BÖLÜM 17:İLK ÖPÜCÜK

47 4 1
                                    

-Mehir konuşalım mı artık?
-Olum sen rektörü nerden tanıyorsun?
-Benim uzanamadığım el yok unutma sakın bunu hadi gel.
-Dur profesör ile konuşmam lazım.
-Tamam bekliyorum seni,dedi
Tekrar sahneye çıkıp profesör ile selamlaşan kişlerin arasına girdim. Emir'de profesörün yanındaydı.
-Profesör ben çıkabilir miyim 10 dakika?
-Tabi Mehir geri gelir misin?
-Artık işimiz var mı hocam?
-Hayır Mehir istersen gidebilirsin. Teşekkür ederim Mehir çok iyi iş çıkardın.
Elimi tutan eline baktım.
-Asıl ben teşekkür ederim. Bana güvendiğiniz için. Bana sarılmasıyla şaşırıp karşılık verdim. Tam arkamı dönüp gidiyordum ki Emir kolumdan tuttu ve çekip bana sarıldı. Hemen onu itip kendimden uzaklaştırmaya çalıştım.
-Ne yapıyorsun sen Emir?
-Ben sadece gurur duyduğ- cümlesini bitiremeden yüzüne inen yumrukla herkes bize bakmıştı. Ah Altay ah!
-Ne yapıyorsun sen sevgilim diye gülümsedim.
-Gerekeni yaptım üzgünüm sevgilim,diye gülümsedi. Kulağına eğildim.
-En azından bu sefer öldürmedin!diyerek elini tuttum ve herkes bize baka baka dışarı çıktık. Fakülteden çıkana kadar sesini çıkarmadı. Sadece eli elimde birbirimize bakıyorduk. Arabaya yetişince havaya baktı. Akşam olacaktı nerdeyse!
-Bir yemek?
-İştahımı açacak menüyse olabilir ama hala sana sinirli ve kızgınım unutma,dedim.
-Tamam bende o iş hadi bin sen!
Kafamı sallayıp arabaya bindim.
-Ben biraz kestirecem,çok erken uyandım çokta yorgunum.
-Tamam ben seni uyandırırım.
Gözlerimi kapatıp huzur bulduğum insanın gelen kokusu ile kendimi uykuya bıraktım.

ALTAY:
Görebildiğim,duyabildiğim her şey bana onu sevmeyi söylüyor. Uzaklaştıkça yaklaşıyorum ona. İşin en kötüsü de yaklaştıkça da uzaklaşmaktan korkuyorum.
Gururla sevdiğim kadını ayakta alkışlıyorum. Bana kızgın olduğunu biliyordum ama olsun ben her koşulda onun arkasında dağ gibi duracaktım. Tam yıkılacağı anda ben onu doğrultacağım.  Yemek için bizim Ali ile kafamız ne zaman atsa gittiğimiz Zıpkın amcanın fakiranesine getirdim.
-Burası güzelmiş,dedi sandalyeye otururken.
-Seni özel bir yere getirdim.
-Konuşmak için rahat olacağımız bir yer ha!
-Evet.
Zıpkın amca beni görünce direk masamıza geldi.
-Ooo Altay 'ım hoşgeldin,dedi omzumu sıkarak.
-Hoşbuldum Zıpkın amca.
-Hanım kızım sende hoşgeldin. Uzun zaman oldu ha yanında biri olmayalı.
-Hoşbuldum Mehir ben zıpkın amca. Demek ilk gelen ben değilmişim ha zıpkın amca!
-Off ben şaka yapıyorum kızım. Sen bakma bana.
-Salacan başıma ha,diye girdim araya.
-Eee ne alırsınız bakim?
-Kebap,dedim parmağımı uzatarak.
-Mükemmel olur bol acılı olsun ama ,dedi Mehir.
Zıpkın amca gidince Mehir etrafı seyretmeye başladı bende onu. Sadece dalıp gittiğim gözleriydi.
-Neden Altay?
Direk konuya dalmak istedi. İçinde şimdiye kadar tutup taşıdığı fırtına kopsun istedi.
-Ben sana demiştim Mehir,benim hayatım bu.
-Adam öldürmek mi? Niye sen cellat mısın?
-ALNAZ'a zarar veren benim sevdiklerime zarar veren herkese evet celladım.
-Böyle nereye kadar devam edecek Altay?
-Ömrümün sonuna kadar!
-Ömrüne sıçayım senin Altay,diye bağırdı.
-Ben zifiri karanlığım Mehir. Sen hayatıma gelerek bana küçücük bir ışık yaktın ve ben biraz olsun önümü,kendimi, sevgiyi görüyorum.
-Benim ışığımı söndürür senin karanlığın.
-Nerden bilebiliriz ki. Denedik mi?
-O küçücük ışık söndüğü zaman ikimizde kayboluruz.
-Ben seni hep bulurum. Sen bana güven ve bu eli bırakma,dedim ve elimi uzattım masanın üzerinden. Önce bir bana bir elima baktı. Kaşları çatıktı ama gözleri yumuşaktı. Nasıl bir şeydi bu kadın!
-Başka şansım var mı ki,dedi ellerimi tutarak. Gülümsedi. Gülümsedim. Yemeklerimiz gelince konuşa konuşa yiyorduk. Ben hayatımda ilk defa bir kadınla bu kadar sohbet edebiliyordum. Ve en güzel histi bu.
-Mehir?
-Ha efendim,dedi ağzı dolu.
-Seni seviyorum!
Ağzındaki yemeği öksürdü.
-Yavaş yavaş. Boğulacan.
-Senin yüzünden,dedi gülerek.
-Manyaksın!
- Aynen canım sen çok akıllısın zaten.
-Mehir sen hiç gitme!
-Bilmiyorum Altay bey size bağlı ona göre,dedi parmağını bana uzatarak.
-Yediysen kalkalım mı?
-Olur kalkalım.
Zıpkın Amca ile vedalaşıp arabaya bindik.
-Altay bir şey sormak istiyorum.
- Sor sevgilim.
-Doğan'da sizin üyelerden biri mi?
-Eskiden babası üyemizmiş ama ihanet ettiği için babam tabi cezasını kesmiş.
-Belki de bu yüzden babanı- diyip sustu.
-Peki neden atmış?
-Bir kumarhanede yüklü parayı kaldırıp sonra babamı aramış. İşte kumarhane de açık var gel diye. İhbar etmesinin sebebi de o olduğu anlaşılmaması için  ama tabi babam bulmuş onun olduğunu.
-Neden para kaçırıyor ki. Sonuç olarak oranın kârını paylaşmıyor musunuz?
-Tabikide öyle. Bak babamın koltuğunda gözü olduğu için her yolu denemiş,bunu yaparken de babamın işi yönetemediğinden, sürekli para açığı çıkacak ve babam başkanlıktan men edileceği düşüncesiyle hareket etmiş.
-Ama olan ona oldu. Ne yazık bir koltuk insanların canına da mal oluyor anlamadım gitti,dedi  bana laf sokarak.
-Boşver güzelim sen anlama zaten!
Evinin önüne gelince arabadan indik. Gidip ellerin tuttum. Burada bırakmak istemiyordum.
-Gidemeyeckesin galiba gel gel ben sana bir çay yapayım,dedi elimden çekerek.
-Hiç yok demem vallahi.
Yıllar geçti ve benim bu taşa dönmüş kalbimin üzerinde çiçekler açmaya başladı. Bunu başaran bir deniz gözlüydü. Öyle bir güç  ve inat vardı ki bu kadında istese dünyayı hizaya getirebilirdi. Aşık olma sebeplerimi saymak isterim ama hangisinden başlasam ki bilmiyorum. Sadece tek istediğim bu kadının hep yanımda olması.

FALAKA ESARETİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin