Kırıklar bata bata olgunlaşır insan. Cam kırığı gibi önce canını yakar sonra uyuşturur. Bir zaman sonra sen o acıyı hissetmezsin. Geçti sanırsın. Ama aslında geçmemiştir. Orda bir yerde tekrar tetiklenmeyi bekliyordur! O yaranın üzerine gelen herhangi bir darbe tekrar kanatır. Ve sen yine aynı acıyı ilk zamanki gibi hissetmezsin. Çünkü o acı sana daha önceden tanıdıktır.
Su. Kollarımın arasında şok ile bana bakıyordu. Bu sefer hapı yuttun der gibi.
Altay ters ters Doğan 'a bakıyordu. Ali hem Doğan'a hemde Altay 'a bakıyordu. Sanırım artık burda benim devreye girmem lazımdı.
-Buyrun Doğan bey?
-Buyrun ,buyrun öyle mi Mehir? Asıl sen buyursan mesela burda ne halt dönüyor anlatsan?
-Tabi baştan sona anlatayım. Ali rica etsem Su ile yukarı çıkar mısınız,dedim. Biliyorum kuzuyu kurda emanet ediyordum ama yapacak bir şey yok. Bu üçümüzün arasında olacak bir meseleydi. Ali hevesle gitmek istese de önce Altay 'a bakarak onun onayını aldı.
-Mehir seni yalnız bırakmam burda,dedi Su.
-Su lütfen güzelim yanına gelecem hemen rica ediyorum çık yukarı.
-Ama mehir -
-Su lütfen!
Somurtarak Ali ile yukarı çıktı.
Evet Mehir şimdi açıklayacağın şey yüzünden kendini saçma sapan bir yola daha sürükleyecektin ama en azından Altay 'ı riske atmayacaktım. Çünkü öğrenirse ona daha kötü şeyler yapabilirdi. Neden bunu istiyordum bilmiyordum ama böyle olması lazımmış gibi hissediyordum.
-Şimdi Doğan bey haklısınız sizinle konuşmadan böyle yapmamam lazımdı ama bir anlık gelişti bende nasıl oldu bilmiyorum ama kendimi bunun içinde buldum bir anda!
-Neyin içinde acaba Mehir?
-Mehir sus,dedi Altay.
-Biz dün gece Altay bey ile-
-Mehir bak-
-Sevgili olduk.
Altay çaktırmadan bana bakıyordu ne diyorsun sen gibi?
-Anlamadım Mehir?
-Yani ikimizinde hisleri varmış birbirimize dün gece uyuyamadığım için aşağı inmiştim orda karşılaşıp konuştuk. Bir anda kendimi onun kalbinde buldum,deyip Altay 'a baktım. Bu yalan hoşuna gitmiş gibi gülümsüyordu. Bende yapmacık bir gülümse ile "sen göreceksin"bakışımı yolladım.
-Ben anlamıyorum ne ara? Ne zaman!
-İlk görüşte işte Doğan. Tabi sen bilmezsin,dedi Altay.
-Seninle konuşmuyorum seninle ayrıca görüşecem ben bekle sen. Mehir neden gittin yani, ne ara gittin? Sabahta Altay ile değildin?
-Aslında sabah gelip sizinle konuşup öyle çıkacaktım ama gece yarısı özel bir işim çıktı. Altay 'dan ayrı bir iş yani. Sonrası için zaten konuşacaktım sizinle. Çünkü Altay ile aramızda böyle bir mevzu varken sizinle çalışmam doğru olmaz. Üzgünüm.
-Senin kimsen yok ki Mehir? Emin misin? Ben biliyorum yurtta büyüdüğünü yani.
Şerefsiz. Bu adam tam bir şerefsiz. Sinirle Doğan 'a doğru yürüyüp önünde durdum. Asıl manyak bu herif.
-Sırf ailem yok diye ,sırf yurtta büyüdüm diye benim kimsem olmuyor mu yani? Nasıl bir kafa bu acaba?
-Olum Mehir 'in yanında ben varım sen kim oluyorsun da öyle konuşuyorsun lan!
Altay sinirle Doğan 'a yürüyordu ki hemen araya girip ittim onu.
-Lütfen sen dur. Lütfen!
Kulağıma eğildi.
-Sakın bu adamın karşısında bak sakın ağlama.
-Asla,dedim fısıldayarak.
-Ben öyle demek ist-
-Siz-z-in ne dediğiniz artık beni ilgilendirmiyor. Şu kendini bilmez konuşmaları olan insanla daha fazla muhattap olmak benim felsefem de yok. O yüzden lütfen şimdi gidin burdan!
-Pişman olacaksın Mehir çok pişman.
-Niye işten ayrıldım diye mi,deyip güldüm.
-Hayır şu herifi seçtin diye.
-Kim lan doğru kişi sen misin?
-Bırak Altay. Ben verdiğim kararlardan asla pişman olmam. Lütfen buyrun artık.
Doğan gözlerimin içine bakıp iki yana kafasını sallarken arabasına binip gitti. O giderken arkamda duran Altay vardı şimdi. Onu ne yapacaktım bilmiyorum. Gözlerimi yumup açtım ve arkamı döndüm. Kollarını bağlamış işaret parmağı ile dudağıyla oynayıp sırıtıyordu.
-Neee! Ne gülüyorsun!
-Sen ne dedin az önce!
-Seni ele vermemek için söylediğim bir yalandan ibaret saçma sapan yerlere çekme Çarık.
-Yalnız sana kötü bir haberim var!
-Ne yine noldu?
Yürüyüp önüme geldi. Hatta dibime girdi. Bu adam yakın teması çok seviyordu.
-Doğan zaten benim yaptığımı biliyor, hem sence ben korkak biri miyim Doğan 'dan saklayayım,deyip eliyle saçımın tutamını alıp kulağımın arkasına soktu ki eline bir tane yapıştırdım.
-Cani.
-O zaman ne diye yalan söyledim ben ya.
-Yok iyi yaptın o zaten senden şüpheleniyordu ondan geldi buraya da.
-Öğrenseydi de ben böyle bir yalan söylemeseydim. Hem sence ben ondan korkar mıyım?
-Biliyorum korkmazsın ama benim yüzümden sana zarar gelmesini istemiyorum.
-Gözlerim yaşardı ağlatma beni Çarık.
-Sen ağlama zaten güzel sevgilim,dedi boyunu eğip boyuma denk getirerek. Hemen omzuna bir tane yapıştırdım. Maşallah taş gibiydi de işlemiyordu adama.
-O bir yalan kaptırma kendini, dedim arkamı dönüp giderek.
-Bana arkanı dönüp gitme. Bari sen yapma.
Durdum. Demekki bu adam daha önce terkedildi. Gerçi senin gibi embesili kim bırakıp gitmezdi ki. Gerçi ben gerçekten doğru dürüst bir insan olsaydım kesin gitmezdim.
-Ne istiyorsun benden Altay?
-Söylediğinin arkasında durmanı.
-Lan yalandı o yalan! Ne arkası ne durması.
-Tamam işte bu yüzden oyun oynayacaz bir müddet sadece mehir.
-Neden neden?
-Çünkü Doğan bu işin peşini bırakmayacak. Kendinde duydun dün gece o piç-
Alnını kaşıdı. Sinirleniyordu. Kendi kendini sinirlendiren psikopat. Sanki ağzından çıkacak söz çılgına çevirecekti.
-Neyi duydum?
-Senden hoşlanıyor o piç herif. O yüzden dolanacak ikimizin peşinde bir müddet. Hatta bana zarar vermek için seni bile kullanabilir. İntikam için.
-Merak etme hoşlanıyorsa eğer bir şey yapmaz.
-Mehir bu oyun son. Gel inat etme.
-işine geldiği için istiyorsun?
-Mehir sen benim için bir oyun değilsin. Ama seni korumak istiyorum.
-İhtiyacım var mı?
-Tamam yok ama o piçten kurtulana kadar lütfen!
Durdum. Gözlerine baktım. Sadece oyun mehir. İlerisi olmaz zaten emin ol. Sen buna izin vermezsin. Hem kendi açından hemde onun açısından asla izin vermezdin. Unutma sen duygularını kontrol edebilen bir kızsın.
-Peki tamam sadece bir süre ama.
-Tamam şu işi yukarıda konuşabilir miyiz artık? Yolun ortasında gelen geçen herkes bakıyor?
-Geç anasını satayım. Zaten giren çıkanı belli olmayan ev oldu benimkisi.
Altay'ı geride bırakıp merdivenlere çıktım. Üçüncü kata çıkana kadar gülme sesleri öyle bir geliyordu ki! Ah Ali ah Su!
Arkamı dönüp merdivenleri çıkan Altay 'a döndüm.
-O yancını kardeşimden uzak tut elimden kaza çıkar valla.
-Napayım ben 25 yaşında adamın kulaklarını mı çekeyim!
-Gerekirse as!
-Çık Mehir çık!
-Ben yapacağımı bilirim,deyip hızla ikişer ikişer mendvineleri çıktım. Kapı bile açıktı anasını satayım. Hızla içeri daldım.
-Ohh maşallah! Az gülüyorsunuz! Su hanım aferin size. Ali bey sizde biraz daha anırsaydınız ya az oldu öyle,dedim. Altay arkadan pis pis sırıtıyordu. Bir de yan yana oturmuşlardı.
-Ya mehir Doğan gidince korkum geçti zaten. Halletiğin için meseleyi bu kadar rahat oldum. Hem iki sohbet ett-
-Sus Su! Kalk lan sende ordan!
Omzundan tutup çektim Ali 'yi ben oturdum.
-Cani bu karı cani yemin ederim,dedi Ali Altay 'a. Altay ise sadece ters ters baktı ona.
-Ee artık evin yabancısı değilsin rahatına bak ya Çarık!
-Eyvallah Yalın.
-Ee Mehir anlat ne oldu?
-Çok merak ediyorsan gelseydin Su hanım!
-Kızı sen yolladın ya yukarıya,dedi hemen Ali.
-Avukatı mısın sen olum?
-Hukuk okuyanın avukatı olmak ne haddimize,dedi Ali Su 'ya bakıp gülerek. Su da gülüyordu. Hemde mayhoş mayhoş. Resmen tiksinerek bakıyordum.
-Ayy tamam lan kesin bakışmayı. İlk görüşte aşk demeyin ağzına sıçarım senin Ali.
İkisi de birbirine bakıp güldü.
-Altay anlat şunlara olayı yoksa ben katil olacam!
-Sen anlat kız-
-Çay yapacam ben. Yoksa sinirim yatışmaz benim.
Kalkıp mutfağa geçerken Ali 'ye pis pis baktım. Yaklaşık 15 dakika sonra çayı demleyip bardaklara koydum. Kendi bardağımı alıp geri kalanı masaya bıraktım.
-Valla hiç servis edemem alın!
-Şimdi anladığım kadarıyla bu çok misafirperver arkadaş benim bir müddet yengem yani,dedi Ali çayını alırken!
-Beğenemedin mi? Bir sor bakalım patronunun hiç böyle kız arkadaşı olmuş mu hayatında!
-Birincisi o benim patronum değil ikincisi emin ol olmuştur.
Altay 'a baktık üçümüzde. Altay işaret parmağını bardağın ağzında dönderiyordu ve yere bakıyordu. Bir şey demeyecekti. Sadece asık suratlı yere bakıyordu.
-Her-
Nırç etmesiyle Altay 'ın hepimiz ona baktık.
-Olmadı.
Gözlerimin en içine baktı.
-Daha önce Mehir gibisi olmadı.
Ne istiyorsun gözlerimden Altay! Neden bu kadar derine bakıyorsun! Niye alevli gözlerinin içine de beni almak istiyorsun ki! Neden! Hemen ortamı dağıtmak için şakaya vurmam lazımdı.
-Hah al sana ne dedim bir Mehir olmak kolay değil!
-Tabiki kardeşim,dedi Su bana sarılarak. Yanaklarını çektim.
-Herneyse bak mehir bir müddet dışarıda beraber görünürüz. Hatta akşamları onun olduğu mekanlara yemeğe falan gideriz. Okula gelirim seni almaya. Anlayacağın bir müddet beraberiz.
-Tamam anladık beraberiz ama şartlarım var benim.
-Kızım ne şartı sende,deyip omzuma vurdu Su.
Ona ters ters bakmam yetti.
-Birincisi eski işime devam edeceğim.
-Tabi Müdür seni alırsa kurtuldum diye seviniyordu en son ,dedi Su ve hepsi güldü.
-Sence Su?
-Tamam ya şaka yaptım.
-Evet devam ediyorum. İkincisi öyle zırt pırt gel demek yok. Benimde kendi işlerim derslerim olur. Ben ne zaman müsaitsem.
-Anasını satayım benim zaten işim yok değil mi Mehir? Ben hep sana mı uyacak kızım!
-Çoğunllukla, yemiyorsa orda,diye kapıyı gösterdim.
-Yarı yarıya!
-Bende her zaman demedim!
Kafasını salladı.
-Üçüncüsü emrivaki yapmak yok. Nefret ederim!
-Aynı şekilde senin için de geçerli!
Kafamı salladım.
-Sevmediğim şeyi yapmam. Ve son olarak dördüncüsü yani en önemlisi yakın temas asla yok!
-Yakın temastan kastın!
-Öyle öpmek sarılmak elimi tutmak yatak falan yok yani!
-Pehh çüşş artık,dedi üçüde aynı anda. Anlaşmışlar gibi üçüne de hayretle baktım.
-Abartma kızım nasıl sevgili gibiyiz o zaman biz acaba!
-Tamam yatak olmasın ama diğerleri çok normal yani ,dedi Ali.
-Yani bencede Mehir bütün normal sevgililer bunları yapar güzelim,dedi Su.
-Normal sevgili miyiz biz Su?
-Ama öyle davranacaksınız, dedi Ali.
-Tamam öpmek ve yatak yok ama diğerleri çok normal Mehir,dedi Altay.
Durup düşündüm. Aslında haklıydılar. Ama ben daha önce hiçbir erkeğin elini tutmamıştım ki. Sarılmak falan ayy hayır bu ilkler embesil ile mi olacaktı ya! Tamam tip olarak fena değil ama ne bileyim ya! Neyse haklılar Mehir sen bunun da üstesinden gelirdin!
-Tamam ama çok nadir!
-Tamam anlaştık o zaman,dedi Altay.
-E hadi o zaman yolculayalım sizi biz artık yani yeter!
-Tamam Ali sana yeni bir araba ayarlar.
-Yok anasının nikahı,dedi Ali.
-Yok istemiyorum ben sakın Çarık!
-Biz verdikte hanfendi kabul etmiyor!
-Mehir ya iyi olurdu bizim için,dedi Su kulağıma.
-Hayır dedim sessizce.
-Su eğer senin ihtiyacın olursa beni araman yeter,dedi Ali. Elimi kaldırdım vurmak için ama hemen kaçtı yancı.
-Ben onu istediği her yere götürürüm sen merak etme.
-Teşekkür ederim Ali,dedi gülerek.
-Beyy beyy. Bey nerde kızım!
-Ya sanane be karışma aramızdaki meseleye.
Hadi naş naş diye ittim Ali 'yi.
-Hadi su sende işe diye arksından yolladım. İkisi birden merdivenleri iniyordu. Koştum merdivenlere.
-Su direk işe!
-Tamam annecim, diye bağırdı oda.
İçeri girdim Altay efendi salonun ortasında kolları bağlı bana bakıyordu.
-Şu araba işini çözelim bence.
-Hayır bence ihtiyacım yok çarık bey!
Oyun başlamış gibi aklını alacaktım şimdi onun.
-Neden?
Yürüyüp yakasını tuttum. Gömleğinin yakalarını düzelttim ve dudağıma büzerek konuştum.
-İstanbulun en gözde tasarımcısı ve en zengin iş adamı benim sevgilim. Ben istediğim zaman gelip beni istediğim yere götürür bence,dedim. İşaret parmağımı boynuna götürüp aşağıya doğru indirdim. Gözlerini kapatıp kendinden geçti. Bu hali çok hoşuma gitmişti. Dudaklarımı dişlemeye başladım gülerek.
-Mehir sen ciddi misin,dedi gözleri kapalı.
-Sence?
Gözlerini açıp baktı. Bende gözlerimi kapatıp açıp güldüm.
-Tabiki değilsin benimle oynuyorsun?
Tam dokunacaktı ki hemen araya girdim.
-Son maddeyi unutma!
-Peki şu an senin yaptığın!
-O benim bedenim için geçerliydi sen dokunamazsın!
-Sen çok fenasın!
-Huyum kurusun!
-Neden şu an beni cezbeder gibi duruyorsun?
-Hiççç!
-Mehir sen , sen iyi misin?
-Seni tanıyorum bakalım nasıl dayanabilecek misin bu oyuna?
Kulağıma eğildi. Önce nefesini verdi.
-Oyuna dayanırım da sana asla! O yüzden tehlikeli radardasın. Mesafeyi açsan iyi edersin Yalın!
Kahkaha attım. Hoşuna gitmiş gibi bana bakıyordu.
-Hadi naş naş çık evimden, dedim ters ters.
-İşte döndü özüne,diye kollarını kaldırıp başına koydu.
-Hadi çık bende çıkacağım.
-Nereye?
-sanane.
-Soru sorduk.
-Hadi Altay hadi.
Sinirlenerek çıkıyordu ki bir an bağırdım.
-Ayyy dur yada çıkma bekle beni de atarsın arabayla! Demi sevgilim,diye dudak büzdüm.
-Mehirrrr!
-Tamam tamam bekle hazırlanıp geliyorum.
Odama geçip siyah boğazlı crop giydim. Siyah yüksek bel pantolon ve deri ceketimi de çıkarıp saçlarımı taradım. Hafif bir makyaj yapıp son olanak saçlarımı taradım. Parlatıcımı sürüp parfümümü de sıktım. 10 dakika da hazırlanmıştım. Çantamı boynuma asıp içeri geçtim. Altay'ı mutfakta ellerini kuruturken gördüm. Bardakları yıkamıştı.
-Aferin hamarat sevgilim!
Sesle arkası dönüp bana baktı. Baştan aşağı beni süzüp yutkundu. Bu kadar mı etkilendi lan benden! Söylediğim cümleyi duymayacak kadar hemde! Gülümseyip başımı eğdim ve çantama kitabımı Telefonumu kulaklığımı ve cüzdanımı attım.
-Hadi çıkalım mı?
-Çıkalım.
Anahtarı da alıp evden çıktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FALAKA ESARETİ
Teen Fiction"Böyle olmak zorundaydım. Ben buydum. Çift karakterim. Böyle olmasam hayatta kalabilir miydim ki? Yaşadıklarım beni buna sürüklemişti. Bu yüzden beni suçlayamazdı. Hayatıma girmemesini söylemiştim ama kaybolmak istemişti o. Benim karanlığımda kaybol...