3. Bölüm

3.7K 170 9
                                    

Ben kimdim? Ne istiyordum? Ben hangi rengtim? Kafamın içinde bir sürü soru işareti vardı. Duygularım kördüğüm gibi birbirine girmişti. Bir yol arıyordum. Zor şeylerin bir çözümü vardı. Bununda bir çözümü olmalıydı. Ağlamak bir şeyi değiştirmiyordu. Bunu kendime defalarca tekrar ettim. Ona rağmen gözyaşlarım durmadan akıyordu Ağladığım için gözlerimin altı şişmişti. Mutlu değildim. Güçlü değildim. Evleniyordum ama hayal ettiğim gibi değildi. Zaten bugüne kadar ne hayal kurduysam hiçbiri gerçekleşmedi. Sadece elime aldığım bir mesleğim vardı.
Onu bile benden almışlardı onların suçu değildi. Bu kadar güçsüz olduğum için suçlu bendim. Ruh gibi evin içinde duruyordum. Ne hissetmem gerektiğini bilmiyordum. Sadece bu yaşanan şeylerin bir rüya olmasını istiyordum.

"Rüya değil." Dedim.

Evde bir koşturmaca vardı. Annem akşam için hazırlık yapıyordu ben sadece yerimde put gibi duruyordum. Üzerimde tuhaf bir yorgunluk vardı.

Gülmeyi unuttum. Furkan abim yanıma geldi. Ona abi demek istemiyorum. Onun yüzüne tükürüp tokatlamak istedim. Bana abi olmadığı için ona kızgındım. Arkamda durmadığı için bir o kadar da kırgındım.

"Ayşegül ben özür dilerim." Dedi. Cevap vermedim.

Ruhsuz bir şekilde gülümsedim.
Canın sağolsun abi. Benim hayatım bitmiş. Sen sadece özür diliyorsun. Hata yapıp özür dileyen insanlardan nefret ediyordum. O iki kelimeyi hayatım boyunca duymak istemiyordum.

Özür dilerim
Özür dilerim

Çok büyük hataların kolay çözümü bu iki kelime idi.
Hatalar bu kadar kolay affedilmemeliydi.

Pencereden dışarıyı iziliyordum. Komşularımızdan Neslihan abla gelmişti. Annem işlerini bitirince karşılıklı bir şekilde oturmaya başladılar. Annem çay ve kek getirmişti.

Ailemizin bir kuralı vardı. Evde yaşanan her şey burada kalıyordu. Dışarıya yansıtmak yoktu. Neslihan abla içtiği çayı önünde duran beyaz sehpanın üzerine koydu.

"Ruken yenge haberi duyunca çok şaşırdım." Gözleriyle beni işaret etti.

"Kızın boyu posu maşallah hem mesleğini de eline aldı. Mahallede o kadar yakışıklı erkek var hepsi kızın peşinde. Sen gidip kızını o sakat adama mı veriyorsun? Yazık değil mi kızına?"

Annem donmuş bir şekilde misafir odasında bulunan desenli halıya bakıyordu.

Neslihan ablaya sinirli bir şekilde baktım.

"Neslihan abla!" Diye uyardım.
Kimse güven hakkında böyle konuşamazdı. Neden insanların dış görünüşü bu kadar batıyordu?

Biliyorum Neslihan abla kötü bir niyetle konuşmamıştı ama zoruma gitmişti. Kimse onun hakkında böyle konuşamazdı.

"Şuna bak hele nasılda evleneceği adamı savunuyor."

Annemle göz göze geldik.

"Vallahi anlamıyorum. Birde düğünü çok acele yapıyorsunuz. İsteme nişan düğün bir günde olacak şey mi?"

Doğru ya ben bugün evleniyordum.

Akrabalar gelmeye başlamıştı.
Öğleden sonra beni isteyeceklerdi. Hemen iki saat sonra nişan yüzükleri takılacaktı. Sonra düğün salonuna gidilecekti. Her şey bir günde hazırlanmıştı. Benim haberim olmadan planlanmış bir program vardı.

Paranın gücü işte.

Nikah işlemleri ne ara hazırlanmıştı fikrim yoktu. Hayatım bir anda değişiyordu.

Sabahtan beri bir sürü telefon geliyordu. Üniversiteden arkadaşlarım tebrik ediyorlardı.

Neslihan abla beni abimin odasına getirmişti. Birazdan karaman ailesi gelip beni isteyecekti.

SON DEFA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin