ALTAY:
İnsan fiziken bir kez doğar, peki ya ruhen? Yaşadığımız ömür boyunca kaç defa hayal kırıklığı yaşadık, kaç defa düştük, kaç defa yeniden ayağa kalktık düşünsenize bir? İnsanoğlu böyledir çünkü defalarca yıkılsa da yeniden ayağa kalkmak zorundadır. Hani büyük alim Mevlana diyor ya “öldüm der durursun yine de yaşarsın” tam olarak böyledir hayat. Annemizden bir kez doğarız evet ama ölene kadar defalarca kez yeniden doğmak, yeniden ayağa kalkmak zorunda kalırız.
Görüntülü toplantı sırasındayken Doğan üst üste beni aramıştı. Mehir 'i çağırdığını ve onunda geleceğini söylemişti. Ben buna inanmamıştım en başta. Ama bir saat sonra eğer gerçekten görmek istiyorsan bu adrese gel diye mesaj atınca durmadım. Umut ve Sidar 'ı alıp adrese gittim. Ben gittiğimde masada oturup Mehir ile sohbet ediyordu. Mehir bana yalan söylemişti. Ben ona inanmıştım. Güvenecektim. Nasıl bunu yaptı bilmiyorum ama hesabını soracaktım. İçeri girmeyecektim aslında çekip gidecektim ama Mehir 'e dokunmaya çalışınca üçümüz birden üç el havaya ateş edip mekana daldık. Mehir beni görünce onu tutan adama bir kafa yapıştırıp diğerine de tekme salladı ve yanıma koştu. Direk kollarını bana sardı. Saçlarını okşayıp silahı Doğan 'a uzattım.
-Korkma geldim,dedim kulağına.
-Korkmuyorum sen varsın,dedi bana bakarak.
Çok çok kızgındım ona. Bana bunu masıl yapardı!
-Olum sen akıllanmayacak mısın?
-Ah Altay ah! Ben durmam hele ki son olaydan sonra hiç durmam!
-Değil artık Mehir'i aramak iki metre bile yakınına yaklaşmayacaksın. Andım olsun gebertirim seni,dedim.
-Bunu zamanla Mehir belirleyecek,dedi kafasını eğip Mehir 'e bakarak.
-Çek lan bakışlarını kadınımdan.
-Ohooo iki günde kadınım! Altay yavaş gaza bas.
-Siktir git Doğan! Ölmek istemiyorsan çeneni kapat!
Mehir 'in elini tutup hızla mekandan çıktık.
-Altay bak ben-
-Kes sesini Mehir!
İstemsizce sinirden bağırdım.
-Bana bağırma!
-Şu an kendini savunacak konumda değilsin Mehir,dedim arka koltuğun kapısını açarak.
-Geç bin arabaya, dedim.
O ise sadece ters ters gözlerime bakıyordu o güzel gözleri ile. Tereddüt etse de bindi. Sidar ve Umut öne geçtiler bende Mehir 'in yanına oturdum.
-Altay benim gitmem-
-Kes sesini şimdi değil dedim Mehir!
-Niye senin isteğine göre konuşacağız. Ben şu an konuşmak istiyorum!
-Şu an senin bir şey isteyecek hakkın yok!
-Halahala kim karar veriyor buna sen mi?
-Evet ben!
İkimizde arabada son sesimiz ile bağrıyorduk!
-Kendine gel Altay!
-Gelmiyorum!
-Abi yenge!
-Neeee!
İkimizde aynı anda Sidar 'a bağırmıştık.
İkisi de korkuyordu şu an.
-Şey bu halde şirkete gitmeyelim nereye gidelim!
-Sür mekana.
-Ne mekanı dersim var benim gelmiyorum ben!
-Konuşacağız Mehir!
-Dersim var.
-Şu an hiç umrumda değil!
Kollarını bağlayıp sinirle dışarı bakmaya başladı. Oda anlamıştı onu bırakmayacağımı. Ali arıyordu.
-Naptın kardeşim?
Gelirken Ali 'ye yolda anlatmıştım. Oda Mehir 'in gitme ihtimali sıfır demişti ama Mehir hanım ikimizi de yanıltmıştı.
-Aldım mekâna geçiyoruz. Nazlı orda mı?
-Burda.
-Siktir! Neyse yapacak bir şey yok. Aşağı boş değil mi?
-Boş kardeşim.
-Tamam görüşürüz.
Telefonu kapatıp yandan ona baktım. Hala bana sinirlenme hakkı buluyordu kendinde hanfendi. Ah ah nasıl yaparsın Mehir nasıl! Mekanın önüne gelince arabadan indik. Hızla gidiyordu ki yetişip elini tuttum.
-Kızgınsın niye tutuyorsun?
-Ne olursa olsun mantıklı açıklaman olduğu sürece sen benimsin. Benimlesin!
Kafasını çevirip içeri girdik. Öğlen vakti olduğu için çok sakindi. Ama diğer perde arkası oldukça kalabalıktı. Ali mekana girdiğimizi görünce bize doğru geldi. Omuz tokalaştırdıktan sonra Mehir ile yumruklaştılar.
-Yan taraf ne durumda?
-Baya kalabalık bugün!
-İyi dikkat etsinler!
-Merak etme. Hadi gelin bir şeyler ısmarliyim de öyle gidip konuşun.
-Çok iyi olur dedi Mehir.
Onlar bar masasına geçerken bende gittim. Nazlı ortalarda görünmüyordu umarım görünmezdi de!
-Hoşgeldiniz Altay bey, dedi sarışın Massimo. İtalyan barmenimizdi. Türkçe'yi tamamen çözmüştü.
-Hoşbuldum Massimo! Mehir Massimo!
-Hoşgeldiniz güzel kadın,dedi elinin üzerini öpecekken Mehir hemen çekti.
-Massimo è la mia donna. capisci? sii intelligente se non vuoi morire.(Massimo benim kadınım. Anladın mı? Ölmek istemiyorsan akıllı ol),dedim.
Massimo özür dileyerek arkasını döndü ve içecek hazırlamaya başladı.
-Ne dedin?
-Boşver.
-Ali ne dedi bu?
-Kızım ben İtalyanca bilecek kadar gelişmedim daha.
-Zaten sen ne bok bilirsin ki dedi.
-Bak bak ona kusamadığın bana kusma yenge hanım. Yiyorsa ona yap!
-Ondan korktuğumumu sanıyorsun. -Kusacam sen hiç merak etme, dedi gözlerimin içine bakarak. Ona hem çok sinirliydim hem de alıp içime saklamak istiyordum. İçeceklerimizi yudumlarken Mehir çok sessiz ve suratı asıktı.
-Ali akşam burayı havalandırın!
-Tamam kardeşim.
-Massimo ergen almıyorsunuz değil mi?
-No Altay bey!
-Ooo Altay beyy gündüz gözüyle içki ve buralarda!
Nazlı. Kaldığın yerde kalsaydın öldürdün zaten. Yanıma gelip yanağıma öpücük kondurdu. Mehir ağzındaki sodayı Ali 'nin üzerine fışkırdı şaşkınlıkla.
-Yuh be kızım bir sıçmadığın kaldı,dedi Ali.
-Aaa sen kimsin Ali şükür birini buldun mu,dedi Nazlı kolunu omzuma koyarak.
-Ovvv hayır hayırr,dedi Ali.
Mehir sinirlenip ayağa kalktı ki kolunu ittim omzundan. Bende ayağa kalkıp gerekeni yaptım. Elimi Mehir 'in beline koyup kendime çektim.
-Tanıştırayım. Nazlı'dan bahsetmiştim sevgilim ortağım gibi bir şey. Nazlı Mehir benim sevgilim.
-Nee ciddi misin bununla mı,dedi kinayeli gözlerle Mehir 'i süzerek. Mehir ise onu yiyecek gibi bakıyordu.
-Çok pardon tatlım memnun oldum,dedi Nazlı elini uzatarak. Mehir ise sadece ona ters ters bakıyordu ki belini sıktım.
-Bende bende Nazlı,dedi.
-Yani bilmiyordum ben hiç bahsetmedi Altay ondan şaşırdım.
-Ben sana hiçbir zaman özel hayatımdan bahsetmem, dedim.
-Aslında haklı hepsi ile tek gecelik geçirdiği için hangisinden bahsetsin ki dedi.
-Anlıyorum,dedi Mehir sakinliğini korumak amacıyla kaşını kaşıyarak.
-Yani büyük ihtimalle yarın seni de göremeyeceğiz canım,dedi.
-Nazlı saçmalama! Mehir'le öyle bir ilişkim yok benim. Mehir benim kadınım,dedim.
-Bir dakika bir dakika. Bak Nazlı son iki dakikadır haddinden fazla sakin durdum. Kendine gel kızım! Kadın kadınla nasıl böyle konuşur! Düşük seviyeli misin kızım sen,dedi Mehir. Ali ise arkadan elini ovv işareti yaptı zevkle.
-Mehir -diye araya girecektim ki Mehir hemen elini kaldırdı beni durdurarak.
-Bak canım çok kaptırma kendini diye söyledim ben hep iyi niyetim yani!
-Sen iyi niyetini kendine uygula canım. Senin daha çok ihtiyacın var gibi,dedi Mehir ve sinirle gelip elimi tuttu. Merdivenlere yöneldik. Aşağı inip koridorun sonuna yürüdük. Öyle bir sinirli yürüyordu ki anlatamam beni de çekiyordu! Kitaplığın önüne gelince sinirle bana döndü.
-Aç şu zıkkımı!
Düğmeye basıp içeri geçtik. Kapıyı geri kapattım.
-Otur sakin ol , dedim sandalyeyi çekerek. Sinirle oturup tırnağını yiyordu.
-Bu kızı hiç sevmedim.
-Oda seni sevmedi.
-Aman çok lazımdı. Uzak dur bu kızdan!
-Nasıl durabilirim Mehir? Ortağım ya o benim.
-Bilmiyorum bir şekilde dur.
-Zaten seviyemiz hep iş ilişkisi kısmında merak etme.
-O seviye geçmesin.
Sandalyeyi önüne çekerek oturdum ve dibine girdim.
-Senden başkası ile başka seviyem olamaz ama senin olabiliyormuş onu gördüm bugün.
-Altay ben bugün -
-Bana yalan söyledin Mehir!
-Hayır -
-Bana Duru 'ya gidiyorum dedin ama o şerefsize gitmişsin.
-Altay gerçekleri öğrenmen lazım dedi. Yoksa okula gelecekti mecbur gittim.
-Neden bana söylemedin Mehir? Neden yalan söyleme gereği duydun onun için bana? Hemde onun gibi biri için!
-Gelecektin kavga edecektin, daha çok onunla başını ağrıtacaktın!
-Böyle ağrımadı mı? Böyle daha çok ağrıdı.
-Özür dilerim.
Ne! Mehir 'e baktım. Mehir yere bakıp benden özür diliyordu.
-Bana yalan söyleme bir daha Mehir! Asla! Yalan ve ihanetten nefret ederim.
-Haklısın! Bu ilk ve sondu.
-Seni o adamla görünce kafayı yiyecektim biliyor musun?
Kafasını yerden kaldırıp bana baktı. Yüzünü yaklaştırıp yanaklarımı öptü.
-Çok üzgünüm inan ki!
-Tamam sorun yok,dedim sarılarak. Mis gibi saçlarını öptüm. Mehir 'in telefonu çaldı. Su arıyordu.
-Alo Su! Yok hayır Altay 'ın bar mekanındayım. Bilmiyorum dur sorayım. Daha ne kadar burdayız,diye sordu.
-Burdayız biraz daha sevgilim.
-Daha burdayız Su. Hmm bilmiyorum ki! Bir dakika. Su ve arkadaşlarım buraya gelebilir mi ama akşam,diye sordu Mehir.
-Tabiki Mehir saçmalama o nasıl soru?
-Tamam ikisini de al gel Su akşam. Atarım konumu.
-Ali alır onları konum atma.
-Hayır Umut alsın.
-Tamam Umut alsın, dedim gülerek.
- Hadi gel o zaman seninle işlerimi halledelim.
-Tamam da ne işi,diye sordu.
-Gel sorgulama.
Elini tutup yukarı çıktık. Bara çıkınca Ali 'nin yanına gittik.
-Yengem be nasıl koydu!
-Tabi olum ne sandın!
-Şşşş duyacak kız tamam susun.
-Altay savunma onu!
-Onu savunmuyorum ama şu ortamda onun dışlanmış gibi hissetmesini istemiyorum.
Kafasını sallayıp sustu.
-Arabanın anahtarını ver Ali.
-Bana vermedin ki abicim.
-Seninkini.
-Vereyim de çocuklar dışarda.
-Yok çocuklar akşama doğru Su ve arkadaşlarını almaya gidecek buraya gelecekler.
-Ne ciddi misin? E ben gider-
-Nah gidersin! Umut gidecek yoksa getirtmem buraya,dedi Mehir.
-Tamam be pis kaynana.
-Sus uzak dur kardeşimden!
-Niye sen benimkinden durdun mu?dedi Ali.
-Senin kardeşin benden uzak durmadı.
-He he! Hem belki Su 'da uzak durmak istemiyorum benden kimbilir!
-Siktir hadi ordan!
-Tamam yeter hadi gidelim biz Mehir!
Elini tutup çekiştiriyordum ama hala laf kapışmasındaydılar.
-Yenge dedik be!
-Yengen olmam kardeşime sulanman anlamına gelmiyor. Akıllı ol Ali! Dışarı çıkınca Umut ve Sidar 'a talimatları verdik ve arabaya bindik.
-Nereye gidiyoruz?
-Gidince görürsün.
Yol sessizdi. Mehir elini radyoya uzatınca güldüm.
-Merak etme şu an deliliğim üzerimde değil!
-Peki.
Cem Adrian 'dan "ben seni çok sevdim" şarkısın açıp dışarıyı izlemeye başladı. Korkmuştu aslında bugün ama belli etmemeye çalışıyordu.
Nakarata gelince bende ilk defa bir kadına şarkı söyledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FALAKA ESARETİ
Teen Fiction"Böyle olmak zorundaydım. Ben buydum. Çift karakterim. Böyle olmasam hayatta kalabilir miydim ki? Yaşadıklarım beni buna sürüklemişti. Bu yüzden beni suçlayamazdı. Hayatıma girmemesini söylemiştim ama kaybolmak istemişti o. Benim karanlığımda kaybol...