"Kartlar yeniden dağıtılsa ne fayda,
Sil gözyaşlarını, sana yazılmış masalı oynamaya başla,
Çok zor olmasa gerek,
Nasıl olsa adın bile yabancı sana."
O gece, şeytanın dizeleriyle dolunay ikiye bölündü.
Işığının yarısı kurtlar sofrasına ihanet, diğer...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Keyifli Okumalar🖤 19.KEHANETE DOLANAN ENGEREK
Geçmiş Zaman, Moskova
Rusya'nın soğuğu iliklerime kadar işlediğinde, kalın siyah kaşemin önündeki kuşağı sıkı sıkıya bağladım ve yürümeye devam ettim. Diz kapaklarımın biraz üstünde biten düz taban deri çizmelerimin altı buz tabakasında ara sıra kaysa da sağlam ve minik adımlar atmaya çabalıyordum.
"Farin, şuraya bak!" Parmağıyla sıralı dizilmiş dükkanlardan birini işaret eden Yaz'ın abartılı heyecanına gülümsediğimde koluma girdi ve "Hadi, Farin," dedi. "Gidip deneyelim."
Yeni yerler keşfetmeyi seven hali tamamen benim zıttımdı ve bir şehre veya bir ülkeye Yaz'la birlikte gittiysem buna katlanmak zorunda kalırdım.
Feridun'un yapmamı istediği teslimat için Moskova'daydım ve Yaz da benimle gelmek istediği için kıramamıştım.
Oysa planım bu değildi.
Yalnız başıma gelecek, Feridun'un verdiği yeni ipucuyla iz sürecek ve hangi yerin dibine girdiyse annemi bulacaktım. Fakat planım tutmamıştı ve şimdi Yaz'la beraber mağazaları geziyordum.
İşaret ettiği şapkacıya girdiğimizde içerideki çeşit çeşit şapkaları hemen denemeye başladı. Yaz, şapkaları denerken aynanın kenarına konumlandırılmış puflardan birine yerleştim ve hevesini alıp gidelim diyeceği süre gelene kadar biraz dinlenme moduna geçtim.
Aynı model, farklı renk denediği şapkalardan kırmızı olanı başına geçirip siyah saçlarını düzeltmeye giriştiğinde, "Bak bu güzelmiş," dedim. "İstiyorsan alabiliriz."
Derince iç çekti ve ayrılmak istemiyor gibi şapkayı yerine bıraktı. "Metaliğe kurşun atıyorum, Farin," dedi gözlerini devirerek. "Bunu da alırsam Türkiye'ye döndüğümde bir liram kalmaz."
Bu da Yaz'ın bana karşı olan duygu sömürüsüydü. Tutumlu bir yapısı yoktu, fazlasıyla har vurup harman savururdu ve Feridun'dan para gelene kadar beş kuruşsuz gezerdi.
