21. Bölüm

2.9K 145 33
                                        

Güvenin söylediği adrese son dakika da gelmiştim. Bunun için çok kararsız kalmıştım. İçimde kalmasın diye gelmiştim. Kesinlikle acı dilimi konuşturucaktım. Benim gibi tatlı dili bir kızı şeytana çevirmişlerdi. İşte hayat ve şartları bana bunu yapmıştı. Ben kalbime anlam veremiyordum. Niye bu kadar hızlı atıyordu? Ben asla Güvenle tekrar birlikte olmayacaktım. Bizim için ikinci bir şans yoktu. Bugün hava biraz esiyordu. Saçlarım uçuşuyordu. Her dakika başı elimle itiyordum. Buda beni sinir etmişti. Güven beni görmüyordu ama ben onu görüyordum. Derin bir şekilde gökyüzüne bakıyordu. O kadar dertli duruyordu ki gören de mona lisa tablosu sanacaktı. Onu inceledim, üstünde ütülenmiş siyah takım bir elbise vardı. Yanına gidip gitmemekte kararsız kaldım. Ona giden adımlarım aniden durmuştu. Belkide hiç buraya gelmemeliydim.

Ben eskisi gibi değildim. Benden bir şeyler gitmişti. Galiba çok kırgındım.

Güven tam karşımda duruyordu. Perişan bir haldeydi. Sarhoş olduğu her halinden belliydi. Bunu takmamam gerekiyordu. Ona karşı içim acımamalıydı sonuçta o bana acımamıştı. Lacivert rengindeki gözleri beni buldu. Beni bekliyordu sanırım gelmem onu mutlu etmişti.

"Geldin" dedi sevinmiş bir şekilde. Soğuk bir şekilde ona baktım. Böyle çabuk ona kanamazdım.
"Sen istedin diye geldim ama bende bir an önce gitmek istiyorum. Sadece beş dakika duracağım." Dedim sert bir sesle.

Yanına doğru adımladım bana derin  bir şekilde baktı. Gözlerini bir dakika olsun ayırmadı.

"Senden bir şey istiyorum."
"Benden ne istiyorsun?"
"Tokanı"
"Cidden mi? Bu ne saçma bir istek"
"Öyle deme kokun var." Dediği zaman durduğum yerde kaldım. Bileğinde duran siyah tokayla göz göze geldim. O benim tokamdı.

"Üç yıldır sakladın mı?" dedim şaşkınca. Başını olumlu anlamda salladı.

Eliyle koyu kestane rengindeki saçlarıma dokundu. Çok nazik dokunmuştu.
Yutkundum, kalbim hızlandı. Bedenim titredi.

"Üç dakikan kaldı" dedim buz bir sesle. Dokunuşundan etkilenmiştim ama etkilenmemiş gibi yaptım.

"Seninle neden boşandım diye sormayacak mısın?" Bu soruyu cidden soruyor muydu?
Dalga geçercesine gülümsedim.

"Cevabını bildiğim soruları artık sormuyorum. Sen inci ve benim aramda kaldın ve sevdiğin kızı seçtin."

Hiç umrumda değilmiş gibi konuşmuştum. Benim güçlü durmam gerekiyordu.

"Hayır, inci hamileydi onu yarı yolda bırakamazdım." Dediğinde şaşkın bir şekilde ona baktım.
İnciyi sevdiği için tercih etmişti şimdide hamile olduğunu söylüyordu.
Bu bir bahaneydi.

"Ve dakikan bitti. Ben buraya boşuna geldim ve sende beni boşuna çağırdın. Bizden artık olmaz. Ben evliyim ve yakında bir bebeğim olacak. Şimdi kocamın yanına gideceğim. Ona sıkı bir şekilde sarılacağım. Yaralarımı iyileştirebilecek tek kişi o" dedim hiddetle.

İnci hamileymiş.
Arkamı dönüp gittim. Gözlerimden akan yaşları elimin tersiyle sildim.

"Ağlama salak!" Diye kendime kızdım. Hikayenin geri kalanını dinlemek istemiyordum. Gözlerimin önünde onunla sevişmişti. Şimdi ne yaşıyorsa yaşasın.
İnci iyi ki yine onu terk etmişti.

***

Nurun yanına uzandım. Onun mis gibi kokusunu içime çektim.

"Anne," dedi uykulu bir sesle.
"Uyu prensesim. Sadece kızımın yanında uyumak istedim." Diye mırıldandım.

Kollarını bellime doladı.
Bizi kapının ardında izleyen cesurla göz göze geldik. Bana biraz sanki soğuk bakmıştı.

"İyi uykular Ayşegül," dedi.
"İyi uykular!"

Bizim aramızda arkadaşlıktan başka bir şey yoktu. Cesur, karısını hala çok seviyordu. Her zaman karısının mezarına gidiyordu. Ona şiirler yazıyordu.

Ben sadece birazcık onlara iyi gelmiştim. Bu ayın sonunda bu evcilik oyunu bitecekti.

Bunu Nura nasıl açıklayacaktım? Bilmiyorum ama bu oyunu daha fazla uzatmama gerek yoktu. Etrafımdaki insanları daha fazla kandıramazdım.

Yavaş bir şekilde yataktan kalktım. Cesur salonda oturmuş içki içiyordu.

"İyi misin?" Diye sordum. Gözleri çok karanlık bakıyordu.

"Birde soruyor musun?" İlk defa bana sesini yükseltmişti. Neye uğradığımı şaşırdım. Bir an duraksadım. Ne diyeceğimi bilemedim.

"Bilmeden bir şey mi yaptım."

İçtiği kadehi sehpanın üstüne koydu.
"Güven karaman senin eski kocanmış. Bunu bana ne zaman söylemeyi düşünüyordun?"

Bir gün bunu soracağını biliyordum. Kendimi bugüne hazırlamıştım.

"Abartıyorsun,"

"Ayşegül kağıt üzerinde de olsa sen benim karımsın."

Cesur kendine göre haklıydı. Yanındaki koltuğa geçip oturdum.

"Cesur, sana geçmişimle ilgili hiçbir şeyi anlatmadım. Ben Güveni çocukluğumdan beri seviyorum yani seviyordum ama o başkasını seviyordu. Hiçbir zaman ona açılmadım. İnci adında bir kızı seviyordu. Araları iyiydi. Güven bir kaza geçirdi ve yüzünde bir yara oluştu. Bununla beraber sakat kaldı. İnci onu terk etti."

Cesur dikkali bir şekilde beni dinliyordu.

"Ne kadar da vefasız bir kadınmış!"
Cesur biraz daha sakin duruyordu ve bu da beni rahatlatmıştı. Derin bir nefes aldım ve anlatmaya devam ettim.

"Furkan abim araba kiralayıp kaza yaptı. Çok yüklü bir miktardaydı. Güvenin babası ve o şahıs askerlikten arkadaşlarmış. Karaman ailesi zengindi ve oğulları için bir gelin arıyorlardı. O şahıs furkanı çok seviyordu. O hapse girmesin diye beni harcadı."

Cesur kaşlarını çattı.

"Şerefsiz!"
Bana baktı ve durdu.
Yanımda asla küfür etmezdi.
"Yani baban ama böyle yapılır mı? Seni nasıl harcar"

Beni çok güzel harcamıştı. Hikayenin geri kalanını anlatmaya gücüm var mıydı?
"Biz güvenle evlendik. Arkadaşça takılıyorduk. Sonra ilişkimize bir şans verdik. Eski sevgilisi geldi ve ikimiz arasında bir seçim yaptı." Sesim çok kırılgan bir tonda çıkmıştı. Gözlerimin dolduğuna emindim.

"Gerçekten inanamıyorum! Senin gibi biri varken o inci denen kızı mı seçti?"

Seçti ve biz bitmiştik.
***
Evet yeni bölüm nasıldı?

Size bir spoi vereyim mi?
Cesur şirket hisselerini Ayşegüle verecek skskksd

SON DEFA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin