gerçek miydi ya?
Bu kadar gerçek olabilir miydi ki! Montumu alıp çantamı koluma taktım. Altay yukarı üzerini değiştirmeye gitti. Bende o sırada Su 'yu aradım.
-Alo nerdesin?
-Restorandayım Mehir yarım saate çıkacağım. Sen?
-Altay 'ın evindeyim eve geçecem birazdan. Gelirsin değil mi?
-Oo Altay Bey'in evi haaa! Durum nedir?
-Enişte olarak karar verilmiştir!
-Helal beee! Çok mutluyum aşırı mutluyum şuan.
-Senin hesabın ayrı kesilecek ama!
-Aa Mehir müdür çağırıyor sonra konuşuruz bebeğim. Bende seni çok öpüyorum güle güle.
Yalancı nasılda kaçtı hemen! Ama ben ona sorardım.
-Hadi çıkalım,diye seslenince Altay arkamı döndüğümde büyülendim. İlk defa onu çok spor gördüm. Jean kot ve üzerine siyah boğazlı kazak giymişti. Aşırı yakışıklı duruyordu bu herif!
-Ne noldu öyle bakıyorsun?
-Büyülendim. Seni hiç böyle görmemiştim.
-Hmm, diyerek yanıma geldi ve elleri ile yüzümü okşadı.
-Daha birbmizin her halini göreceğiz Altuğ!
-Bana Altuğ demeni istemiyorum.
-Hemen kaşlarını çat hemen! Ama Altuğ daha çok yakışıyor sana.
-Yalın Altay Yalın!
Elini uzatınca ellerini tuttum. O tebessüm etse de ben kahkaha attım.
-Niye gülüyorsun?
-Ne bilim seninle böyle bir raddeye geleceğimizi nerden bilecektim ki. Ona gülüyorum.
-Ben hep biliyor ve hissediyordum.
-Çok bilmiş. Hadi çıkalım geç kalmayalım. Ama dur Gülay teyze ona bir hoşçakal diyeyim.
Elimi bırakmadan mutfağa yürüdük. Gülay teyze bizi duyunca ayağa kalktı. Ellerimizi görünce şok içinde güldü kadın.
-Gülay teyze gidiyorum ben teşekkür ederim her şey için.
-Ayy ne demek gelin kızım her zaman yavrum,diye güldü. Altay 'da arkada sırıtıyordu.
-Teşekkür ederim iyi geceler.
Bana sarılmaya gelince şaşırsam da karşılık verdim. Çünkü gerçekten tatlı bir kadındı. Vedalaşıp evden çıktık. Altay 'ın arabasına binip yola koyulduk.
-Şarkı açacağım.
-Karabiberimi sen söyleyebilirsin,diye göz kırptı.
-Çok beklersin.
Yine ona bakıp gülerek şarkı düşündüm. Buldumm. İbo'dan "aşıksın" şarkısın açtım. Nakarata gelince ikimizde gülmeye başladık. Ben ise ona bakarak şarkıyı gür sesle söyledim.

FALAKA ESARETİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin