ALTAY:
Nefesim kesiliyordu. O kadını her gördüğümde nefesim kesiliyordu çünkü bir kadın bu kadar cesur,korkusuz ve güzel olamazdı. Daha önce çok kadın tanıyıp birlikte olmuştum ama bu bu çok farklıydı. Hayatımda gördüğüm eşsiz bir kadındı. Annemi hatırlatıyordu bana. Annem gibi çok cesurdu. Ama o kadın şu an kıskançlık krizine girip bir yanlış anlaşılma yüzünden çekip gitti. Bütün mevzuyu geride bıraktı.
-Ah salak kız ah,diye gülüyordum odada kendi kendime.
Saat 3'e geliyordu ve ben yine uyuyamıyordum. Telefonu çıkarıp Ali 'yi aradım.
-Alo Ali naptınız?
-Yoldayız kardeşim merak etme az kaldı.
-Duyuyor mu beni?
-Ha yok sızdı be! Kaçıncı rüyasında kimbilir!
-Çok sinirli değil mi?
-Allah sana yardım etsin kardeşim!
-Bana ne diye ediyor oğlum!
-Yaa bir bırak sanki farkında değilim ben.
-Sıçtırtma ağzına Ali adam ol öyle bir şey yok.
-Ölmüş dedem de öyle diyordu zaten.
-Lan siktir git sana ne laf anlatacaksam. Naptın gemiler ne durumda?
-Halletik kardeşim çok güzel battı yine Doğan şerefsizi.
-Tamam ben volkanı arıyorum gelip alacak depodan.
-Tamamdır ben çocuklara söyledim geçiyorlar depoya.
-Hadi selametle dikkatli sür.
-tamamdır.
Doğan. İsminin anlamı tam bir şerefsiz bana göre. Bu etti ikinci oyununa çomak soktuğum. Daha neler yapacağım ben bu adama. Bu daha iyi günlerin onun. Telefonumu tekrar alıp Volkan 'ı aradım.
-Kardeşim
-Kardeşim
-Nasılsın yatmıyordun inşallah?
-Yok nöbetime denk geldin.
-Oh süper oldu bu!
-Hayırdır inşallah Altay!
-Sana yine teslimat teslim edeceğim desem?
-Olum yine kimin bu? Altay bak kardeşim bu işin-
-Saçmalama Volkan sence ben içinde olsam niye devlete teslim edeyim!
-Bilmiyorum olum!
-Sen nasıl polis oldun ben bilmiyorum ki bu beyinle! Herneyse yine aynı yöntem yapıyoruz arar bizim çocuklar ihbar için.
-Tamam kardeşim!
-Çayımı içmeye gel nöbet çıkışı!
-Randevum var canım?
-Oo yine hangi sarışınla?
-Valla bu sefer esmerden yana kullanmayı seçiyorum. Sarışınlar da pek şansım dönmüyor be Altay 'ım.
-Hadi bakalım akşam içeriz o zaman bir şeyler.
-Tamamdır hadi Allah'a emanet !
-Sende Volkan'ım.
Temiz iş. Şimdi rahat bir uyku çekebilirdim. Doğan şu dakikadan itibaren kabusa uyanırken ben rahat bir uyku çekecektim. Gözlerimi kapatıp ve rahat bir uykuya bıraktım kendimi.
Gözlerimi açtığımda saatin daha 6 olduğunu gördüm. Gözlerimi ovuşturup hızla kendimi duşa attım. Duştan çıkınca Umut gelmişti zaten.
-Abi topladım eşyaları.
-Tamamdır Umut. Doğan çıktı mı?
-Henüz değil abi!
-Çıkar o birazdan. Şansım varsa karşılaşırım onunla.
-İnşallah abim.
Üzerimi giyip Umut 'la odadan çıktık.
Umut ödeme işlemlerini hallederken ben dışarda arabamın gelmesini bekliyordum. Doğan ortada yoktu. Telefonumu elime alıp onu arayacaktım ki bir hışımla köşede belirdi.
-Hayırdır Sare uyuyamamışsın galiba!
-Bugün değil Çarık!
-Kıyamam çok üzüldüm. Yapabileceğim bir şey var mı?
-Sendin değil mi olum? Tabi ya senden başka kim olacak!
-Benden kork Doğan. Bu saaten sonra attığın her adımı korkarak at.
-Savaş başladı Çarık! Asıl sen benden kork.
-Hodri meydan Sare. Hodri meydan.
Arkasını sinirle dönüp gidecekti ama aklına bir şey gelmiş ola ki arkasını döndü.
-Mehir nerde?
-Ne bileyim olum senin asistanın?
-Oda bu işin içinde miydi?
-Ne saçmalıyorsun lan?
-Nerde o zaman Mehir?
-Senin asistan sen bileceksin gerizekalı!
Arabasına hızla binip uzaklaştı. Bu sırada Umut'ta gelmişti.
-Nerde lan bizim araba iki saatir?
-Bilmiyorum abi dur hallediyorum.
Şerefsiz Mehir 'den de şüphelenmişti. Mehir 'in evini de biliyordu piç. Oraya giderse varya öldürürüm onu.
Arabamız geldiği sırada Ali'yi aradım. Çalıyordu ama açan yoktu. Tam kapatıyordum ki açtı.
-Nerdesin lan sen!
-Yatıyorum abicim sabaha kadar direksiyon salladım ya hani!
-Kalk lan git Mehir 'in evinin önüne.
-Niye gidiyorum kardeşim o delinin evine.
-Doğan şerefsizi gidebilir oraya? Şüphelenmiş kızdan.
-Söyledin değil mi Altay? Dayanamadım laf soktun sonra anladı değil mi?
-Kalk git Ali ben gelene kadar!
-Olum bir kere de kendini tehlikeye atma be!
-Gidiyor musun yoksa ben bütün adamları oraya yığıp daha çok mu dikkat çekeyim.
-Tamam amına koyayım gidiyorum tamam. Ama beni farkederse varya işte o zaman ben tehlikede olurum haberin ola.
-Korkma bu kadar lan,diye güldüm.
-Hahah komik. Hadi kapatıyorum uykumun da içine ettin zaten.
-Görüşürüz kardeşim.
Telefonu kapatıp gmailime baktım. Gelen mailleri onaylamam lazımdı.
-Abi şirkete mi eve mi?
-Şirkete Umut.
Telefonumu çıkarıp asistanını aradım. O bir gün önce seminer çıkışı dönmüştü.
-Alo günaydın Esra.
-Günaydın Altay bey geç mi kaldım ben acaba?
-Yok yok saat daha 7. Ben yeni dönüyorum 11 gibi orda olurum sende o saatlere yakın geçersin olur mu?
-Tamamdır Altay bey ama 12 de öğle yemeğine Berluti'nin genel müdürü ile yemek ayarlamıştınız. Ne yapalım onu?
-Aa doğru aklımdan çıkmış? Tamam görüşelim yeni sezon için görüşmeler yapacaktım. Her zamanki mekanda değil mi?
-Evet Altay bey!
-Tamam gideriz Esra. Görüşürüz.
-Görüşürüz Doğan bey.
Mehir hiç yazmamıştı. Daha doğrusu gerçekten bitirmişti meseleyi. Anlamadım gitti bu kızı! Niye bu kadar asabiydi. Kesin bugün Duru'yu görmeye gidecekti. Kesinn. Onunla iken gördüğüm halleri gözüm de canlandı. İsteyince o kadar tatlı olabiliyordu ki! Ah Mehir ah ne yaptın sen bana böyle!
-Abi, abi!
-Hah Noldu Umut?
-Abi dalmışsın gitmişsin ya birde gülünce, hayırdır inşallah?
-Sanane lan öyle ağzını yüzünü yamultup saçma saçma şeyler.
-Tamam abi şirkete geldik onu haber vereyim dedim malum sen dalgınsın farkedeceğin yok,dedi imalı bir şekilde
-Umut ciğerlerini sökmemi istiyorsun galiba siktir git işine bak.
Bir hışımla arabadan inip şirkete girdim. Herkesin selamını başla alıp odama çıktı.
-Günaydın Doğan bey,dedi Esra odama gelip.
-Tünaydın Esra.
-Bugünün programını isterseniz aktarayım size?
-Bir zahmet Esra!
-Öğlen yemeğinde genel müdür ile görüşmeniz var, Daha sonra Bay Enrico ve Bayan Donna ile konferans toplantılarınız var. Onları görüntülü bağlayacağım size.
-Tamam başka?
-Saat 2-3 arası boşsunuz.
-Saat 4'te finans müdürümüz ile toplantınız var. Sonrasını çizim için ayırmışsınız Altay bey!
-Tamam Esra hazırlan yarım saate çıkarız yemek için.
-Tamamdır.
Önümdeki dosyaları inceleyip manken seçimi için ayrılan miktarı onaylamam gerekiyordu. İmzaları atıp onayladım.
Telefonumu elime alıp Ali 'yi aradım.
-Nerdesin?
-Sence?
-Bir sıkıntı var mı?
-Şimdilik yok ama evde mi değil mi onu da bilmiyorum ki kardeşim?
-Gidip kapıyı çal bir şeye ihtiyacın var mı de?
-Liğme liğme doğrar bu karı beni!
-Karı ne lan doğru konuş? Git diyorum Ali.
-Tabi bu efsanevi işleri Ali halletsin zaten haklısın kardeşim kapat şu telefonu.
-Haber bekliyorum.
-Bekle sen bekle, deyip telefonu kapattım.
Esra 'yı alıp aşağı indim. Şu toplantı işini halledip bir kaçmak istiyordum mümkünse. Arabaya inip restorana geçtim. Kapıdan ilk girince gözümün önüne Mehir geldi sanki. Ne oluyordu oğlum kendine gel! Kafamı sallayıp düşünceleri yok ettim. Bizi bekleyen önemli müşterilerimizden olan Berluti mağazası ile yeni sezon anlaşması yapılacaktı. Eğer anlaşırsak tekrardan tabi. Restoranın girişinde garsonlardan biri bizim masayı gösterdi. Daha diğerleri gelmemişti. Bize doğru yürüyen garsonu görünce tanıdım. Mehir'in arkadışıydı. Su.
-Merhaba Altay bey nasılsınız?dedi güler yüzle.
-iyiym teşekkür ederim Su sen nasılsın?
-Bende iyiyim teşekkür ederim. Siparişlerinizi alayım mı?
-Yok biraz sonra bir toplantı yapacağım. O zaman alırsın.
-Tamamdır , deyip başını sallayıp gitti.
Bu kız Mehir 'in tam tersiydi aksine tatlı güleryüzlü sevecen samimi bir kızdı. Ya benim ki! Benim ki ne lan. Kendine gel Altay, saçmalama. Kafamı sallayıp kendime gelip toplantıya odaklanmaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FALAKA ESARETİ
Teen Fiction"Böyle olmak zorundaydım. Ben buydum. Çift karakterim. Böyle olmasam hayatta kalabilir miydim ki? Yaşadıklarım beni buna sürüklemişti. Bu yüzden beni suçlayamazdı. Hayatıma girmemesini söylemiştim ama kaybolmak istemişti o. Benim karanlığımda kaybol...