BÖLÜM 23: BİTMEYEN ESARET

53 1 0
                                    

Gözlerimi açınca tanıdık bir ev ile karşılaştım. Yabancı gelmemesi ürketmemişti beni çünkü dün geceye dair hiçbir şey hatırlamıyorum. Yatağımdan başımı kaldırınca öyle bir sancı girdi ki. Tekrar başımı koyup derin bir nefes aldım. Kafamın içinde davullar zurnalar patlıyordu. Ayrıca üzerimde o kitaplardaki ve filmlerdeki kadınların gecesini hatırlamadığı sabah giydikleri uzun beyaz gömlek vardı. Allahım ben ne yapmıştım böyle! Hiçbir şey hatırlamıyordum!
Yataktan yavaşça doğrulunca hafif gözüm karardı ama hemen duvara tutundum. Merdivenleri inince mutfaktan Serdar ortaç 'ın ben adam olmam şarkısını söyleyen birinin sesi geliyordu. Mutfaktan güzel kokular geldiği de kesindi. Yaklaştıkça müziğin sesi daha çok kafamı koparacaktı sanki. Mutfak kapısından bağırdım.
-Güloşsşu müziğin sesini-
Cümlemi bitiremeden gördüğüm kişiyle şoka uğradım. Altay şarkıyı söyleyen ayrıca şu an önünde önlük olup kahvaltı hazırlayan da oydu.
-Senin ne işin var burda!
-Burası benim evim ya hani Mehir'cim.
-Ayyy hiç anlamadım biliyor musun? Çok pardon. Mutfakta ne işin var diye sordum embesil! Ayrıca şu müziğine sesini de kısar mısın zaten başım çatlıyor!
-Keyfim ve kayhası bugün kahvaltı hazırlamak istedi ondan. Ayrıca o başında çatlasın! Geç dereotlu omlet yapıyorum az kaldı. Her şey hazır.
-Zehir atmadın değil mi?
-Düşündüm aslında ama sonra dedim ki biraz daha işim var bu kızla lazım bana o yüzden biraz daha yaşama hakkın var!
-Tam bir embesilsin!
O halini mutfakta bırakıp yüzümdeki sırıtışla masaya geçtim. Hayret Ali yoktu. Gerçi evde kimse yoktu. Elinde sıcak mis gibi omletle masaya doğru geliyordu.
-Aç ortayı aç!
Hızla ortayı açıp iştahla omlete baktım. Gerçekten çok güzel görünüyordu.
-Sana çay veriyorum.
-Makbule geçer yani.
-Ah ah!
Yavaşça tabağımı doldurup yemeye başladım. Çok boş bir sessizlik vardı ama asla ona bakmayıp tam karşımda duran dış kapıyı izliyordum.
-Birini beklediğini düşünecem artık!
-Sen hep istediğini düşünürsün zaten insanların açıklama yapmasına izin vermezsin.
İyi yerden vurdum hakikaten!
-Uvvv bak bu iyiydi.
Kollarımı bağlayıp yüzüne baktım ve kafamı salladım.
-Derdin ne Altay?
-Nasıl yani,dedi kahvesini yudumlarken.
-Kaç gün önce önüme çıkma dedin. Bitti dedin. Bana ihanet ittin dedin. Şimdi ise evindeyim , gömleğin üzerimde ,kahvaltı hazırladın bana hiçbir şey yokmuş gibi hemde. Dengesiz misin olum sen!
Gıcık tutmuş gibi boğazını çekip doğruldu.
-Dengesiz konusunda haklısın biraz olabilirim ve evet seni dinlemem lazımdı. Hata ettim özür dilerim.
-Hata yaptığını anlamama ne sebep oldu acaba?
Aklıma gelen bir şey vardı ama umarım başıma getirmemiştir.
-Düşünmek. Düşününce sana haksızlık ettiğimi anladım ve bugün bana baştan sona anlatmanı istiyorum.
Açıklaması kahkaha atmama sebep olmuştu. Beni salak sanıyordu.
-Sana inanamıyorum. Ordan bakınca yiyecek gibi mi duruyorum?
Gözlerime iki saniye baktı. Sonra kaşlarını yukarı kaldırıp indirdi.
-Benden uzak dur Altay. Verdiğin kararın arkasında dur.
-Kusura bakma Mehir! Ben böyle olsun istemedim.
-Peki nasıl olsun istedin?
-Bilmiyorum öfkeme yenik düştüm.
-Beni dinleseydin yine öfkelenseydin. Bazı şeylerin telafisi olmaz.
-Bak senin başta ondan yardım istemen de hata. Sonradan vazgeçmiş olsan da.
-Hala hatalı aradığın bir ilişkideysen o ilişki asla sağlıklı değildir üzgünüm.
Masadan kalkınca bileğimi tuttu.
-Al şu ilacı iç nereye hem!
Hızla elinden ilacı çekip aldım.
-Kahvaltı için teşekkür ederim ama uzak dur benden. Ayrıca sesin de berbatmış. Bir daha söyleme
Yalan çok güzel bir sesi vardı. Hemen üzerimi giyip bu evden defolmak istiyordum.

ALTAY:
-Ne var Ali ne giyiniyorum olum çıkacam şimdi!
-Ne bu gerginlik yengede kollarında güya bugün güne güzel başlar diyordum be!
-Hmm O gıcıkla bu pek mümkün değil?
-Neyse şu an daha önemli bir haberim var?
-Çabuk söyle!
-SARİMAY vakfı varya bize bir teklif getirdi ya da istek diyeyim.
-Şey bu lösev vakfı değil mi?
-Aynen aynen kardeşim ve asla geri çevirmeyeceği bir istek. 1 saate toplandı oluşturduk biz seninle.
-Ani değişikliklerden nefret ediyorum biliyorsun oğlum!
-lan defileye az kaldı zaten. Mecbur anlaşmamız lazım.
-Kapat geliyorum.
Mehir hanım yine bir hışımla bizi arkada bırakıp gitmişti ama vazgeçmeyeceğimi biliyordu o da. Ne yapıp edip affetirecektim kendimi. Ama o Emir denen lavuğun ağzını burnunu da bir ara kıracaktım.
Hazırlanıp Umut'la şirkete geçtim. Şirkete girince herkesten günaydın faslını almak zorundaydım. Bu kısmı hiç sevmiyordum ama kimseyi kırmakta istemiyordum çünkü her çalışanım benim için değerliydi.
-Leyla Leyla Leyla sen niye bu herife uyuyorsun yaaa!
-Çok ısrar etti kıramadım Altay bey! Biliyorsun-
-Biliyorum biliyorum Ali bey'ciğiniz tatlı dile var ,dedim parmaklarımı tırnak işareti yaparak.
-Adamlar gelmedin konferans görüşmelerimi bağla bari onları aradan çıkarayım.
-Tamamdır Altay bey!
-Sende bir kahve kap gel lan!
-Sen iste yeter paşam!
Yarım saat süren konferansların ardından adamları gelmişti. Ali'yi şirketin avukatını ve şirkette az da hissesi olsa Nazlı'yı alarak toplantı salonuna geçtim. Vakfın yetkilileri gelmişti.
1 saat süren toplantının ardından çok güzel bir anlaşmaya varmıştık.
-Olum ne güzel kalplisin be!
-Abartma tamam.
-Gerçekten öylesin Altay. Göz doldurucu bir yüreğin var canım benim,dedi koluma girerek Nazlı.
Hızla kolumu çekip uzaklaştım.
-Tamam tamam arkadaşlar uzatmaya gerek yok. Leyla hemen Erkin ve Sina ile konuş konsepti ayarlayıp manken seçimi yapsınlar hemen yarın elimde olsun.
-Tamam da Altay bey özel elbise için manken seçimini siz yapacaktınız.
-Özel elbise derken,diye araya girdi Nazlı.
-Yaa işte kardeşim bu sefer öyle bir şaheser yaratmış ki muhteşem. Ve bunu taşıyacak kişinin de muhteşem olmasını istiyor!
-Yaa öyle mi bir ben deneyeyim istersen Altay!
Ali ve Umut Nazlı'nın bu dediğine kahkaha attı. Ben ise onlara gülmemek için zor tutuyordum kendimi.
Öyle bir göz devirdi ki ağlamamak için zor tutuyordu kendini.
-Eğer uygun bir aday bulmazsam aklımdadır Nazlı'cım diye burnuna dokundum. Ben odamdayım.
Aklımda bir kişi vardı biliyorum ikna etmesi şu an çok zordu ama benim isteyipte yapamadığım hiçbir şey yoktu. Zaafımdı. Zaafıyım. Bu yüzden kabul edecekti. Biliyorum onu bir şekilde ikna etmenin yollarını bulacaktım. Odama geçince direk telefonumu elime alıp Deniz gözlümü aradım.
Uzun bir çalışın ardından açtı.
-Ne var ne!
-Ne yapıyorsun?
-Sanane embesil niye aradın?
-Öğle yemeği yiyelim diyecektim?
-Ben zaten yiyorum şu an. Git kendi başına ye!
-Tamam ne yemek yaptın!
*Mehir bak bu şalgamın tadı efsane*
Arkadan gelen erkek sesi ile koltuktan fırlamam bir olmuştu.
-Sen sen kimlesin?
-Ya aaa sanane Altay ya bir arkadaşımla yemekteyim.
-Erkek mi bu arkadaşın?
-Altayyy?
-Mehirrr!
-Evet erkek kafeden çalışma arkadaşım.
-Gürkan mı yoksa?
-Evet ve görüşürüz Altay ayıp oluyor çocuğa.
-Mehir bak bilmiyorsun o çocuk-
-Görüşürüz Altay'cım görüşürüz,diyerek telefonu suratıma kapattı. Ayağımın dibine gelen ilk sandalyeye tekmeyi geçirdim. Bu Kadın beni delirtecekti Allahım! Ya nerde ona zarar verenler varsa dibinde bitiyorlar ya! Nerde Doğan'ın bir şerefsizi varsa Mehir'in arkadaşıydı.
-Lan ne oluyor yine!
-Sus Ali sus!
-Lan daha yeni ağzın kulaklarındaydı.
-Çağır bizim şu Zebeyir miydi Zübeyir miydi neydiyse artık çağır o programcıyı!
-Noldu oğlum noldu?
-Mehir'i bulacak bana! O Gürkan denen herifle buluşmuş! Git telefon numarasını mı veriyorsun ne veriyorsun bulsun yirmi dakikası var ona göre!
-Tamam tamam bende bir Su'yu arayayım belki oda biliyordur.
Telefonu elime alıp mesaj atmaya başladım.
*Canım benim konuşmamız gereken önemli bir mevzu var ondan aradım.*
Bekleyiş. Bekleyiş. Bekleyiş. Cevap yok.
*Yoksa seni rahatsız etmem biliyorsun?*
Yine bekleyiş. Ve yine cevap yok.
*Bence arkadaşına ayırdığın süre yeterli kalanını sana ayırmalısın çünkü gerçekten önemli.*
Hala bekleyiş ve hala cevap yok.
-Yani elindeki o çatal bıçağı bırakırsan cevap yazabilecek konuma gelebiliyorsun biliyorsun değil mi? Tabi onun dışında başka bir şeyler ile uğraşmıyorsan!*
Resmen kız beni çıldırtmak için cevap vermiyor!
-Bulduk kardeşim konumu atıyorum sana!
-Aslansınız beee! At hemen.
Ceketimi bir hışımla ayıp arabaya uçtum.
-Yok Umut ben tek gidecem. Kal sen!
-Tamamdıd abi!
Ali'nin attığı konum biraz uzaktı buraya ama haritadan bakıp mekanı buldum. Tanıdık bir mekan olduğu için kestirme yolu kullanıp trafiğe girmek zorunda olmayacaktım. Olabildiğince gaza basıyordum. Ben bu kıza ne zaman laf anlatacaktım bilmiyorum ama o kafasına sokacaktım bunu. Mekanın önüne gelince direk içeri daldım. Hemen önüme gelen garsonun dediklerini duymadan etrafta gözlerimle onları aradım. Arka tarafta Mehir'in simsiyah saçları görüş alanıma girince karşısındakinin o piç olduğunu görünce direk onlara doğru yürüdüm.
-Al-Altay dedi Mehir kekeleyerek.
-Hadi Mehir kalk gidiyoruz.
-Ne saçmalıyorsun Altay. Gerçekten inanamıyorum sana.
-Sorun mu var Meh-
-Kes lan sen sesini seninle sonra hesaplaşacağım.
-Ne diyorsun sen Altay ya arkadaşıma ne hakla.
-Mehir yapma böyle hadi güzelim!
-Altay bey galiba seni biraz kıskanıyor-
-Olum sen ölmek mi istiyorsun! Sus dedim sana değil mi! Hesaplaştığım zamanda böyle hevesli olmanı isterim dedim burnunun dibine girerek.
Mehir beni omzumdan tutup itti ve ondan uzaklaştırdı.
-Ya sen kimsin! Benim neyimsin! Kim olarak arkadaşımla böyle konuşabiliyorsun!
-Geliyor musun gelmiyor musun?
Bir hışımla oturarak kollarını bağladı.
-Tabiki de gelmiyorum.
-Benden günah gitti o zaman özür dilerim şimdiden
Çantası ve kabanını elime alıp direk bacaklarından tutup sırtıma attım onu.
-Lan lan bırak beniii! Yardım edin, kaçırıyorlar ne bakıyorsunuz yardım etsenize!
Birkaç garsona sevgilim deyince hepsi geri çekildi.
Dışarı çıkana kadar sesini kesmedi. Arabayı açıp sağ koltuğa bıraktım onu.
-Uslu dur!
-Sen kaptığını sanıyorsun hı!
-Bağırma Mehir!
-Bağırırım sen ne hakla arkadaşıma böyle davranıp beni bu şekilde kaçırmaya kalkarsın!
-Siktir bak konuşturma beni kızım!
-Ya bir konuşsana sen ya bir konuş hele! Hem ben senin kızın falan değilim!
-O içerde oturduğun piçi tanıdığını sanıyorsun ama O herif Doğan'ın adamı. Şimdi uslu dur konuşacaz.
Söyledim şeyle öyle bir şoka girmişti ki kapıyı kapatmama rağmen yüzü hala dışarı dönüktü.
Uzun bir sessizlik vardı. Ne zaman bozacaktı bilmiyorum ama bekliyordum hala.
-İftiraya mı başladın şimdi de?
İşte konuşmuştu. Kendi bilincinde şoku atlatıp inanmama evresine geçmişti.
-Saçmalama Mehir ne zaman gördün bunu!
-Çünkü bunun başka açıklaması olamaz. Olmayan bir şeyi ortaya atmak hatta birinin üstüne atmanın başka açıklaması olamaz!
-Kanıtlarım var!
-Görmek istiyorum!
-Hay hay!
Sevdiğim kadının bana koşulsuz şartsız inanmaması zoruma gidiyordu. Ben ona hiçbir zaman yalan söylememe rağmen! Hızla Ali'yi aradım.
-O fotoğrafları depoya getir!
-Gürkan'ın mı!
-Aynen.
-Tamamdır kardeşim!
Telefonu piç indirmeden depoyu ayarlamak için Nazlı'yı aradım.
-Alo Nerdesin?
-Mekandayım canım yarınki toplantı için hazırlık yapıyorum.
-İyi kolay gelsin. Yarındı değil mi?
-Sakın Altay! Bu sefer asla kabul etmem!
-Tamam yok yok aklımda bu sefer hiç sorun çıkmayacak.
-Söz mü!
-Söz. Bana bak!
-Dinliyorum canım.
-Depo boş mu?
-Sanırsam boş olması lazım.
-Tamam değilse de boşalt.
-Tamamdır bende o iş hallederim birazdan!
-Birazdan değil hemen Nazlı! Geliyorum.
Alkış sesi duyunca kafamı ona çevirdim.
-Yanımda o kadını araman.
-Ha öyle mi olduk? Sen gidip Gürkan 'la buluşmayı biliyorsun ama.
-Bunla o aynı şey değil. Gürkan benden hoşlanmıyor en azından.
-Yaaa yaaa kesin öyledir.
-Seninle muhattap olmak istemiyorum.
-Dur dur bir dakika ya . Niye kıskandın ki sen şimdi? Sevgili değiliz. Hiçbir şeyim değilsin diyordun sen!
-Nee bın mu seni kıskandım. Hahayt! Kıskanan sensin. Deliye dönen sensin!
-Ben en azından cesurum kabulleniyorum. Sen korkağın tekisin. Kabul edemiyorsun deli gibi hala beni sevdiğini.
-Beni gaza getiremeyeceksin! Beni gaza getiremeyeceksin Altayyy,diye bağırdı. Bu hareketi beni deliye çevirmişti. Arabayı önce sağ sonra sol yapıp ani fren yaptım ve istediğim oldu kendisi bana doğru savruldu. Direk kolundan tutup dudaklarına yapıştım. Özgürlüğüne kavuşmuş bir mahkum gibi yavaş yavaş öptüm. Başta karşılık alamadım ondan. Ama yakarcasına karşılık verince daha de istedim onu. Fazlasını. Yanmak istedim sönmeyecekmiş gibi. Kavurulmak istedim. Bu kadının dudaklarında hayat bulmak istiyordum ben!
-Bana bunu bir daha yapma Altay,dedi benden uzaklaşarak. O kadar kızarmıştı ki yüzüme bile bakmıyordu.
-Peki,dedim hafifçe sırıtarak. Ben bugün şu dakika cevabımı almıştım. Hala beni istiyordu oda. Deli gibi hemde. Tekrar arabayı çalıştırıp gaza yüklendim. Mekana vardığımızda gündüz olduğu için kalabalık olmadığını biliyordum. O yüzden buralı tercih etmiştim zaten. Ali'nin arabası burdaydı gelmişti bile.
-Hadi in!
-Ben o kadınla yaz yüze gelmek istemediğim halde ne diye burayı getiriyorsun,diye hiddetlendi. Bu kadının ani çıkışları sinirlenmesi beni daha çok kendine çekiyordu.
-Hadi Mehir!
-İner misinnn!
-Mehir başlama yine.
Kollarını göğsünde birleştirip öyle dik dik bana baktı. Yine inadı tutmuştu. Elimi yüzüme götürüp sıvazladım. Derin bir nefes aldım.
-Mehir iner misin?
-İnerim tamam,dedi saçlarını savurarak.
Bu kız harbi beni çıldırtacaktı. Arkasından gülerek indim aşağıya. Nazlı beni görünce gülümseyip bana doğru yürüdü. Arkamdaki Mehir'i farketmiş ola ki suratı bir anda sirke satmışa döndü.
-Yaa Altay bu kızı benden özür dilemesi için mi getirdin canım hiç gerek-
-Hop hop hop sen kimsin be senden özür dileyeceğim hadsiz!
-Durun yine başlamayın!
-Baksana ya ağzı kaba biri ile ne konuşacam ben zaten Altay'cım.
-Nazlııı lütfen!
-Birincisi isteyince lütfeni ne güzel kullanabiliyorsun bak. İkincisi sen daha kaba ağzımı görmemişsin canım görmekte istemezsin,dedi hışımla depoya doğru hareketlendi.
-Ali aşağıda mı?
-Evet canım.
-Tamam aşağıya kimse gelmesin.
Başını sallayınca yürüdüm ki arkamdan geldiğini farkettim. Kimseden kastım oydu ama kendini o kefeye koymamıştı.
-Sende Nazlı,dedim arkamı dönerek. Hızla depoya geçince Ali ve Mehir'i gördüm.
Mehir koltuğa yayılmış sinirle sana bakıyordu. Ali ile dostça selamlaştım.
-Küpe bindirmişsin yine.
-Onun küpe binmediği zaman mı var Ali?
-Duyuyorum siziii!
-Neyse hadi gel şu olayı çözelim artık!
Ali elindeki fotoğrafları bana gösterince alıp ceketimin iç cebine koydum bakmadan. Önce konuşup sonra hala kanıt isterse göstericektim.
-Bak Mehir o Gürkan denen herif varya sen yılbaşı zamanı Doğan 'ı takip ettiğin zaman arkanda olduğunu nasıl anladı? Gürkan yüzünden. Gürkan direk arabasını alıp takip ettiğini ona söyledi. Sen o yüzden yakalandın. Doğan zaten arkanda olduğunu biliyordu.
-Hayır saçmalama Gürkan yapmaz!
-Yaptı Mehir yaptı. Hatta restorana o gün gelmesinin sebebi de sen Su ile bizim planımızı konuşurken o piç duyup ona anlatmış. Doğan'da anlatmış. Doğan zaten ikimizin bu işin içinde olduğunu bildiği için seni kendine çekmek için bilerek telefonla konuşuyor gibi yaptı.
Her söylediğim kelimeden sonra Mehir şoka giriyordu. Gürkan'ı gerçekten böyle bilmiyordu çünkü.
-Ben ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Nasıl yapar bunu!
-Hatta o gün depoda gördüğün yatırdığımız varya-
-Ne neye yatırdığınız?
Kafamı eğip derin bir nefes aldım ve elimi cebime atıp resimleri çıkardım. O gün falakaya yatırdığımız günün resimleri vardı. Telefonumda da itiraf videosunu açıp önüne bıraktım. Mehir o fotoğrafları görür görmez gözleri dolmaya başladı. Özür dilerim güzel sevgilim. Kimseye güvenmem için yapmam lazımdı!
-şşş Mehir geçti. Bak ben yanındayım güzelim.
Krize girmişti şok içinde sadece ağlıyordu.
-Altay iyi değil!
-Mehir güzelim bana bak nolur!
Yüzünü ne kadar elimle kaldırıp gözlerime baktırsam da o, o fotoğraflarda takılı kalmıştı. Ağlamasıyla ağzından çıkan inleme sesi o acının sesi sanki kulaklarımı deliyordu. Yakıyordu. Kalbimi acıtıyordu.
-Mehir nolur güzel sevgilim! Lütfen! Bak bana.
-Al-Alta- Altay! Nefesim nefesim çıkmıyor!
Boğazını tutmuş zorla nefes almaya çalışıyordu.
-Ali koş arabayı hazırla koş! Allah beni kahretsin!
Ben o fotoğrafı nasıl gösteririm.
Kollarımın arasına yavru ceylan gibi düştü Mehir'im.
Falaka. Mehir'in boynuna zincirlenen çocukluğundan beri esareti olan  falakaya bu sefer ben gözüne sokmuştum.  Bir tarafı halledeyim derken diğer tarafı batırmıştım...
———————————————————————————

almeh_19 Instagram hesabımız oradan da takip edip destek verirseniz çok çok çok mutlu edersinizzz sevgili okuyucularımmmmm❤️❤️❤️❤️

FALAKA ESARETİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin