BÖLÜM 19: İLK HATA

79 0 0
                                    

Aşk esarettir,esirliktir demişlerdi ama ben onda esareti değil özgürlüğü tatmıştım. Ben onda nefes almayı tatmıştım. Hayatımda her şeyi siyah beyaz görürken onunda siyah olmasına rağmen diğer renklerin de var olduğunu tattım. Evet ikimizde siyahtık ama biz birleşince renkler gerçekliği ile gün yüzüne çıkmıştı resmen. Ben içten gülmeyi tatmıştım. Ben annemin güzel kokusunu tatmıştım onda. Şimdi o koku benden çok uzakta.

-Mehir değil sanki kardeşim!
Yüzünü dikkatle inceliyordum ama fark edilmiyordu. Çünkü gerçekten tanınmayacak haldeydi.
-Üzerine baktınız mı kimlik falan var mı çanta ya da?
-Abi şimdi parmak izimiz olmasın diye dokunmak istemedik.
Haklılardı. Kafamı usulca sallayıp Volkan 'ı aradım. Nolur Allah'ım Mehir çıkmasın. Ama nedense şu an bu kadının olmadığına dair bir his var içimde. Hemde çok kuvvetli bir his. Hala onun yaşadığına nefes aldığına dair umudum çok yüksek.
-Alo Volkan!
-Efendim kardeşim?
-Biz orman yolunda Mehir 'i aramaya geldik.
-Lan ben sana ne dedim sen yapıyorsun!
-Yav bir dur dinle önemli bir şey diyeceğim sana.
-Ne ne bok yedin yine.
-Yok öyle değil. Biz ormanda bir kadın cesedi bulduk.
-Sakın bana-
-Bilmiyoruz anasını satayım. Ceset tanınmayacak halde. Gelmen lazım!
-Siktir kapat hemen geliyoruz. Dokunmayın sakın cesete.
-Yok tamamdır bizde o iş , sen hızlı davran Volkan.
Telefonu kapatıp beni dikkatle süzen adamlara baktım.
-Aramaya devam Mehir 'in kullandığı arabayı bulana kadar burdayız. Siz devam edin bir şey olursa telsiz ile haber verin yine.
-Kardeşim sakin ol! Ben hissediyorum Mehir değil bu kadın!
-Garip bir şekilde bende öyle hissediyorum. Hala nefes aldığını ensemde hissediyorum sanki Ali.
-Bulacağız ve o daha çok bizim başımıza bela olacak. Su için daha çok kavga edeceğim ben onunla.
Gülümsedim. Herkesin üzerinde öyle bir etki bırakmıştı ki yokluğu zamanı durduruyordu sanki.
-Ben bir Su 'yu ariyim. Nasılmış falan konuşayım.
-Konuş konuşta sakın bu ceset olayından bahsetme. Belli bir şey yok korkmasın kızda.

-Yok yok merak etme abicim söyler miyim hiç?

MEHİR:

-Evet anlatacak mısın artık Mehir?

-Ne bok anlatmamı istiyorsun acaba Doğan?

-Mesela benim yanıma işe nasıl girdiğini, nasıl bana bu kadar güven verdiğini ya da ya da Altay ile birleşip beni nasıl kandırdığını. Bunların hepsini neden yaptığını?

-Ne saçmalıyorsun sen acaba yine?

-Ay Mehir sen akıllı bir kızsın öğrenemeyeceğimi düşünmüyordun değil mi?

Piç öğrenmişti her şeyi. Ama inkar etmeyecektim. Çünkü benim karakterime ters. Yaptığım bir şeyi inkar etmek asla benlik değildi.

-Evet yaptım iyi ki de yaptım. Hiç pişman değilim. Senin gibi bir insanın foyalarını dökmek bir zevkti.

Uzun bir kahkaha attı. Hatta öyle sinir bozucu ses tellerini sıkmak istedim. Ayağı kalkıp üzerime doğru yürüdü.

-Ah Mehir ah! Altay ile de bilerek sevgililik oynadınız bana yani?

-En başta öyleydi ama artık değil. Doğan biliyor musun senin bu hayatta yaptığın en iyi şey ne?

-Ben her şeyi iyi yaparım Mehir 'cim ama senin açıdan baktığın iyi şeyi merak ettim doğrusu?

-Senin sayende birbirimizde aşkı bulduk. Ruhumuzu bulduk. Teşekkür ederiz,dedim yalancı bir tebessümle.

-Peki sen ne kadar tanıyorsun Mehir Altay 'ı? Ne kadar biliyorsun Altay'ı?

-Hayatında olan biteni bilmem gerektiği kadar biliyorum.

O sinir bozucu kahkasını tekrar attı. Bu adama gülmeyi yasaklamak lazımdı çünkü gerçekten insanın sinirlerini gerecek bir psikopat gülüşü vardı

FALAKA ESARETİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin