BÖLÜM 13: İLK ADIM

54 4 0
                                    

ALTAY:
Öğrendiğim en önemli şeylerden biri şudur; ne yapmış olursan ol, ne hissetmiş,kimi sevmiş olursan ol arkasında dur. Korkularının bile arkasında dur. Göğsünü gere gere, elini masaya vura vura. Gerekirse yak ortalığı. Çünkü bunlar seni sen yapan şeyler. Kendinin arkasında dur.

Kendimi şu an neden bu okulun önünde buldum bilmiyorum ama hissettiğim şeyi yapıyordum. Arabadan inince okulda dışarıda olan birkaç kişinin bakışlarını üzerimde hissettim. Tanınmak pek hoşuma giden şey değildi.
Şimdi Su 'yu bulmam lazımdı. Yoldan geçen bir genç çocuğa hukuk fakültesinin yerini sorup oraya doğru geçtim.
Fakültenin içerisine girince koridordaki bakışlar git gide artıyordu. Su'yu nasıl bulacaktım bu kadar kişinin içinde!
İki katlıydı ama baya da öğrenci vardı. Tek tek sınıflara bakardım ama ya ders varsa! Offf nasıl bulacaktım numarası da yoktu! Numarası evet ya Ali! Ali kesin almıştır numarasını! Hemen telefonumu çıkarıp Ali 'yi aradım.
-Ali bana Su 'nun numarasını versene!
-Hıı bende yok ki!
-Alii!
-Tamam be! Ne yapacaksın kardeşim?
-Anlatırım sonra acil at hemen!
-Tamamdır,deyip telefonu kapattım. Numarayı attığı gibi aradım. İkinci çalışta açtı hemen.
-Alo Su 'yu aramıştım ben.
-Evet benim siz kimsiniz?
-Ben Altay Su.
-Ha tabi buyrun Altay bey!
-Su şu an sizin okuldayım hatta sizin fakültenin içinde ilk kattayım. Gelebilir misin acaba çıkışa?
-Gelirim de hayırdır sorun ne Altay bey?
-Gelince konuşalım mı ama Mehir bilmesin sakın lütfen aşağıda seni bekliyorum.
-Tamam geliyorum.
Çıkışa geçip bekledim. Yaklaşık iki dakika sonra Su'yu çıkış kapısında görüp yanına gittim.
-Merhaba Su,deyip elimi uzattım.
-Merhaba.
-Mehir 'e söylemedin değil mi?
-Hayır söylemedim ama umarım söylemediğime değecek bir konudur. Çünkü şu an beni bekliyor.
-Sanırsam sende bana sinirlisin!
-Doğal olarak.
-Mehir 'in görmeyeceği bir yerde oturup konuşsak. Az zamanını alacağım zaten.
-Peki bizim fakültenin içinde konuşalım o zaman gelmez buraya.
Kafamı sallayıp onu takip ettim. İçeri girdiğimizde herkes bize bakıyordu.
-Sizin sayenizde ünlü olacağım bende,dedi Su. Hafif gülümsedim.
-Bu durumdan hiç hoşnut değilim emin ol!
-Biliyorum tanıdım az çok sizi!
Kantine geçip oturduk. Su kahveleri alıp geldi.
-Evet dinliyorum sizi!
-Önce şu sizi kaldıralım Su olur mu?
-Tamam peki Altay bey!
-Altay.
-Tamam Altay dinliyorum seni.
-Dünkü olayı bildiğini varsayıyorum.
-Yani evet.
-Ben ne yaptığımı bilmiyorum Su. Halletmek istiyorum ama Mehir dün için benle konuşmadı konuşmuyor bile.
-Sen dün Mehir 'i resmen hiç istemediği geçmişine götürdün.
-Nasıl yani?
-Benim anlatmam doğru değil Altay.
-Senden başka öğrenebileceğim kimse yok ,başka yol da yok Su.
Biraz daha kalsa yalvaracaktım. Kendine gel Altay!
-Mehir beni kesecek!
-Kendimi feda edeceğime emin ol!
-Olayı tam bilmiyorum ben yurda geldiğimde Esma anneden öğrendiğim kadarını biliyorum yani. Mehir çocukken öz babasını bulmuşlar ama babası istememiş en başta. Sonra neden kararını değiştirmiş bilmiyoruz ama Mehir 'i yanına almayı kabul etmiş.
-Yani Mehir 'in babası yaşıyor mu?
-O zaman yaşıyormuş ama şu an yaşıyor mu bilmiyoruz.
-Eee.
-Neyse şerefsiz Mehir 'i yanına almayı kabul etmiş ama evli ve iki çocuğu da varmış. Mehir tabi çocuk olduğu için çok mutluymuş babasını bulmuş. Artık sahipsiz olmayacak diye.
-Dilediği gibi olmadı değil mi?
-Tabiki de olmadı. Annesini nasıl hamile bırakıp istememişti o zamanda istememiş. Sırf eziyet için kızı almış ordan. Karısı ve çocukları her gün kıza iftira atıp o şerefsize şikayet ediyorlardı. Bu şerefsiz de bodrumları varmış oraya şey koyup her gün kızı vurmuş.
-Ney koyup!
-Şey işte ya -
-Ne Su ne koymuşlar!
-Falaka. Falaka koyup her gün kızı oraya yatırmış.
-Mehir ondan dün-
-Evet. Sen hiç Mehir'in ayağının altını gördün mü? Yada hiç Mehir 'i çorapsız gördün mü? Göremezsin. Çünkü Mehir kendi bile bakmaya cesaret edemiyor. Mesela Mehir çocukluğundan beri hiç ayaklarının altını liflemez. Bu korkuyu aşamıyor,dedi Su.
Elimi alnıma vurup kendime lanet okumaktan başka bir şey yapamıyordum. Ben Mehir 'i gerçekten yaralamıştım.
-Bende dün o korkusunu tekrardan-
Sustum. Cümleyi tamamlayacak kadar cesaret yoktu bende.
-Evet ona tekrardan hatırlattın. Ha bak arıyor.
-Açma sakın. Burda olduğumu öğrenirse ortalığı ayağa kaldırır.
-Açmam zaten başta beni yakar. Ama yanına gitmem lazım beni bekliyor.
-Su yanına ben gitsem. Onunla konuşmam lazım.
-Peki tamam git bakalım. Ama nolur onu üzme! O çok sert gözüküyor ama o aslında çok kırılgan Altay. Kırılsa bile çok güzel saklar o.
Başımı salladım. Bugünden sonra Mehir 'in gözünden tek bir damla yaş bile akmasına izin vermeyecektim. Su 'nun tarif ettiği yere doğru yürüyordum. Bu deli bu soğukta niye dışardaydıysa! Bahçenin arka tarafına geçip sol kolundan ilerleyip çardaklara baktım ki gözüme çardak masasına oturup şarkı dinleyen simsiyah saçlı biri ilişince hemen onun olduğunu tanıdım. Yavaş adımlarla ona doğru ilerleyip sessizce arkasında durdum. Kokusu o kadar güzeldi ki ciğerlerime çekmek için çırpınıyordum. Alıp böyle sarıp sarmalamak istiyordum. Elimi kaldırıp saçlarını okşamak istedim ama korkuyordum. Kıpırdandığını görünce hemen elimi indirip bir adım geri attım. Ayağı kalkıp bana döndü ki o su mavisi gözlerinde takılı kaldım. Gözlerine sanki hasretle bakıyordum. O kadar çok özlemiştim ki birkaç saate gözlerine bile sarılmak istedim. Ama Mehir hiç beklemediğim bir şey yaptı. Gelip sımsıkı bana sarıldı. Şoktaydım. Öyle bir şoktu ki ne yapacağımı bilemedim. Kendime gelip hemen kollarımı ona sardım ve burnumu saçları ile omzuna koydum. O an kalbim ve ciğerlerim istediğine kavuşmuştu. Mehir kollarımda,kokusu burnumda,bedeni bedenimdeydi. Ve şu an yıllar sonra ilk defa ben bu kadar mutluydum...

FALAKA ESARETİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin