Güven benimle birlikte ayağa kalktı. Uzun boyluydu. Yanında minnacık kalmıştım. Öfkeli bir şekilde onu baştan aşağıya doğru süzdüm. İlk başta sessiz kaldım. Aslında söylenecek çok şey vardı ama sustum.
Duymak için sustum.
Bana başka ne diyecek diye bekledim. O da benim gibi susmuştu.Biz ikimiz birbirimize yakınken nasıl bu kadar yabancı olmuştuk?
"Tebrik ederim artık yürüyebiliyorsun." Diye sessizliği bozdum. Lacivert rengindeki gözleri bana baktı. Bir an olsun bile ayırmadı. Bende eline baktım.
Parmağında hiç yüzük yoktu. En son İnci ile evlendiğini duymuştum.
"Boşanmışsın." Diye isteksiz bir şekilde konuştum.
"Sende evlenmişsin." Diye direkt cevap verdi. Sesinde bariz bir öfke vardı.Evliliğim gerçek değildi hata buna dair bir belge bile yoktu ama bunu onun bilmesine gerek yoktu.
"Hayat işte!"
Daha fazla konuşmamızın bir anlamı yoktu. Bizim hikayemiz ben annemi toprağa verdiğim gün bitmişti.
O beni inci ile aldattı. Bunu unutmam imkansızdı.O görüntüler aklıma gelince elimi yumruk yapıp sıktım.
Ayşegül unut.
Bu adam senin sevginin zerresini hakketmiyor."Bak iyileştim. Bana söylediğin o acımasız cümleleri hatırladın mı?" Diye sordu. Bunu söylerken göz göze geldik.
Onun bana söylediği cümleler daha ağırdı.
Üç yıl önce
Yaz mevsimine yeni girmiştik.
Furkan iki bölümlük bir üniversite kazanmıştı ve okumak için malatyaya gitmişti. Deniz ile yeni çıkmaya başlamışlardı. Deniz de onunla birlikte gitmişti. Bende yarıyıl tatilimi antalya da kullanmaya karar vermiştim. Bütçemin yettiği kadarıyla bir otelde kalıyordum.Dışarı çıkıp biraz Antalyayı gezmek istiyordum. Kısa kot şortumu ve üzerine beyaz bir bluz seçtim. Kahverengi sandaletlerimi giyip dışarı çıktım. İlk önce derin bir nefes aldım.
Temiz havayı içime çektim. Tek başıma gezip dolaştım. Farklı insanlarla tanıştım. Sonra bir şey oldu. Öyle bir anda gelişti. Annemi özlediğimi hissetim. Onun mezarı İstanbul'da duruyordu ve ben o şehre gitmeye kendime yasak koymuştum. Kaç aydır gitmemiştim. Annemi özlemiştim. Toprak gibi koksa da yine gidip sarılacaktım.
Benim ona çok ihtiyacım vardı. Hemen uçak bileti alıp İstanbul'a gittim. Saatler sonra İstanbul'a gelmiştim.Taksiye atlayıp annemin yanına gittim ama onun mezarında birisi daha vardı. Onu tekerlekli sandalyesinden tanımıştım.
Güven karaman annemin mezarına kırmızı bir gül bırakmıştı. Yanlış görmüyorsam onunla sohbet ediyordu.Annemin mezarına gelmeye hakkı yoktu. Hiddetle mezara doğru yürüdüm.
"Annemi bir daha sakın Ziyaret etme." Diye sesimi yükseltim. Sesimi duyunca bana döndü.
"Ayşegül," dedi. Sanki bir hayalmişim gibi konuşuyordu. Beni burada görmeyi beklemiyordu.
"Beni annemle yalnız bırak."
Beni baştan aşağıya doğru süzdü ama benim gözlerim parmağında duran yüzükte kalmıştı. Demek doğruymuş, Güven, inci ile evlenmişti. O kendine yeni bir hayat kurarken ben hala onu seviyordum.
İçim acıdı. Gözlerim ağlamaya hazırdı.
"Tebrik ederim evlenmişsin." Deyip taktığı yüzüğe baktım. Canım acıyordu.
"Evet,"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON DEFA
Romance+18 İÇERİR! Bir yakışıklının çirkine dönüşme hikayesi... Ayşegül ailesinin zoruyla bir adamla evlenir. Bu adam onun çocukluk aşkı Güven Karamandır ama bir sorun vardır. Bu adam eskisi gibi yakışıklı değildi. Sarhoşken araç kullandığı için trafik kaz...