yedinci bölüm: kursaktan aşağı inemeyen heves

1.4K 274 156
                                    

iyi okumalarr!!!

☆☆☆

mavi gökyüzünü inceleyen hyunjin'in yüzünde gezdirdim bakışlarımı. bir insanın bu kadar yakışıklı olabilmesi için tanrının en sevdiği kulu olması gerekiyordu eminim. özene bezene yaratılmış kelimesinin vücut bulmuş haliydi.

"nasıl yardımcı olabilirim ki sana?"

sorumla birlikte gözlerini gözlerime çevirdi. derin bir nefes alıp yanıma oturduğunda titreyen göz bebeklerimi görememesi adına kafamı eğdim.

"söyleyeceğim şeyin aramızda kalacağına dair güvenebilir miyim sana?" beynimin karanlık dehlizlerinden yüzlerce düşünce firar etti.

ben güvenilir biri miyim ki?

"elbette" sesimi sabit tutmaya çalışarak söyledim bunu. göz temasından kaçındığım için özel olarak kafasını eğdi ve gözlerimin içine baktı. sorun yok dercesine gözlerimi kırptım.

"çalışmalarının, hatta taslaklarının bir kopyasını bulunduruyorsun değil mi?"

"evet ama konumuzla alakasını anlayamadım?" dedim kafa karışıklığıyla. yanaklarını şişirip etrafı kolaçan etti. yemekhane binasına doğru yürüyen tek tük öğrenciler dışında kimse yoktu etrafta.

"chan hyung'un final projesini sildim yanlışlıkla bilgisayarından. geri döndürülemez şekilde."

"ne yaptın ne yaptın?" söylediklerini sindirmeye çalışarak ellerimi kaldırıp dehşet içinde sordum. final projesinden kastı chan hyung'un yüksek lisansı bitirebilmesi için chan hyung, changbin hyung ve benim bir profesörümüzle oturup saatlerce üstüne çalıştığımız projeydi. bitirme projesi de denebilirdi.

"sessiz ol lütfen, chan hyung bir yerlerden çıkacak diye ödüm kopuyor" sırt çantasını tek kolundan çıkardı ve önüne çevirip fermuarını açarak chan hyung'un bilgisayarını gösterdi bana. normalde chan hyung bu bilgisayara en yakını olduğunu düşündüğüm changbin hyung'un dokunmasına bile izin vermiyordu. hyunjin nasıl olmuştu da eline geçirmişti, en ufak bir fikrim yoktu.

"yardım edebilir misin?" gözlerimi kırpıştırdım. projenin bir kopyası hâlâ elimde duruyor muydu bundan bile emin değildim. külüstür bilgisayarım en ufak şeyde hafızasının dolduğunun uyarısını veriyordu. silmiş de olabilirdim.

"emin değilim. yani o projenin kopyası elimde var mı emin değilim. bilgisayarıma bakmam gerekiyor, bunun için de önce eve gitmeliyim. neden changbin hyung'a sormuyorsun ki? onda kesin vardır."

"evet" bilmiş bir şekilde kafasını salladı ve güldü. "gidip sorayım ve chan hyung'a yetiştirsin hemen. kalsın, henüz canımın kıymetini o kadar biliyorum."

"son söylediğinden pek emin olmazdım" dedim gülerek. yüzüne düşen saçlarını kulağının arkasına atarak kahkaha atmaya başladı.

hyunjin'i güldürebilmiş olmanın sevinciyle gözlerim parladı.

"seninle birlikte evine gelip bilgisayarına bakabilir miyim peki? chan hyung'un bilgisayarını en geç akşama kadar evine bırakmam lazım yoksa bilgisayarın ortadan kaybolduğunu fark edebilir."

"bilgisayarın ortadan kaybolduğunu fark edebilir mi?" şok içinde hyunjin'e baktım. omuz silkti. "sadece bilgisayarla oynama iznim var. bilgisayarı bir yerlere götürme iznim yok. ama projenin kaybolduğunu anlamaması için bilgisayarı bir süreliğine ödünç almış bulundum. çalmak demeyelim de ödünç almak diyelim."

dakikalardır beklediğim ring nihayet geldiğinde ayağa kalktım. hyunjin onay istercesine yüzüme baktığında kafamı sallamıştım. birlikte otobüse bindik. sabahın erken saatleri olduğu için pek kimseler yoktu.

compass, minsung(✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin